English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Ona da

Ona da traduction Anglais

14,370 traduction parallèle
Ona da ihtiyacım var Canlı ve yönünde ateş açıyor.
And I need him there, too, alive and drawing fire in his direction.
Ona da.
So will he.
Ona da sosis verebilir miyim?
Can I give her a hot dog?
Ona da zarar vermedim.
I never hurt her.
Johnny Carson'ı temsil ederken Ona da aynısını söyledim.
It's the same thing I told Johnny Carson when I represented him.
Şimdi burada olsa, ona da aynısını söylerdim.
And if he were here now, I'd tell him the same I'm telling you.
Komiser Taylor sana alışana kadar ona da "efendim" diyeceksin. Alıştıktan sonra "şefim" diyebilirsin.
Inspector Taylor is Sir until you get your feet under the table, then you can have a crack at calling him Boss.
Bana gösterdiğini ona da göster.
Show her what you showed to me.
Ben de ona, "Bırak da Hamlet ol" dedim.
So I said to him, "Let me be Hamlet."
Ona ya da önceki hayatına ilişkin bir şeyler bulma umuduyla artık dünya kütüphanelerini araştırmak falan yok.
No more combing through the libraries of the world, hoping to find some reference to him or to the life you once led.
- Bırak da ona yardım edeyim.
Let me help him.
Lopez Phoebe'deki insanları bulduklarında hepsinin zehirli bir sızıntı ya da ona benzer bir şey yüzünden ölü olduğunu söylemişti.
Lopez said they found everyone on Phoebe dead. Some toxic spill or something.
Hem burada kalırsan bunu ona kimin yaptığını da asla bulamazsın.
And if you stay here, you'll never find out who did this to her.
Bilinmeyene dokundu ve karşılığında o da ona dokundu.
She touched the unknown and it touched her in return.
Ona 11 : 59'da başlasak, ilk öpücüğümüz iki yıl sürecek demiştim.
So I told him if we started at 11 : 59, our first kiss would last for two years.
Teklifini aldığı çok açık Ya da belki de ona verdin mi?
It's pretty clear that he took your proposal or maybe you gave it to him?
Ona bir numara gösterir, sonra da uyuturum.
I'll show her one thing then put her to bed.
Kimsenin ona zarar veremeyeceği onun da kimseye zarar veremeyeceği bir yere kapatılmalı.
( JP ) She should be confined in a place ( JP ) where no one can harm her, and where she can do no harm.
Bu öğlen, Amerikan Elçiliğindeki yemekli toplantıda ona eşlik etmek isteyip istemediğinizi soruyor.
She asked if you'd like to join her to an American Embassy reception this evening.
Her ne kadar ona "zenci müziği" gibi geliyor olsa da.
Although it was "Negro music."
Ayrıca sevgilisi orospuydu ve kız da ona özendi, çünkü o Seattle sahnesindeki tek etkili akustik çalan elemandı.
Plus his girlfriend was a bitch and she envied him'cause he was, like, the only acoustic guy who penetrated the Seattle scene.
Ve ona kefil olan adam da benim.
And I'm the one that vouched for him.
Ona ZY ya da Zeka Yazıcısı diyoruz.
We call it MW or Mind Writer.
Bilirsin, güzel şeyler söyler ya da ona iyi şanslar diler Yolculuğunda.
You know, say something nice or wish her good luck on her journey.
Sivri nesnelerden nefret eder. Bu nedenle onun yanında sigara içmeyin veya Ona bir bıçak ya da böyle bir şey vermeyin
She abhors all pointed objects, so don't smoke in her presence or hand her a knife or anything like that.
Ona isim vermeye kalkışanlar olsa da
♪ Now some have tried to name her ♪
Ona isim vermeye kalkışanlar olsa da
♪ And some have tried to tame her ♪
Geçen sefer ona oyumuzu da verdik, bağış da yaptık.
We voted for her and gave her money before.
Yeni kiralik katilini aradim. Ona destek olmalari için takim da gönderdim.
I called your new hit woman, and I sent the team in to back her up.
Gershowitz ona markette iş verdi o da ilk teslimatında kamyonetle kaza yaptı.
Gershowitz gave him a job at the grocery... first thing he's delivering the groceries and crashes the truck...
Şimdi ona bakıyorum da olmak istediği kişiye dönüşüyor.
But I look at her now and she is becoming herself.
Sadece benimle kapıya kadar yürü ve dışarıda arabada bekliyor olacağını ona belli et.
Just walk me to the door, and let him know you'll be outside in the car.
Ona evinin Paul Williams mimarisi olduğunu söyledim. O da bana bir aptalmışım gibi baktı.
I told him his house was a Paul Williams, and he looked at me like I was an idiot.
Ona kundaklamanın video kayıtlarını da verdin mi?
Did you give him the videotape of the arson, too?
- Ya da belki de sadece ona sormalısın.
- Or maybe you could just ask her.
Bu da ona koca, büyük bir neden verir.
Which gives him a big, fat motive.
Şu an top Marcia'da ve bir hikâye anlatıyor ona itiraz etmek ya da hikâyesini çürütmektense daha inandırıcı bir hikâye üretmeliyiz.
Now, Marcia's got the ball and she's telling a story, but instead of responding to her story, or refuting the story, we need to be telling a more credible one.
Ona tuzak kurdukları zamanı hatırlıyor musun Papa Christo'da?
You remember how they used to set up him up at... at Papa Christo's?
- Aynen öyle. Ama duyduğuma göre öldürmek için eğitildiği denizcilerle ya da ona benzer bir bokla ilgili bir dizide oynuyormuş.
But I heard he was making some TV show about Navy SEALS or some shit where he was trained
Bir bahçede ona bakarsın, ve sonra o da sana bakar.
You take care of a garden and it takes care of you back.
Şey, bu yaz Vans Warped Tour'daydım ve Vanessa Hudgens'ı mağarada gördüm ve onda da bu taçtan vardı ve ona çok benziyorsun.
Well, you know, I was on the Vans Warped Tour this summer and I saw Vanessa Hudgens in the pit and she had one of these crowns on and you look just like her.
Ona bir ya da iki kazık çakmalı.
She needs to bring it down a peg or two.
İşte o zaman belki, sadece bir ihtimal bu günü ve babanızın elemini hatırlar da ihtiyaç duyduğu zamanda ona merhamet göstermediğiniz için kendinizden utanırsınız.
you'll remember this day and your father's anguish and you'll be ashamed of the lack of compassion you showed him in his time of need.
Bu bilgiyi Dedektif Gordon'dan da alabilirdin, neden ona ulaşmadın?
You could've got this information from Detective Gordon. Why didn't you contact him?
Ona bunu yapmamasını söyledim, birini öldürmek için henüz çok küçük olduğunu da.
I mean, I-I told him not to. I said, "You're too young for killing."
Asıl görevini hatırlattı ona, o da Bruce Wayne'i öldürmekti.
Reminded him of his original mission : kill Bruce Wayne.
- Adı Arlo ama sen ona Jason 2 ya da ne dersen de.
His name's Arlo, but you can call him Jason Two or whatever.
Figgis'i adaletin önüne çıkarmalıyız ve FBI da ona kim yardım ediyor, bulmalıyız.
We need to bring Figgis to justice and find whoever is helping him in the FBI.
Lou da bizimleydi ve ona göz kalemini tıpkı senin gibi yaptığını söyledim. Siyah ve mavi iki ton, eskisi gibi.
Lou was with us and I told him he had done his eyeliner in black and blue two-tone like you used to.
Sanırım kaldırımın her yerine kanları akıyordu, insanlar da ona üç metreden fazla yaklaşmıyordu.
- I think he was just like bleeding all over the sidewalk. - You're totally lying, you're totally lying to me.
İnsanlar ona bir şeyler dedi, o da şimdi korkuyor ben de biraz endişeliyim.
You know, people have said things to her and she's afraid. And I have a little anxiety myself.
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196
dante 84
dash 20
data 848
daphne 369
dale 159
daria 27
daisy 193
dave 763
dane 24
dani 91
danke 21
dallas 215
daniele 26

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]