Sen bak traduction Anglais
13,729 traduction parallèle
Bir kez olsun sen bak.
You do it for once.
Sen bak, Ve görüyorsun, güverte boyunca sana doğru geliyor, Sevimli bir vizyon.
You look up, and you see, coming towards you across the deck, a vision of loveliness.
- Todd, sen daha iyi bilirsin! Bakın ne buldum! Sevgilerimle, Todd
- Todd, you know what's going on.
Bak sen, Cassandra.
Well, now, now, Cassandra.
Bak, dosyayı okuyan sadece sen değilsin tamam mı?
Look, you're not the only one who reads the file, you know.
Bak, ben sadece sen olmanı istiyorum.
Look, I just want you to be you.
Bak, bu adamı ne kadar seviyorsun bilmiyorum ama belki sen ikna edebilirsin. Meksika sınırını geçer geçmez geberecek çünkü.
Look, I don't know how much you care for this guy, but maybe you can convince him,'cause he is dead the second he crosses over the Mexican border.
Sen neden bana bakıyorsun?
Why are you looking at me?
Bak ne diyeceğim, sen bana iş başvurumda yardım ediyorsun ben de sana aşk hayatında yardım edeyim.
Tell you what, you're helping me with my job application, I'll help you with your love life.
Tamam, tamam uyumana bak sen.
Oh, it's okay. It's okay. Just go back to bed.
Bak sen, çocuklarımdan biri aile işine ilgi de gösterirmiş.
Well, looky here, one of my kids showing interest in the family biz.
Bak, sen artık onların kahramanısın
You're their hero now.
Zulanın kalanını atmaktan bahsedene de bak sen...
Well, look who's come around about dumping the rest of that stash, right?
Bana bak sen, Bay Kendine-yeten.
Look at me, Mr. Self-Sufficient.
- Bak, yaz bittikten sonra sen şu "çıraklık" meselesi yüzünden benimle eve gelmek istemediğini söyledikten sonra sonsuza dek kazağımın içinde saklanmak istedim.
- Look, after you said you wouldn't come back home with me at the end of the summer for your "apprenticeship," I wanted to hide in my sweater forever.
Sen keyfine bak.
You take your time.
- Sen bu tarfa bak.
You take everything on that side.
Bak sen inanılmazsın, eğlencelisin.
Look, I think you're amazing and funny.
Bak, sen çok şanslısın.
Look, you're so lucky.
Bak, sen kullan.
Look, you drive.
Sen Mitchell'a bak, adam flüt çalıyor.
Pick on Mitchell.
Bak sen!
Wow! Look at you!
Bak sen, tam bir avukat gibi düşünüyorsun.
Oh, look at you, thinking like a lawyer.
Ya sen, neye bakıyorsun?
And you, what are you staring at?
- Sen neye bakıyorsun?
HE GROANS What the fuck you looking at?
! - Kahramana bak sen.
- Wow, what a hero.
Madem o işi yapmış, sen kendini kurtarmaya bak.
He did it. You do what you gotta do.
Sen kendi işine bak.
- You do you. - Mm-hmm.
Al işte biletlere sen de bak.
Here, I'll show you the tickets.
Bak sen şu işe
[man on TV] Well, well, well.
- Peki, sen işine bak.
Okay, go ahead.
Sen yemene bak.
Eat up.
Sen nereye bakıyorsun?
The fuck you looking at?
Bak, adamım, belki sen, anlarsın, ölçeğe gerip dönüp ve şey çalma becerini geri kazanırsın, ha?
Look here, man, maybe you, you know, go back to scales and, you know, get your chops back, right?
- Sen sürmene bak, Otis.
- Just drive, Otis.
Bak sen neyimiz varmış burada.
Well- - what do we have here?
- Bak sen!
Wow!
- Bakıyor musun sen?
- Are you even looking?
Ulusal bir kahramanı yitirdik ama sen kanarya yemiş kedi gibi bakıyorsun.
We lose a national hero... but you sit there looking like the cat that ate the canary.
Bak birader ilk soran sen değilsin, son da olmayacaksın.
Look, man... You ain't the first to ask, and you ain't gonna be the last.
Neye bakıyorsun sen?
What are you looking at?
Jet'teki casus beynine bak sen!
Look at the spy brain on the Jet!
Bak, sen o garaja gelipte vurulup ölürsen bana ne olacağını düşünebiliyor musun?
Look, if you went down in that garage and you got shot to death, you know how hurt I would be?
Sen bir de onlara bak.
Look at them.
Sen eğlenmene bak.
You should stay.
Bak, dinle. Hayatım boyunca birçok hata yaptım. ... fakat sen şimdiye kadarki en iyi hatamsın.
Look, I have made a lot of mistakes in my life, but you are by far the best one.
Sen kendine bak, Amerika'nın şövalyesi.
Says America's knight in shining armor.
Bak sen şuna.
What do we have here?
Ne? Nereye bakıyorsun sen?
What are you looking at?
- Belli oluyor. - Şu güzelliğe bak. - Sen neredeydin?
Look at you. / What were you tonight?
Uyumana bak sen bal kabağım.
Go to sleep, pumpkin.
sen bakar mısın 17
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
baktım 85
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40