Endişeliyim traduction Anglais
2,531 traduction parallèle
Sana daha önce hiç yalan söylemedim ama gerçekten ikizler konusunda endişeliyim.
I've never lied to you before, but I'm really worried about having twins.
Ben de endişeliyim!
I'm really worried too!
Çok endişeliyim Romano.
I'm very worried, Romano.
Endişeliyim çünkü filmlerimin özensiz ve teknik yönden eksik olduğunu söylüyorlar.
I'm worried Because They Say That My films are rough and technically poor.
Hayır, ama şeyy... Biraz endişeliyim.
No, but I...
Şu anda elimizdeki sorundan dolayı endişeliyim.
At this point, I'm concerned with the issue at hand.
Lisa için endişeliyim.
You know, I worry about Lisa.
Endişeliyim.
I'm worried.
Ben de çok endişeliyim ama Donnie halâ bir Kowalski.
Well, as far as I'm concerned, Donnie's still a Kowalski.
Üzgünüm ama şu anda ben kılıçlı adamlar konusunda endişeliyim.
I'm sorry, but right now, I'm worried about the guys with swords.
Frankly bu haber için endişeliyim..... Arvind bu kadar bilgiyi nerden alıyor.
Frankly I am surprised by the information.. .. That the Intelligence Bureau has on Arvind.
"... bu akşam olabilecek şeylerden endişeliyim.
" I'm worried about what might happen this evening.
Şanslıyız, felci bertaraf etmeyi başardım ama nörolojik belirtiler yüzünden endişeliyim.
Luckily, I've been able to rule out stroke, but I am worried about what are concerning neurological symptoms.
Evet, endişeliyim.
Yes, I am nervous.
Daha çok, üzerindeki dövmeden dolayı endişeliyim.
Actually, I more concerned about the tattoo he had on him.
Lakin yönetmeniniz olarak, endişeliyim.
But as your director, I'm concerned.
Hayır. Evet. Yalnızca çok endişeliyim.
Oh, no, yes, yes, I, um, I'm just very worried.
Eğer böyle giderse, halimizden endişeliyim.
If we don't have that, I'm worried what will happen to us.
Hıı, çığlık atmayı denedim ama bu beni çok heyecanlı gibi gösterirdi. ve şimdi de endişeliyim üç nokta da çok endişeli gibi olacak.
I tried an exclaim, but it made me seem too excited, and now I'm worried the dot dot dot is too whorey.
Endişeliyim, baskı altındayım ve biraz da titriyorum.
I'm anxious, and I'm stressed and a little shaky. Ah-ah.
Alvarez'in bileceği için endişeliyim. Ama pazar oynayabilecek.
Little worried about Alvarez's ankle, but he'll be able to go on Sunday.
Juice hakkında biraz endişeliyim.
I'm a bit worried about Juice.
Elbette ki endişeliyim.
Of course I worry.
Yaralı rehine konusunda endişeliyim, Ishmael.
I'm worried about the injured hostage, Ishmael.
Ben sadece, Danny konusunda endişeliyim.
I just... I worry about Danny,
Ben de senden hoşlanıyorum ama senin için endişeliyim.
Well, I like you, to but I'm worried about you.
- Endişeliyim.
- I'm nervous.
Onun sosyal hayatı konusunda endişeliyim ve ben...
I'm worried about him socially, and I--and I- -
Ve ben biraz endişeliyim.
And I'm a little bit concerned.
Sadece endişeliyim.
I'm just concerned.
Tabii ki de çok endişeliyim.
Of course I'm distraught.
Daha çok Superboy için endişeliyim.
I'm more concerned about Superboy.
- Endişeliyim.
- I'm worried.
Ve onu aralamak hakkında biraz endişeliyim.
And I'm a little nervous about cracking it open.
Onun hakkında değil, senin hakkında endişeliyim
I wouldn't worry about him. I'd worry about yourself.
Ön tarafın düşmesinden yeterli güç üretmesinden, dönmesinden frenlemesinden ve durmasından endişeliyim.
- I am not worried about my door flying open because I welded it shut. I am worried, however, of the front end falling off, having enough power, turning, braking, and stopping.
Biraz endişeliyim, biraz endişeli.
I'm a little concerned, a little concerned.
Ama kariyerinin ilerlemesinden endişeliyim
♪ And I am anxious her career should progress
Wes konusunda çok endişeliyim.
I hate this thing that's going on with Wes.
Ama bu hikaye bugün televizyonda yayınlanırsa, başımıza iş açmasından endişeliyim.
But if this story is broadcast on TV tonight, I'm worried it'll get us into trouble.
Endişeliyim. En azından bu telefon görüşmesinden sonra endişeleneceğim.
At least I will be after this conference call.
- Sadece endişeliyim.
I'm just concerned.
Efendim, askerlerimiz konusunda biraz endişeliyim sadece.
Sir, I am just worried about our recruits.
Çocuklarımızı mahvetmekten dolayı endişeliyim.
I worry we screwed up our kids.
Hee ben asıl bizim için endişeliyim.
Yeah, I'm worried about us.
İtalyanlar birlikte yemek yer ve bu hala oluyor. - Ama çok endişeliyim.
Italians eating together and it's still happening, but I am very worried.
Sakin duruyor ama ben endişeliyim, Gülfem.
- She seems fine but I am worried about her.
Belki de farkında olmadan sana korkunç bir şey yapıyorum ama iki hafta içerisinde gösterimin açılışı var ve belli ki bu yüzden cidden gerginim görüştüğüm yeni birisi var ve senin ve Curtis'in onu sevip sevmeyeceğinizden dolayı endişeliyim korkunç, travmatik bir kazaya karıştın babanla saçma sapan biniş gezisine katılacaksın...
Now, maybe I'm doing something horrible to you without being aware of it, but I have a show opening in two weeks, I'm really nervous about it, I'm seeing a new person and I'm obviously anxious about you and Curtis liking him, you were involved in this horrible, traumatic accident, you're going on this crazy horseback riding trip with your father...
- Endişeliyim.
I'm worried.
Çok endişeliyim.
I'm so nervous.
Şu anda inanılmaz derecede endişeliyim.
When you kind of spoke it, it really made your personality pop.
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endişe etmene gerek yok 22
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endişe etmene gerek yok 22