English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Gördüğün üzere

Gördüğün üzere traduction Anglais

383 traduction parallèle
Gördüğün üzere Scott son günlerde bazı ilginç gelişmeler oldu.
[Hisses] As you can see, Scott, there's been some interesting developments lately.
Gördüğün üzere, hâlâ yerleşiyoruz ama...
Obviously, we're still, uh, you know, in the process of setting up, but, you know, we got...
Kızgınım. İsraf beni her zaman kızdırır. Gördüğün üzere, bu da tam bir israf!
Waste always makes me angry and that's what this is, sheer waste!
- Gördüğün üzere.
- As you can see.
Gördüğün üzere açım... ama bir sabah aç kalmak hayatım boyunca aç kalmaktan iyidir.
You see, I'm hungry. But I'd rather go hungry one morning than for the rest of my life.
- Gördüğün üzere çalışıyorum.
- As you can see, I'm working.
Gördüğün üzere, kanserim.
I have cancer, you see.
- Gördüğün üzere evet!
- As you can see!
Gördüğün üzere aynı adamım. O gün korkaktım, bugün de korkağım.
I'M TIRED OF LIVING.
Gördüğün üzere çok hevesliyim.
As you can see, I'm ambitious.
Patron, gördüğün üzere ben körüm.
Boss, as you can see, I am blind.
Gördüğün üzere tekrardan sigaraya başladım.
As you see, I've started smoking again.
- Gördüğün üzere, hayır.
No, as you can see.
Gördüğün üzere sevgili Isobel, batıl inançları kolayca yok edemiyorsun.
You see, my dear Isobel, the way these old superstitions die hard.
Gördüğün üzere, 3 savaşçı bu bildirgeyi sunmayı hayatlarıyla ödediğinden tapınağını aramak için resmi yetkimi kullanmalıyım.
So you see, as three warriors have paid their lives to present this Declaration I must now exercise my official right to inspect your shrine.
- Gördüğün üzere, capcanlı burdayım.
- As you can see I can't be killed.
Gördüğün üzere,... dostlar birbirinden sır saklamaz.
You see, there are no secrets among friends.
Gördüğün üzere bir bekçimiz yok.
There ´ s no caretaker, you see?
Gördüğün üzere, büyüm çok güçlüdür.
As thou can see, my art is powerful.
Gördüğün üzere ben psişiğim.
I'm psychic as you've noticed.
Gördüğün üzere ben de aynı üniformayı giyiyorum.
As you can see, I'm wearing the colours myself here.
Beni kaldırman gerekecek ortak. Çünkü gördüğün üzere bu işi tek başıma yapamıyorum.
You're gonna have to pull me up, partner because, you see, I can't make it alone.
Gördüğün üzere askerlerim bu tesisin her yerini ele geçirmiş bulunuyorlar.
You see, my troops have seized every storage tank in this facility.
Gördüğün üzere baba... bu onun rüyasının gerçekleşmesi.
YOU SEE, DAD THAT WOULD BE A DREAM COME TRUE FOR HER.
Gördüğün üzere, şovumda, bir uzaylıyı oynuyorum.
See, on my show, i play an alien life form.
Gördüğün üzere, bu dört çekerli bir Land Rover.
As you can see, this is a Land Rover with four-wheel drive.
Gördüğün üzere, hepsi birbirlerinden farklı.
As you can see, they're all different.
Şaka yapıyor olabilirsin, ama gördüğün üzere, Dr. Uiro'nun beyni hala yaşıyor!
Young lady, as you can see, Doctor Uiro's brain is still alive.
Gördüğün üzere Fay bana güvenmiyor. Ben de ona.
See, uh, Fay doesn't trust me, and I don't trust her.
Gördüğün üzere.
As you can see.
Gördüğün üzere burada bizden başkası yok.
Since he can see, only here we are.
Duyduğun üzere çocuklar bir araba aldı ve gördüğün üzere bir şeyi paylaşmaları konusunda bütün korkularım asılsız çıktı.
As you can tell, the kids purchased a car. And as you can see all my fears about them sharing were unfounded.
Gördüğün üzere biz gidiyoruz.
As you can see, we're leaving.
Jadzia, gördüğün üzere planlanacak pek çok işimiz var.
Jadzia, we have a great deal of planning to do.
Ama gördüğün üzere sağlığım pek iyi değil.
But as you can see, my health is not so good.
Gördüğün üzere, ben ölüyorum.
You see, I'm dying.
Fakat gördüğün üzere, bu insanlarla zaten bir bağım var.
Link of yours is appealing but you see, I already have a link... with these people.
Gördüğün üzere, yaratıcı yönü daha ağır basan bir adamım.
You see, I'm very much a man of my own creation.
Gördüğün üzere bu bir kamikaze görevi.
You see, this is a kamikaze mission.
Gördüğün üzere, poker oynuyorum.
See, I play poker.
- Bekliyorum, gördüğün üzere.
- I'm waiting, you see.
Gördüğün üzere, tam bir Amerikan vatandaşı olduğum ortaya çıktı.
You see, it turns out I am an American citizen after all.
Gördüğün üzere çalışıyorum.
I'm working now, you know.
Gördüğün üzere anlaşılmaz konuşmamın tecrit edilmiş kulesinde yapayalnızım.
You see, I've been very lonely in my isolated tower of indecipherable speech.
Gördüğün üzere sen, ahlaksız davranışları onu taşraya sürgün etmiş hassas zamanında seni geçerli kılması için, lekesiz küçük bir kasabanın saf kalbinin şefkatine ihtiyacı olan bir kız gibisin, değil mi?
You see, you, as the girl whose wanton ways had her banished to the boonies, you needed the affection of the unblemished small-town pure heart to validate you in your oh-so-vulnerable time, right?
Gördüğün üzere Dawson'ın filmi genel olarak otobiyografik olduğundan beri yeni sahnelerimden bazıları, yazılmadan önce yaşandı mı diye merak ediyordum.
You see, since Dawson's movie is mostly autobiographical, I was wondering if some of my new scenes were acted out before they were written.
Bak... senin de gördüğün üzere bizim seni incitmemiz pek olası değil o yüzden ne istiyorsan al, ama eğer bu iki kanat birbirine değerse...
Look... as you can see it's not likely we're going to hurt you so just take anything you want, but if these two paddles touch...
Gördüğün adamın adı Lewis Parma kendisi gasp, adam kaçırma ve cinayetle Birleşik Devletler'de gıda dağıtım sektörünün kontrolünü tamamen ele almak üzere.
The man you're looking at is Lewis Parma who by extortion, kidnapping and murder is coming close to taking control of the food distribution industry for the entire United States.
Gördüğün üzere...
As you see...
Gitmek üzere gördüğün gibi.
She's just on her way out.
Gördüğün üzere, karanlıkta yapacağımız için bana merkezde bir muz üzerinde yaptırdılar.
And, uh... See - See,'cause, uh...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]