Ozel traduction Anglais
76,566 traduction parallèle
Az sonra, Wildwood'dan Nick Wilding ile bir özel görüşmemiz var.
Coming up later, we have an exclusive interview with Nick Wilding of The Wildwood.
Bay Spender tarafından guruba özel doktor olarak tutuldum
I was engaged by Mr Spender as personal physician to the group.
Bir gurup sağlıklı genç adam neden özel bir doktora ihtiyaç duysunlar?
Why would a bunch of fit young men need a personal doctor?
Bunu özel olduğunu düşünüyorum.
I think this was private.
Hem de özel okulda.
Private school, too.
- Açık veri tabanını kullanıyoruz ve özel veriyi koruyoruz.
Use public data,
Ontario'nun özel görev kuvvetleri durumu kontrol altına aldıklarını açıkladı.
Ontario's special task force has declared the situation under control.
Özel kuvvetleri bilim insanı olmak için mi bıraktın?
You switched from special ops to science geek?
Özel kuvvetlere başlamak için fazla akıllı olduğuna bahse varım.
Bet you were pretty brainy to start with.
Özel timde harika işler çıkaracaksın.
You do a great job on the task force.
Ve özel güvenlik sektöründe de kısa bir süreden sonra şimdi acil yardım çalışanı oldun.
And a very short engagement in private security, and now you're an EMT.
Ön bahçesi özel mi?
Does the front yard have privacy, though?
Jacobs, özel bir mesele var.
Dr. Jacobs, there's a private matter
Evet, Dr Jacobs. Özel meselem var ki...
Yes, Dr. Jacobs, there is the private matter that I would...
Bu özel bir gündür.
This is a special day.
Kardeşimle bir süreliğine özel görüşebilir miyim?
Can I speak to my brother in private for a moment?
Ayakkabı satmak için buradasın, özel hayatını yaşamak için değil.
You are here to sell shoes, not to have Sophia time.
Aramızda özel bir şey olduğunu biliyorum.
I know we had something. That's what matters.
Aslında özel olmayı sevdiğini fark ediyor sonradan.
But what he realizes is he actually likes being special.
Ben özel değilim ve onlar da süper güç değil.
I'm not special and they're not... super powers.
Bunu bu kadar özel yapan ne?
What's so special about this one?
Senin için özel bir anlamı var.
- It has special meaning for you.
Onu bu kadar özel kılan şey ne?
What's so special about him anyway?
Ama annem çok özel bir insandır.
But my mother is a very particular person.
Target ya da bizim deyişimizle Targét'in lüks reyonundan almayı sevdiği özel köpüklü olan türden.
It's a special foamy kind she likes to get from the high-end section of Target or, as we like to call it, Targét.
Tamam, bu yüzden sadece düşünmeye devam ediyorum. Burada yaptıkların çok özel, Çok naziksiniz, sanatçıları ilk siz koyma biçiminiz,
Okay, so I just keep thinking what you've built here is so special, so pure of intent, the way you put the artists first, it should be protected.
Tabii ki adresinizi özel tutmak kolay oldu İnternetten önce.
Sure was easy to keep your address private before the internet.
Seni bir şarkı oynamak isterim Birisiyle gerçek bir özel yazdım, ilk aşkım.
I'd like to play you a song that I wrote with someone real special, my first love.
Holden gibi, bu örgütte çok özel bir amacın var.
Like Holden, you have a very specific purpose within this organization.
İnsanları dışarıda tutmak için özel şirket kiralamışlar gibi.
Looks like they hired a private company to keep people out.
Bu yüzden özel bir fırsat mıydı?
So it was a special occasion?
Ekstra özel bir Tylenol.
- One extra-special Tylenol.
Vahşi atları evcilleştirip, binicilik dersleri verdiğimden ve hastanede gönüllü olarak çalıştığımdan dolayı aşkı bulmaya zamanım olmuyordu ama "Make-A-Match" ile aradığınız özel insan bir tık kadar uzağınızda.
Between busting broncs, riding the range, and volunteering at the children's hospital, there wasn't a lot of time to find love, but with Make A Match, your special someone really is just a click away.
Özel pancake tarifimi tatması gerek.
He needs to taste my special pancakes.
İki ev kredisi, özel öğretmenler, hokey kursu.
Two mortgages. Tutors. Rep Hockey.
Ne kadar delice olduğunu hiç düşündün mü, bir helikoptere atlayıp çılgın bir bilim insanının özel adasına atlamayı?
Have you thought about how insane you are, jumping in the chopper to a mad scientist's private island?
Rachel'ın sizin aileye özel bir ilgisi var.
Rachel has taken a special interest in your family.
Benim bebeklerim özel tıpkı Kira gibi
My babies are special like Kira.
O çok özel.
She's very special.
İngiliz Lordların, korumalarını azaltması konusunu hüküme bağlamalısın. Yoksa özel bir ordu kurup aldığın her vergiye itiraz ederler.
You must decree the English Lords'reduce their guards, or they will form them into private armies and rise up at every tax you levy.
Kral bu akşam özel odasında sizi bekliyor, yalnız başınıza.
The king will see you in his private rooms tonight alone.
Özel olarak.
In private?
Özel dedektif.
Private investigators.
Bir daha özel dedektif olmaya karar verirsen bana bir iyilik yap ve beni hiç karıştırma.
Hey, next time you wanna play private detective, Do me a favor and leave me out of it.
Ama bu özel bir şey.
Of course. But it's private.
Her birinize Cacodemon'u saldırada kullanabilmeniz için özel bir kelime verilecek.
Each of you will be given a special word to command your Cacodemon to attack.
Say Coop. Evdeki özel ürünlerden bir kaç tane hazırlar mısınız, lütfen?
Say, Coop, would you like to whip us up a couple of the house specials, please?
Bugünkü mavi plakayı özel örneklemek ister misiniz?
Would anyone like to sample today's blue plate special?
Bugün burada olmazdık Eğer çok özel biri değilse.
We wouldn't be here today if it weren't for someone very special.
Özel polis birimi şefiyim.
Chief of the Special Police Division.
Seninle birkaç saniye özel olarak konuşabilir miyim?
Well, can I just speak with you for a couple seconds in private?