Isinin traduction Anglais
4,032 traduction parallèle
İş yağdıranı ele verdiğim ve firma birleşme işinin ters gittiği geceyi hatırlıyorsun, değil mi? - Evet.
The... you know, the night the merger fell through, and I blew the whistle on the rainmaker?
Üreme işinin saati olmaz.
Reproduction is a'round-the-clock business.
Bakıcı tutma işinin, benim hayatıma devam etme anlamına gelmesinden endişeliyim.
I worry that... that the act of hiring a nanny means that I'm moving on.
İşinin başına dön. - Tamamdır.
Get back to work.
- İşinin başına dön!
- You got it.
- Ama cidden işinin başına dön.
No, but seriously, - Yeah. Joke.
Onu en işinin ehli çocuk bakımı güruhuna baktırırım.
I will oversee the most competent herd of child care professionals ever.
Şayet Roy, gece yarısı saatler tam 12'yi gösterdiğinde gelmezse Roy'la tüm işinin biteceğini yazmış.
She said if Roy didn't come back by the stroke of midnight, her and Roy was all done.
Billy kasa patlatma uzmanıdır, işinin ehlidir.
Billy's a safe-blower, best in the business.
Biz gittikten sonra buranın işinin görüleceğini sanmıştım.
I thought this place was being dealt with after we'd gone.
İşinin ehliler.
They seem to really know their stuff.
Ve senin işinin bitmesi için daha çok yol var.
And your work is far from done.
Sen işinin başına dön.
Go out there and do your job.
Tamam, bu Gabe işinin çılgınca olduğunu biliyorum, ama en azından telefon ve banka kayıtlarına bir bakamaz mıyız?
Okay, I know this gabe thing is crazy, But can we at least check his phone records and financials?
Kafanı kıçından çıkartacaksın ve işinin başına geçeceksin.
.. you are to extract your head from your arse and get about your work once more.
Bak, bu gece işinin bitmesine yetecek ne kadara ihtiyacın varsa öderim.
Look, I'll pay whatever you need to get you off the street tonight.
Beni dehşete düşüren şeyler işinin gereklilikleri değil, Edmund.
Your work, its requirements, those are not the things that frighten me, Edmund.
"Sen evimi soydun, ben de senin evini" işinin ötesine geçiyor.
It goes way beyond "you rob my house, I rob your house."
İşinin önemini şu an anlamayabilirsin.
You may not understand the significance of your work now.
İlaçlama şirketinin işinin uzamasına gizliden gizliye seviniyorum.
I'm secretly glad that your exterminator's taking so long.
Evet, işinin ehli gibi duruyor.
Yeah, she seems, um... competent.
Ve Bay Jennings işinin ehli bir avukatsa dört soygun üzerinden anlaşma fırsatını kaçırmaz.
And if Mr. Jennings is a decent lawyer, he'll deal on the four reported robberies as one crime.
Bu işinin zararlarından biriydi.
It was one of the hazards of his job.
Bu, tek ateşle işinin biteceği anlamına geliyor.
It means you're done with this lighter fluid.
İşinin dikkat alan türde bir iş olduğunu tahmin ediyorum.
I'm guessing that kind of work takes precision.
İşinin elinde kalıp kalmayacağını önümüzdeki bir iki günü nasıl ele alacağın belirleyecek.
Whether or not you keep your job will be judged by how you handle the next few days.
İhtiyacım olan şey tembelliği bırakıp işinin başına dönmen.
What I need is for you to get off that fence you're sitting on and start doing your job.
İşinin başına dön.
Get back to work.
Herkesin işinin önemli olduğunu anlıyorum.
I get that everyone's jobs are important.
İşinin başına dön yoksa yakalanacağız.
They'll find us out if we don't get back to work.
Doktor Grey işinin ehlidir.
Dr. Grey is very capable.
Eğer 30 milyon isteseydin, seni görmezden gelip işinin başına geri dönerdi
If you'd asked for 30 million, he'd have just ignored you and gone back to work
Bayan müşterilerle flört etmek de işinin bir parçası mı?
Chatting up the female customers? Is that part of the arrangement?
Kimsenin takmadığı saçma sapan şeylerden bahsediyorsun komşumun gazetesini çalıyorsun ve işinin fetiş pornosundan farkı yok.
you blurt out weird, random shit that no one cares about ; you stole my neighbor's newspaper ; and your job, it's basically a creepy type of fetish porn.
Eninde sonunda, işinin başına dönmesi gerekecek.
Oh, oh, oh, eventually, she's going to have to go back to work.
Ben de genel cerrahım ve herkes işinin başında...
Well, I'm a general surgeon, and it's all hands on deck...
Dedi ki... İşinin olduğunu söyledi.
He said... he said he was busy.
McCann ve Stumpy'nin işinin burada mortlatıldığını düşünüyoruz.
And we're thinking maybe McCann and Stumpy, popped right here.
- İşinin biteceğine emin misin?
- You sure he'll roll? - He will if we get him with drugs.
Bu uyuşturucu işinin başında bir kadın olması beni rahatsız etti.
I am troubled that it was a woman running this meth operation.
Onun işinin seninkinden daha kötü olduğunu biliyorsun, değil mi?
You know her job is worse than yours, right?
sızma işinin sorumlusu benim.
Yes. I'm the one who infiltrated him.
Senin James'le ve şu ağıyla olan işinin bana ne kadara patladığının farkında mısın sen?
Do you have any idea how much your work with James and his network has cost me?
Herkes işinin başına dönsün.
Everybody else, back to work.
Bu hack işinin bize özel bilgiler sağlaması gerekiyordu. Bir kaos çıkarmak değil.
This hack of yours was supposed to give us access to privileged information, not create chaos.
Arkadaşına işinin çıktığını söyle.
Tell your friend something came up.
İşinin tüm baskısını üstünde hissetmesine rağmen.
Though he should have with the pressures of his job.
İşinin tehlikeli olduğunu biliyorum.
I know that her work is dangerous.
James'in yaptığı buydu ve işinin ortasında 13 kere bıçaklandı, tahliyesinden yalnızca iki hafta önce.
That's what James did, and he was stabbed 13 times mid-delivery and just two weeks away from his release.
Yeni işinin getirilerinin tadını çıkarıyor olman güzel.
It's nice to see you enjoying the perks of your new job.
İşinin hayatın olmasına izin vermek çok kolay.
It's easy to let the job become your life.