English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Ona sorun

Ona sorun traduction Anglais

967 traduction parallèle
O... ona sorun.
It's him..... ask him.
Church'ü kimin öldürdüğünü ona sorun.
If you want to know who killed Phil Church, ask him.
Ona sorun.
Ask him.
- Ona sorun.
- Ask him.
Ona sorun.
Ask him
- O gazeteci gerçekten ona sorun çıkarabilir mi?
Can that reporter really make trouble for him?
Ona sorun.
You can ask him.
Ona sorun...
Have to ask...
Ona sorun Peder.
Ask her, Father.
- Ona sorun.
Ask him.
Ona sorun!
Ask him!
Ona sorun!
You ask him!
Ona sorun, daha önce ona hiç zarar verdim mi?
You ask him, if I ever did him any harm before that!
Haydi, ona sorun!
Go ahead, ask him!
Şimdi, gidip, ona sorun!
Now, you go and ask him!
Hastaneye gidip, ona sorun!
Go to the hospital and ask him!
Ama ben ona sorun çıkarmak istemedim.
But I didn't mean to cause her any trouble.
Ona sorun.
- ask him.
İsterseniz ona sorun.
You ask Rosalie.
Gidip ona sorun. hadi.
Go ask him.
İsterseniz ona sorun.
Where is she? Does she know about you?
Ona sorun çıkarma.
So you will not make him trouble.
- Korkarım bu o olmalı. - Ona sorun.
- That'll be him, I'm afraid.
Sorun ona.
Ask him.
Ona Bayan Annabella Smith'i tanıyıp tanımadığını sorun.
Ask if he knows Miss Annabella Smith.
Ona herhangi bir soru sorun.
Ask him any question.
- Siz ona aldırmayın. - Hiç sorun değil.
- You mustn't mind him.
Hangi saatin ona uygun oldugunu sorun.
Ask him what time's most convenient for him.
- Ona binsem sorun etmez bence.
- I bet he wouldn't mind a bit if I rode him.
Derken bir süre sonra dışarı çıktı ve birine telefon etmek istediğini söyledi... Fakat ona : "Telefonum yok ki şayet almaya gücüm yetseydi bile... çözdüğünden fazla sorun getiriyor diye almazdım" dedim.
And after a while he comes out and says he wants to telephone somebody... but I said : "I wouldn't even have a phone if I could afford one... because it is more trouble than it's worth."
İşte orada tek sorun, ona sahip olmayışımız.
There it is, only we don't own it.
Ona ne kadar köhne olduğunu sorun!
Ask him how crummy it was!
Sorun çıkarsa ona bir kez bas, her şey yolundaysa üç kez.
Press it once if trouble shows, and three times for all clear.
eğer eski bir hapishane kuşu size sorun olmayacaksa ona bakmak istiyorum.
I'd like to look after him, if you don't mind putting up with an old jailbird.
Ama sonra, taşımak için çok hafifti babası da ona severdi, yani sorun değildi.
But then, he was very light to carry and his father loved him, so it was no trouble.
Ona Shiloh'da ne oldugunu sorun.
Ask him what happened at Shiloh?
Ve kim sorun çıkarırsa ona bıçağımı saplar ve yolun dışında bırakırım.
Anybody makes too much trouble, I'll stick a knife in'em and leave'em along the way.
Sorun olmazsa ona birkaç soru sormak isterim.
I'd like to get on with this, if you don't mind.
Ona güvenebilirsin, sorun çıkarmayacak.
You can trust him, he'll be good.
Haydi sorun ona.
Ask him about'em.
Ona, kaçırma olayı öncesinde ve sonrasında neler olduğunu sorun.
Ask him what happened before and after the kidnapping.
Bir sorun çıkacaksa, o bana çıkaracak, ben ona değil.
Any trouble to be had, he'll have it with me. Not I with him.
Ama ona, aldığı kolilerde ne olduğunu sorun.
But ask him what's in the packages he gets.
- Buradan nasıl çıkacağımızı sorun ona.
Ask him if he knows how we're gonna get outta here.
Ona soru sorun, hocam.
Speak to it, maestro.
Sorun çıkaracak olanlar ona hesap verir.
Any man who starts trouble will answer to him.
Nesne ona da biraz sorun yaratabilir.
The object may give him some trouble.
Ama ona göre onun zenci, benim beyaz olmamız büyük bir sorun.
Except he thinks the fact he's a Negro and I'm not creates a serious problem.
Ona iyi babalık etmiş miyim, Perry'ye bir sorun.
Mr Smith... You just ask Perry if I wasn't a good father to him.
Sorun ona, cevaplayacaktır.
Ask him. He'll tell you.
Alayı şeytan bu canavarların! Ona yaptıkları insanlığa sığmaz! Sorun ne?
what those monsters are doing to her!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]