Onlara bak traduction Anglais
1,516 traduction parallèle
Onlara bak...
Look at them...
Ben de onlara bakıyordum. Bu iyi bir şey değil.
Yeah, I've been watching, and I can tell you, that's not a great thing.
Bilirsin, ilk defa onlara bakıp ta kafalarını birbirine tokuşturmayı istemeden durabiliyorum.
You know, that's the first time I've been able to look at them without imagining moe knocking their heads together.
O güzel kadınların etrafta içlerinde küçük bir parça Barry Glouberman taşıyarak dolaştığı düşüncesini takıntı haline getirdim. Ve insanlar onlara bakıp hayran olurken benim fiziğimin mikroskobik bir parçasına hayranlık duyuyorlar.
I'm obsessed with beauty, Denise, obsessed with the thought that these beautiful women would be walking around with a tiny bit of Barry Glouberman inside them and that when people look at them and admire them, they'd be admiring a
Onlara bak... onlar uzaylı.
You look at'em, and they're alien.
Onları helikoptere bindiriyorum. Helikopteri ben kullanıyorum. Aynadan onlara bakıyorum ve her şeyi görüyorum.
But I get them into the helicopter and I'm flying the helicopter, but I can still sneak a look in the mirror and I can see everything.
Tek istedikleri, onlara bakıp yaptıklarımızı kabullenmemiz.
Demanding only that we look at that face, and acknowledge what we had done.
Sen onlara bakıp dokunup birşeyler hissedemez misin?
So you can't just look at them, touch them, just feel something?
Evet, Hepsi burada.Şu anda onlara bakıyorum.
Yeah, it's all here. I'm looking at it now.
Onlara bakılacak.
They'll be looked after.
Onlara bak.
Look at them.
Biz bu adaya geldiğimizden beri, bizim bile onlara bakış açımız değişti.
Since people first came to these islands, our understanding of them has changed too.
Onlara bakıyor, kanadı sıyırarak şöyle diyor ; " En ufak bir fikrim yok.
And he looks up at them, and he's chewing on this great big wing, and he says, "I haven't the faintest idea," he said.
Onlara bakınca savaşın çok yakında biteceğini görebiliyordum.
Looking at them I could tell it would soon be over.
Onlara bak, matematikten çakmıyorsan, çok çalış
Make them look. If you're gonna eat mat, ya eat mat hard.
Ben onlara bakıyorum.
I'm in charge of them.
Onlara bak...
Just look at them... Oh my darling... Mwaah...
Onlara bakın.
Look at them.
Ama bazı garip zamanlarda bana biraz keder veriyorlar... sadece onlara bakıyorum ve kendimce şöyle düşünüyorum :
But the odd times that they do give me a bit of grief, I just look at them and think to myself,
İzlesene. Onlara bak.
Watch'em, watch'em.
Onlara bak, tamamen varoşlar Ne?
Look at them. They're so ghetto. What?
- Onlara bak.
- Look for them.
- Onlara bak!
- Look at them!
Onlara iyi bak.
Take a good look at them.
şuna bak, ordu onlara onlar istemeden bir şeyler vermeyi seviyor olmalı.
the military surely likes to give them things uncalled for.
Bakın, ne diyorsunuz onlara, benim de hayranlarım var.
Look. I have... what do you call them? Groupie.
Yani, onlara verdiklerimize bakın.
I mean, that's what we pay them for.
Bak, tek bildiğim, o lanet kamptan ayrılmak istediğimdi, Ben de aileme yalan söyledim, onlara erkeklerden hoşlandığım konusunda gerçekten endişelendiğimi söyledim, ve... tam olarak onlardan istediğim şeyi yaptılar.
look, all i know is i wanted to get the hell out of that camp, so i lied to my parents, and i told them that i was really worried that i was having feings for other guys,
Bak, onlara senin yetişemeyeceğini söylemek zorundayım.
Look, I'm gonna have to tell them you can't make it.
Bak, onlara söylemek zorunda kalacağız.
You know, we're gonna have to tell them.
Bak bütün dünyada çocuklar öcülü korkunç rüyalar görür. Ve bütün dünyada anne babaları onlara sabaha her şeyin düzeleceğini söyler.
Look, all over the world, kids have dreams about the boogeyman, and all over the world, parents tell them it's going to be okay in the morning.
Bak onlara!
Look at'em!
Bak onlara.
Oh, look at'em.
Demiryolları öyle olduğumu söyledi. Fren çizgileri hatalıydı- - Onlara söyledim bakım çok üstünkörü yapılıyordu.
The brake lines failed - I told them the maintenance was shoddy.
Onlara bir bak.
Look to them...
Bak, ilk önce o eroini bulmamız lazım Antwon'un yapışık dostları olmadığımızı onlara göstereceğiz.
Look, we gotta find that heroin first, show him we're not Antwon's butt buddies.
"Yaptıklarına bakınca onlara insan demek mümkün değil."
The things they have committed, well, nobody would think they were human at all.
Onlara bir bakın kıta Avrupalıklarını, turistleri görüyorsunuz, onlar canlanıyorlar kırmızı ve sarı yağmurluklarıyla bisikletle dolaşan insanları biliyorsunuz katedralleri gösteren elastik beyaz saçlarıyla ve çerçevesiz, lenssiz, camsız gözlükleriyle.
Look at them... You see continental people, tourists, they come around,... you know the people who are bicycling around in their red and yellow cagoules... pointing at cathedrals... With springy white hair... and rimless, lenseless, glassless spectacles.
Sadece bak onlara, ve "Nasılsın?" de.
Hey, look, just smile at'em and say "howdy."
Siktiğimin Frito'su komadan çıktığında ve küçük hobbitler onun yatağında aşağı yukarı zıpladıklarında Sam kapıya dayanır ve onlara tam bir ibne bakışı fırlatır.
When fucking Frito wakes up from his little coma or whatever and the little hobbits are jumping up and down on his bed and Sam leans in the doorway and gives him that very fuckin'gay look.
Onlara iyi bak, tamam mı?
So, look after them, okay?
Onlara iyi bak tamam mı?
So, look after them, okay?
- İşine bak Ravi, ya da istersen onlara yatağının altında ne bulduğumu söyleyeyim.
- Take a hike Ravi, or I tell them what I found under your bed.
Fakat eğer onlarla öğle yemeğine çıkmanız, kahvaltı yapmanız hatta bebek bakıcılığı yapmanız, ya da onlara iletişim kurmak için ne gerekiyorsa masraflar tarafımızdan karşılaşacaktır.
But if you have to have lunch with them, have breakfast with them even baby-sit for them, do whatever it takes to familiarize them with our packages.
Okuldaki çocuklara bakıyordum da... hepsinin anne babası onlara yardım ediyor.
I look at all the kids at school... and they have parents to help them.
Bu yüzden onlara "Bakıcı" kızlar diyorlar.
That's why they call them "Au Pair" girls.
Şimdi ben size ait olamam. Ben onlara aidim. Bak canım.
She has foregone all the joys of life and is living the life of a widow.
Onlara bir bak.
Take a look at them.
Bak, Federaller gelene kadar onu burada tutalım, korumayı onlara bırakalım, ve serbestce evimize gidelim.
Look, we hold her till the Feds get here, we transfer custody, and we're home free.
Yarın Glenn Thomas Irak'ı özgürleştirme operasyonuna dahil olan Hıristiyan askerlerin bakış açısına ilk elden "Tanrı onlara destek oldu" kitabında yer veriyor.
Tomorrow, Glenn Thomas he will give a direct testimony us of marines involved Christians in the Operation Freedom for Iraq of its book God Saw Them Through.
Onlara bir bak.
Look at them.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50