Izin veriyorum traduction Anglais
1,447 traduction parallèle
Ona biraz izin veriyorum.
I am giving her a break
İstersen onu öldürmen için izin veriyorum.
You have my permission to kill him, if you'd like.
- Burada kalmasına izin veriyorum, evet.
I'm letting her stay here, yes.
Tenis hocamla, bahçıvanımla yatıyorum komşunun çocuğunun da banyoya giderken bana bakmasına izin veriyorum.
I'm sleeping with my tennis pro, my gardener... and I'm letting the neighbor boy watch when I go to the bathroom.
O zaman yaşamana izin veriyorum.
Then I shall let you live.
Kontrol etmeniz için ben izin veriyorum.
You have my permission to check.
Gitmene izin veriyorum, olan bu.
I'm letting you go. That's what's up. Wait.
Bir federal çağrıyla yüzleşmektense bize bilgi vermene izin veriyorum.
I'm... letting you... give us the information rather than face a federal subpoena.
Evet, iki gün birikmesine izin veriyorum sonra da ışıldayıncaya kadar temizliyorum.
I let the mess accumulate for two days, and then I clean until it's sparkling. And then the cycle starts all over again.
Acil durum protokolleri uyarınca, bu adamı infaz etmenize izin veriyorum.
Under the jurisdiction of the emergency protocols, I authorise you to execute this man! Well, now...
Bak bu senin olsun, izin veriyorum.
Look, I'm gonna let you have this one.
Sırtımı kesmene izin veriyorum ama bu sana yetmiyor.
I'm letting you cut into my back, But that's not enough for you.
Gitmene izin veriyorum.
I'm letting you go.
Spek olarak bir haftadır malımdan otlanmana izin veriyorum.
I've been getting you off on my scag for over a week now on spec.
Avukatlık bürosunu bıraktığımdan beri baban bana uşağı gibi davranıyor ve ben de buna izin veriyorum
Ever since I left the law firm, your father's been grooming me to be his henchman, and I've been letting him.
Gus ve J.R.'ın güvende olacağı, eşcinsellerin kabul edilip saygı gördüğü, herkesle aynı haklara sahip oldukları bir yerde yaşamak istiyorsanız o zaman ben izin veriyorum.
And despite my personal objections..... if you wanna live in a place where Gus and JR will be safe..... if you wanna live in a place where Gus and JR will be safe... .. where they accept and respect gay people, .. where they accept and respect gay people, where they'll have the same rights as everybody else... where they'll have the same rights as everybody else...
Hayatımı yönetmesine niye izin veriyorum.
I don't know why I let it ruin my life.
Gemiyi, sağladığı taktik avantaj yüzünden kullanmanıza izin veriyorum.
I'm allowing the use of this ship because of the obvious tactical advantage it provides you.
Sözünden dönmene izin veriyorum.
Well, I'm letting you out of your promise.
Hayatlarını yaşamalarına izin veriyorum.
I let people live their lives.
Evet, izin veriyorum.
Yes, you have my permission.
Çocukların erkenden tatile gitmesine izin veriyorum.
I let the guys go early for the holiday.
Ama sana izin veriyorum.
But for you, I will allow it.
İşte bu yüzden bana yanlış sandviç vermene izin veriyorum.
That's why I keep letting you give me the wrong sandwich.
... kilmiş yolumdan çekilmenize izin veriyorum!
You have my permission to stay out of the fucking way!
Bu yüzden, günün geri kalanını üzgün geçirmen için sana izin veriyorum, ve yarın, çalışmaya hazır bir biçimde işinin başında görmek istiyorum.
So, I want you to take the rest of the day off to be sad and then come back to work tomorrow ready to take care of business.
Bu alevin beni içine çekmesine izin veriyorum
I am willing to let this flame engulf me
Kraliyet mührünün sadece Kore'nin kendi iradesi için kullanılmasına izin veriyorum.
I shall let the national seal be used exclusively for Korea's own volition.
François'e sadece arkamı kullanması için izin veriyorum.
I only let François use the rear entrance.
Eğer aşk bir hataysa... izin veriyorum.
If love is a mistake.. then let a mistake be.
Gece burada uyumana izin veriyorum.
I'll allow you to sleep here at night.
Patates yemene izin veriyorum.
I'll allow you to eat them potatoes.
Lambaları kullanmana izin veriyorum.
I'll allow you to use my lights.
Gazozumu içmene izin veriyorum.
I'll allow you to drink my Kool-Aid.
Şu yeşil fasulyeleri yemene izin veriyorum.
I'll allow you to nibble on them green beans.
Televizyon izlemene izin veriyorum.
I'll allow you to look at that TV.
Gaz faturamı yükseltmene izin veriyorum.
I'll allow you to run up my gas bill.
Eğer onunla görüşmeme izin verirseniz, onu bir daha asla görmeyeceğime söz veriyorum.
If you let me meet him, then I promise I will never see him again.
Yetkililerinizden izin almanız için 10 dakika süre veriyorum.
You have ten minutes to secure clearances with your people.
İzin veriyorum.
I will allow it.
Söz veriyorum, buna asla izin vermeyeceğim.
I promise you, I would never let that happen.
Yarından sonra Jonathan'ın çok konuşmasına izin vereceğime sonra söz veriyorum.
I promise after tomorrow, I'm gonna letJonathan do most of the talking.
İzin veriyorum.
It's allowed.
- İzin veriyorum.
- I'll allow it.
İzin veriyorum.
With my permission. - I don't need...
İzin veriyorum.
You have my permission. I'm content to take my winnings and go home.
Şimdi yatak odasından çıkmasına zor izin veriyorum.
Now I barely let him out of the bedroom! Now I barely let him out of the bedroom!
- Ve ben de buna izin veriyorum.
And I let them.
İzin veriyorum.
Yes.
Sadece bir gün izin verin, söz veriyorum beni bir daha duymayacaksınız.
Just let me go for this one day. I promise you'll never hear from me again.
Sana söz veriyorum, seninle yalnız kalmasına izin vermeyeceğim.
I promise you, I won't let him be alone with you.
veriyorum 68
izin ver 244
izin verme 28
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin vermeyeceğim 39
izin ver 244
izin verme 28
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin vermeyeceğim 39