English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Gördüğünüz üzere

Gördüğünüz üzere traduction Anglais

472 traduction parallèle
Ve gördüğünüz üzere, neredeyse tamamen aynı başka andezitleri yakın zamanlardaki diğer patlamalardan bazılarında da bulabiliyorsunuz.
And you can see, you can find almost identical andesites in several other recent eruptions.
Gördüğünüz üzere sağ kolum yok, yine de gördüğünüz üzere ayaklarımın üzerine dikilmiş duruyorum.
You can see that my right arm's gone, yet here I stand tall on my own two feet!
Gördüğünüz üzere, bu konuda bir şey söyleyecek konumda değilsiniz.
As it happens, you are hardly in a position to have anything to say about it.
Gördüğünüz üzere iki mahkum.
As you see, two prisoners.
Gördüğünüz üzere...
You see, uh...
Gördüğünüz üzere sayın yargıç, şüpheye yer kalmadı.
Your Honor, there is no doubt.
Gördüğünüz üzere...
Well, you see, I...
Yani gördüğünüz üzere...
So you see...
Gördüğünüz üzere fakir bir adamım, kendimden utanıyorum.
I'm a poor man, as you see, I'm ashamed of myself
Gördüğünüz üzere sizin iyi düşüncelerinize ihtiyacım yok.
But, you see, I have never desired your good opinion.
- Gördüğünüz üzere şu an boş.
- You can see that it is not occupied now.
Sizin için çok iyi ancak gördüğünüz üzere
That's very good of you but as you see
Gördüğünüz üzere son perde yine de kapanmış değil.
So you see the final curtain has not fallen after all.
Gördüğünüz üzere, Bay Peters, bankamız kesinlikle zaptedilemez.
So you see, Mr. Peters, the bank is absolutely impregnable.
Küçük ödüller, gördüğünüz üzere sahiplerini buldu.
The minor awards, as you can see, have already been presented.
Ama pimi çıkarsam, ve vites kolundan sökseydim, gördüğünüz üzere çok basit bir şekilde, vites koluyla ne yaparsanız yapın, ileri veya geri vites fark etmeksizin, mafsal olduğu gibi kalıyor.
But if I would've removed this cotter pin, and uncoupled the shifting rod, very simple operation as you can see, then no matter what you do with the shift lever, the bell crank remains as it was, in drive, neutral or reverse.
Gördüğünüz üzere ben de hastayım.
I'm sick, as you can see.
Üzgünüm bayım, gördüğünüz üzere kapalıyız.
I am sorry, Senore. As you see, we are closed.
Gördüğünüz üzere bu adam belli bir süredir burada.
For a period of time, this man has been as you see him here.
- Şansınız varmış, gördüğünüz üzere.
- Fortunately for you, as you can see.
Gördüğünüz üzere bana saldıran kişi,... trenlerin ne kadar dakik olduğuyla ilgili düşüncelerime karşı çıkan bir demiryolu çalışanı.
You see, my assailant was a railroad executive, who took exception to some of my remarks about the promptness of trains.
Gördüğünüz üzere çok hastayım.
I am very ill, as you can see.
Gördüğünüz üzere, kız ne derse desin ortada bir gizem falan yoktu.
As you see, there was no mystery no matter what the girl said at the time or any other time.
Çünkü gördüğünüz üzere, kader ( Fate ) böyle işleyebilir.
Because, you see, fate can work that way in The Twilight Zone.
Ya da bu öğleden sonra gördüğünüz üzere gerektiği zaman bu gücü kullanmakla.
Or if necessary, by using that power itself, as you saw this afternoon
Ama gördüğünüz üzere, intikam almaya odaklanmış.
But as you see, he seems bent upon revenge.
Gördüğünüz üzere işler değişti.
As you can see, the situation has changed.
Gördüğünüz üzere başrahip cübbesini giyen bendeniz Şemaya.
As you see, Shemaiah in the vestments of the high priest.
Gördüğünüz üzere, hiç de hoş olmayan rüyalar.
As you can see, an unpleasant nightmare indeed.
Gördüğünüz üzere meşgul bir adamım.
As for me. I'm a busy man.
İlk kazımızı gördüğünüz üzere şurada yaptık. Şu anda da 5 numaralı karede çalışmalarımıza devam ediyoruz.
We made our first dig about there, you see, and that's where Square Five is now.
Ben körüm, gördüğünüz üzere...
I'm blind, as you can see...
Hayır, gördüğünüz üzere tamamen kendinden geçmiş durumda.
Yes, completely, as you can see.
Gördüğünüz üzere çoğu satıldı.
As you can see, most of them have been sold.
Gördüğünüz üzere, bir radyo.
As you can see, a radio.
Sizi bayağıdır bekliyorum gördüğünüz üzere.
As you can see, I have been waiting for you.
- Gördüğünüz üzere gidemedim.
- As you can see, I couldn't get away.
Gördüğünüz üzere, kısaca aktarmam gerekirse...
Well, if I may briefly explain...
Gördüğünüz üzere, Stiller bir bilim adamı.
You see, Stiller is a scientist.
Gördüğünüz üzere, Doktor, etobur hayvanların olduğu kadar vampirlerin de bir çok türü vardır.
You see, Doctor, there are as many species of vampire as there are beasts of prey.
Kaspar Hauser bu güzel şehrin meydanında bulundu ve bugün, gördüğünüz üzere, karşımızda duruyor.
Kaspar Hauser was found in the Town Square of this fine city just as you see him standing before you today.
Gördüğünüz üzere, biz sadece büyüleyici güzelliklerin.... ihtiyaçlarını karşılayan özel bir salonunuz.
You see, we are a private salon... catering to ravishing beauties only.
Bununla sen ilgilenmek ister misin Basil? ... gördüğünüz üzere, 3 haftadan önce... gelebilmemiz mümkün değil.
Would you like to deal with this, Basil? for at least three weeks.
- Gördüğünüz üzere- -
- You see- -
Gördüğünüz üzere dolmakalemim çok iyi yazıyor.
My fountain pen works very well, as you can see.
Gördüğünüz üzere kofullarda hem pozitif hem de negatif parçacıklarımız bulunmaktadır.
So now you see... We have both positive and negative particles in the vacuole
Gördüğünüz üzere, hepsini yırtıyorum.
I'm tearing up everything, as you can see.
Işıklı haritada gördüğünüz üzere arabalar şehir merkezine yöneliyor.
As we can see on the light board, the cars are headed towards the center!
Son olarak, gördüğünüz üzere, aramız pek iyi değildi.
Lastly, as you can all see, we were not friendly
Gördüğünüz gibi her şeyim batmak üzere.
It seems that my investment collapsed.
Gördüğünüz gibi kamyoncular az sonra Rubber Duck'a son bir kez saygılarını sunmak üzere, tabutun önünden geçmeye başlayacak.
As you can see, these truckers are going to start passing, paying their respects to their lost comrade, the Rubber Duck.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]