Nasıl biliyorsun traduction Anglais
4,280 traduction parallèle
Tüm bunları nasıl biliyorsun?
How do you know all this?
- Nasıl biliyorsun?
- How do you know?
- Tüm bunları nasıl biliyorsun?
- Once again, how do you know all this?
Bunu nasıl biliyorsun?
How do you know that?
bunu nasıl biliyorsun?
How do you know that?
nasıl biliyorsun?
How did you know?
Sen bunu nasıl biliyorsun?
Wait, how do you know that?
Sen nasıl biliyorsun?
How do you know that?
Bala'nın nerede olduğunu nasıl biliyorsun?
How do you know where Bala is?
Mesela hangisinin seçilesi olduğunu nasıl biliyorsun?
Like, how do you know which ones to pick?
Sen nasıl biliyorsun onun sahiden de güzel göründüğünü?
How do you know he's really good-looking?
Nasıl biliyorsun ki?
How do you know?
Benim hayatımı nasıl biliyorsun?
How do you know about my life?
Ona güvenebileceğini nasıl biliyorsun?
How do you know you can trust him?
O çocuğu buraya getirdiğin için büyükannen nasıl hissederdi biliyorsun.
You know how Big Mama would have felt, you bringing this boy over here.
- Nasıl istediğimi biliyorsun...
- You know how I like it
bu konuda nasıl hissettiğimi biliyorsun.
You know how I feel about that.
# kimin zamanı geldi diye sor birilerine # # sahip olduğun şeyler için ne verecekler diye # # senin yaşamını nasıl yaşayacaklar # # hayatın ölmeye değermiş gibi yaşa # # o hapishane kapısından dışarı çıktın # # hayatını nasıl yaşayacağını biliyorsun #
Ask anyone whose time is up What they'd give for what you've got And how they'd live your life
Geçen geceki davranışının sonucunu biliyorsun. Torununun nasıl bir tehlike içinde olduğunu kavrayamadın mı?
You know, judging by your actions last night, you don't fully appreciate the danger your grandson is in.
Biliyorsun, adamım. Çocuklar bile nasıl kontrol edildiğini bilir.
He masters, however.
- NEREDEN BİLİYORSUN? - Nasıl yani?
What do you mean?
Trafiğin nasıl olduğunu biliyorsun.
You know how traffic is gonna be.
Karımın amcığının nasıl koktuğunu nereden biliyorsun?
You got some idea how my wife's pussy's supposed to smell?
Makyaj nasıl yapılır biliyorsun değil mi?
You know how to apply make-up, right?
Onları nasıl alt edeceğini biliyorsun.
You sure know how to pick'm.
Bunun nasıl biteceğini biliyorsun.
You know how this ends.
Şimdi nasıl bir his olduğunu biliyorsun.
Now you know how it feels.
Nasıl sonlanacağını biliyorsun.
We all know how this ends.
- Sadece biliyorsun, nasıl işe yarıyor o?
You just know things - how does that work?
Tanrım, Rukle düşmüş adama nasıl tekmeyi vuracağını iyi biliyorsun.
Gosh, Runkle, you really know how to kick a guy when he's down.
Bunu yapabilirsin. Nasıl yapılacağını biliyorsun!
You know how to do that!
Demek, nasıl eğlenileceğini biliyorsun, öyle değil mi, ha?
You know how to have fun, huh.
Nasıl anlaştığımızı biliyorsun, ve o şekilde kalacak.
You know what we agreed on and it will remain so.
Biliyorsun, sana onu nasıl kullanabileceğini öğretebiliriz.
You know, we can teach you how to control it.
- Nasıl yapıldığını biliyorsun, değil mi?
ROB : You know how to work that thing all right?
Çok mutsuzdum, çok yalnızdım. Biraz içki içtikten sonra nasıl olduğumu sen herkesten iyi biliyorsun.
I was very sad, I was very lonely and you, more than anyone know, how I get after I had a couple of drinks.
İlgimi çekti de, bu konu hakkında nasıl bu kadar çok şey biliyorsun?
I'm interested, how can you know so much about it?
Kulağa nasıl geldiğini biliyorsun, sen rüşvet aldın ve ben de bunu bilemeyecek kadar aptalım.
You know what it sounds like. Unknown to me you took dodgy money and I'm so stupid I didn't even know. Alec, you know where this is going.
Bu Cyper denen şeyin nasıl göründüğünü kesinlikle biliyorsun değil mi?
And you're sure you know what this cyper herb looks like?
Bunu nasıl... Bunu nereden biliyorsun?
How do you know this?
İşlerin nasıl yürüdüğünü biliyorsun ama yine de söyleyeceğim.
You know the drill, but I'm gonna lay it out for you anyways.
Sen de bu adamın nasıl olduğunu biliyorsun.
You know how those guys can be.
Tanrı aşkına, bunun nasıl yapılacağını nereden biliyorsun sen?
Whoops. How in God's name do you know how to do this, anyway?
Bunu nasıl bir şey olduğunu biliyorsun, değil mi?
You know what that's like, right?
Nasıl yükleyeceğini biliyorsun değil mi?
You know how to install it right?
Nasıl dövüşeceğini biliyorsun.
You know how to fight.
"Mor Yıllar" hakkında nasıl hissettiğimi biliyorsun.
You know how I feel about "The Color Purple."
- Nasıl sen biliyorsun?
How... How do you know that?
Sen de biliyorsun, bir kadının vücudu, nasıl çok değişiyor hamilelikten sonra..
Do you know how much a woman's body changes after pregnancy
- Nasıl oluyor da biliyorsun?
How could you possibly know that?
Yani, Polly'nin nasıl olduğunu biliyorsun.
Well, I mean, you know how Polly is.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nasılsın 5362
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116