Hayâl traduction Anglais
421 traduction parallèle
Bazı bahanelerin hayâl gücünün şaheserleriymiş.
Some of your excuse are masterpieces of imagination.
Hayâl gücü yeterli değildir.
Imagination's not enough.
Böyle bir şey yaparsan, seni hayâl kırıklığına uğratırım, anne.
Mother, you do something like that, I'll do something desperate! I will!
Seni hayâl kırıklığına uğrattığım için özür dilerim.
I'm sorry to disappoint you, Dad, but -
Sizi evli olarak hayâl etmiştim,.. ... açıkcası, bir papaz beklemiyordum.
He told me that he was married... and this tells me that this is not a father.
Her normal insan iknâ olur. Buna tüm dünyâdaki hayâl kırıklığına uğramış kızlar da dâhil.
must be convinced that it is a normal person, with the frustrations and joys of all the girls of this world.
Fırlatılan hançeri tam kafanızın üstündeymiş gibi hayâl edin.
Make sure that one sword is always in the air above your head
Karın içinde bize tuzak kurmayı düşüneceğini kim hayâl ederdi ki? Böyle daha fazla durursak tekniklerimizi kullanamayız.
He lead us here, where our technique won't have any use.
Hitler, hayvanlar kadar vahşi, Hıristiyan duyarlılığından ve diğer dejenere fikirlerden arındırılmış, silkinmiş bir gençlik hayâl etmişti.
Hitler had dreamed of a youth as fierce as animals, with Christian tenderness and other degenerate soft mutations cleansed, burned out of them.
Bu gerçekten hayâl ürünüydü.
It was fantastic, really.
Fakat sonunda başlarına yukarıdan gelecek olan karşı konulamaz hayâl edilemez mantara benzeyen bir şeydi.
In the end, when lode fell of the sky. Irresistible, unimaginable. in mushroom form.
Köylerden ve şehirlerden, herhangi bir direnişle karşılaşmadan geçip gittiğiniz nerdeyse hayâl gibi gelen ve gerçek olmayan durumlarla karşılaşıldığı oldu.
The situation was almost unreal : cities and villages abandoned without resistance.
Eğer ki 6.000 ölü bedenin, ekvatorun hemen bir derece kuzeyinde bulunan yani havanın sıcaklığını hesaba katıp bu denli küçük bir adada yarattığı etkiyi hayâl edebilirseniz bir ya da iki gün içerisinde burnunuza gelen çürümüş et kokusunu tahmin edebilirsiniz.
( man # 3 ) lf you can imagine the eftect of nearly 6,000 dead men on an island this small, and considering it's one degree from the equator, the amount of heat you have there, you can imagine the smell you get within a day or two from all this rotting flesh.
Hayâl kırıklığına uğramıştık.
( man ) We were terribly disappointed.
Hepsi hayâl mahsûlüydü.
Such was his fantasy.
Çok büyük bir hayâl kırıklığıydı.
It was an enormous disillusion.
Bütün subaylar, özellikle genç olanları sonuna kadar savaşılmasını isteyenler doğal olarak hayâl kırıklığına uğradı.
e all the officers, mainly youngest, that they had said that they would go to fight until the o end, they had been of course people without illusions.
Sizi bir seyir subayı olarak hayâl edebiliyorum.
I can really imagine you as a navigator.
Sizi hayâl kırıklığına uğratmam.
I wouldn't disappoint you.
Eğer gerçekten de oysa ve başka kimse yoksa, beni görmek için çok uzaktan gelmiş demektir ve onu hayâl kırıklığına uğratmamalıyım.
If it really is him, and no other, then he has travelled far to see me and I shall not disappoint him.
Merak etme, onu hayâl kırıklığına uğratmayacaksın.
You will not disappoint him.
- Hayâl gibi bir eve gücüm yetmez!
I can't afford a fuckin'dream house!
Çocukken gözümün ucundan birşey geçmişti, hayâl gibi.
When I was a child I caught a fleeting glimpse Out of the corner of my eye
Dava hayâl olur o zaman.
There goes my case.
Çünkü daha küçücük bir çocukken Amerika'ya gelmeyi hayâl ederdim.
Oh. Because when I am a little, small boy, I dream to come to America.
Unutulmuş milletlerin geçtiği, uğursuz görünümlü bu atmosferin gizem ve câzibe dolu anıları dostumun hayâl gücüne hitâb ediyordu.
The mystery and glamour of the place with its sinister atmosphere of forgotten nations appeal to the imagination of my friend.
Şeyy, galiba, hep Dodge kullanan bir erkek, arada bir gözlerini kapatıp, Ferrari sürdüğünü hayâl etmek istiyor.
Well, I guess every now and then, a guy who drives a Dodge likes to close his eyes and imagine it's a Ferrari.
- Sanırım hayâl görüyordunuz.
- You must have been dreaming.
Bu bir hayâl.
That's a delusion.
- Sizi hayâl kırıklığına uğrattım.
I failed you.
Hayâl ya da halüsinasyon görmüş olmalısın.
It's gotta be your imagination or hallucination.
Kadınlar seninle hayâl kuracak.
Women will fantasize about you.
Mitch, beni hayâl kırıklığına uğratma.
Mitch, don't disappoint me.
Büyük, güçlü, dumanlı, zonklayan bir trenin uzun, karanlık bir tünele girdiğini hayâl ettim.
I had this image of a big, powerful, throbbing train plunging into a long, dark tunnel.
Babamın bana doğru gelişini hayâl ederdim.
I used to imagine I saw my father coming toward me.
Lakâbı Duke'dü. Ve ben de hep uzaklardaki bir kalede yaşayan bir dük olarak onu hayâl ettim.
His nickname was Duke and that's how I thought of him as a duke living in a castle far away.
Hayâl gücümüzü kullanırdık.
We used our imagination.
- Sen başlı başına bir hayâl kırıklığısın.
- You're consistently disappointing.
Bir ânı yıllar boyunca hayâl edersin ve o an gelince bir şekilde kaybedersin.
You can dream of a moment for years and still somehow miss it when it comes.
Oysa bu yatağın üstünde okşanmayı ne kadar hayâl ettiğimi asla bilemezsin.
You can't imagine how I yearned for caresses, lying here.
Eğer bu problemi bir gece uykuya dalarken hayâl etseydim... sana dil dökeceğimi düşünmezdim.
And if I'd imagined this problem while falling asleep one night... I don't think I would have spoken up to you.
Hiç olmayacak birşeyi hayâl etmeyi göze alamam.
I can't afford to dream about something that'll never be.
Sean Connery'nin evinde ekmek kızarttığını hayâl edin.
Sean Connery making toast.
Bu ışığın söneceğini hayâl bile edemiyorum.
I just can't imagine the light going out.
Hayâl bile edemiyorum.
I can't imagine it.
Onları hayâl kırıklığına uğrattım. Ve bu hayatımın sonuna kadar beraber yaşayacağım bir şey benim için.
I've let them down and that's something I'll have to live with for the rest of my life.
Hayâl bile edemezsin!
You can't imagine!
Bahse varım ki, İngiltere'de, hüzünlü bir şarkı eşliğinde evine hoşgeldin partisi hayâl etmemişsindir.
Back in England I bet you never dreamt they'd welcome you home with such a sad song.
Kurşun geçirmez hayâlık mı?
bulletproof cup, huh?
Hayâl kurmayı bırak...
Stop dreaming.
Hayâl bile edemezdim.
I wouldn't dream of it.
hayal 40
hayalet 78
hayaller 22
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25
hayalet 78
hayaller 22
hayal et 37
hayal kırıklığı 16
hayal meyal 31
hayal bile edemezsin 21
hayaletler 48
hayalet mi 23
hayal gücü 25