English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ N ] / Ne yazık

Ne yazık traduction Anglais

11,898 traduction parallèle
Ne yazık ki hiçbir sonuç çıkmadı.
Unfortunately, there were no matches.
Sayın Yargıç, ne yazık ki müvekkilim konuşamıyor.
Uh, Your Honor, unfortunately my client cannot allocute.
- Ne yazık ki, bu işe yaramaz.
Unfortunately, that won't work.
- Ne yazık ki artık veda zamanı geldi.
I'm afraid this is where we have to say good-bye.
Ne yazık ki öyle.
MAX : I'm afraid so.
Ama ne yazık ki ertesi gün...
But unfortunately the next day...
Ve ne yazık ki bu işin % 90-95'i medya teması.
And unfortunately 90 to 95 % of this job became media appearances.
Ne yazık ki, kariyer yolumda...
Unfortunately it's my way... in my career.
Ne yazık ki.
Most unfortunate.
Daha sert bir şey? Ne yazık ki bu bir iş ziyareti.
Well, unfortunately this is a business visit.
O ve babası konuşurken. Ne yazık ki, sen ve Dedektif Bell anlamına gelir Bensiz Teveccüh Teknolojileri ziyaret etmek zorunda kalacak.
Unfortunately, it means you and Detective Bell will have to visit Countenance Technologies without me.
Ne yazık ki, evet.
Unfortunately, yeah.
Ne yazık ki, size bağlanamıyor Dorian Moll saldırıda için.
Sadly, we cannot connect you to the attack on Dorian Moll.
Ne yazık ki Lily gibi acemiler beslenmeye geldiklerinde sessiz olamıyorlar.
Sadly, rookies like Lily here aren't up to snuff when it comes to keeping their feeding quiet.
Tommy'de bilinen bütün sorunlar var, bu yüzden ne yazık ki onu Riverside'da özel bir programa nakletmemiz gerek.
Tommy has every issue in the book, so I'm afraid we're going to have to transfer him to a special program in Riverside.
Ne yazık ki aynı zamanda ellerimi arka cebine atan tipten biriyim.
Uh, unfortunately, I am also a slide-my-hands-into-your-back pockets kind of guy.
Ne yazık ki kafasını karıştırdım ama.
Well, I'm afraid I confused the hell out of it.
Bakması için bir kardiyolog gerek ne yazık ki onlarda çok yoğun.
We need a cardiologist to assess it, and they're swamped.
Ne yazık ki seni eğitecek kimse yok.
Unfortunate there's no one left to train you.
Ne yazık ki, ben senin hakkında çok az şey biliyorum.
Curiously, I know little about you.
Ne yazık ki evet.
Yes, I'm afraid so.
- Tamam, Bay Hlavin, ne yazık ki çok zamanımız yok.
- Okay, Mr. Hlavin, unfortunately we don't have a lot of time.
Kurbanı kurtarmak için çabaladık ama ne yazık ki...
Efforts were made to resuscitate the victim, but unfor- -
Ne yazık ki bu sene Wimbledon'a gelemedim. ... ama yardımınıza ihtiyacım var.
Unfortunately, I wasn't able to make it to Wimbledon this year, but I need your help.
Ne yazık ki kendine ayrıcak vakti de bu kadardı.
Unfortunately, there was only so much time for introspection.
Sabah direktörle görüşecektim ama ne yazık ki acil bir durum çıktı.
I'm supposed to meet with the director in the morning, but... unfortunately something has come up.
Ne yazık ki şu an hissettiğim tek şey yorgunluk ve açlık.
Unfortunately, the only thing I feel right now is tired and hungry.
Ne yazık ki hâlâ kesin delilimiz yok.
Unfortunately, we still don't have hard evidence.
Ne yazık ki, hayır.
Unfortunately, no.
Ne yazık ki biz ve oğlumuz da restoran eleştirmeni.
Unfortunately for you, we are both restaurant critics, and so is our son.
Ne yazık ki pes geçeceğim.
I regret that I'll have to refrain.
Laurie, ne yazık ki sen uyumlu bir aday değilsin.
Um, Laurie... I'm afraid that you're not a viable candidate.
- Ne yazık ki bunu yapamayız.
- I'm afraid we can't.
Hayır, ne yazık ki şaka yapmıyor.
No, no fucking kidding.
Orkestranın istekleri doğrultusunda oy verdim. Ama ne yazık ki işe yaramadı.
You know, obviously, I voted for what the orchestra asked for, but unfortunately, that didn't work out.
Ne yazık ki hiç mum yok.
Too bad there are no candles.
Ne yazık ki hayata döndürmeyi başaramadık.
Unfortunately, we were unable to resuscitate him.
Ve senin adına ne yazık ki, öldürdüğün insanlar seni cehennemde bekliyor olacak.
And, unfortunately for you, so do all the people you've killed who are waiting for you in hell.
Ne yazık ki sizin için, ne tatlıyım ne de petunya.
I'm neither sweet nor a petunia, unfortunately for you.
Aman ne yazık.
Well, it's just too bad.
Ne yazık ki, yerel polisin merakını uyandıramadım.
Sadly, I could never manage to interest the local police.
Miskin bir adamın olaya katılmaması ne yazık.
It's a shame that cretinous man wasn't involved.
Ne yazık ki kötü bir haberim var.
I have bad news, I'm afraid.
Ne yazık ki endişem bunu bastırıyor.
Unfortunately, there is a more pressing concern.
- Ne yazık ki Dee.
Sorry, Dee, not gonna happen.
Şehrin her itfaiyecisi, polisi ve sağlık görevlisi için umut ışığı ve tabelada "Açık" yazıyorsa o gün kimin işinde ne yaşadığının bir önemi yok biraların soğuk olduğunu ve Karaşahinlerin uçtuğunu bilirler.
It's a beacon of hope for every firefighter and cop and paramedic in the city, and when that sign says "open," no matter what somebody lived through that day on the job, they know that the beers are cold and that the Blackhawks are on.
Ne yazık ki şu anda bunun için zamanımız yok değil mi?
Unfortunately, we're a little shorthanded for that at the moment, aren't we?
İnanmıyorsan, ne yazık.
Don't believe me, what a shame.
Uyuşturucu gemileri, suikast teşebbüsü artık ne olursa, kağıt üstünde hep Saul Guerrero'nun adı yazıyordu.
If we heard chatter about drug shipments or the identity of a murderer... whatever it was, on paper it was Saul Guerrero who tipped me off.
# Tasarruf Et #... iradeyi güçlendirmek adına ne yazın ne de kışın klima ya da soba kullanmak!
SAVE MONEY to never use the A / C or heat in the summer or winter SAVE MONEY so that you can strengthen the mind.
Ne kadar yazık.
Too bad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]