Senden hoşlanıyor traduction Anglais
1,178 traduction parallèle
Görünüşe göre biri senden hoşlanıyor.
Looks like someone digs you. That's adorable.
Apaçık senden hoşlanıyor.
Obviously, she likes you.
- Bence senden hoşlanıyor.
- You know, I think she liked you.
- Kız kardeşim senden hoşlanıyor.
- My sister likes you.
Bu senden hoşlanıyor demek.
That means he likes you.
Becky Trask senden hoşlanıyor.
Becky Trask likes you.
- Onlar da senden hoşlanıyor.
- They like you, too.
Senden hoşlanıyor.
He fancies you.
Senden hoşlanıyor.
She was sweating you.
- Bence Marjorie senden hoşlanıyor.
- I think Marjorie likes you.
- Senden hoşlanıyor.
- She likes you.
Senden hoşlanıyor.
She likes you.
Senden hoşlanıyor.
It's not personal... he likes you.
Senden hoşlanıyor olabilir.
He could very well like you.
Andie senden hoşlanıyor.
Andie likes you.
Her neyse, buraya gelmemizin tek amacı senden hoşlanıyor olması. Bu yüzden, ona bir şans tanı, olur mu?
Anyway, the only reason we came all the way down here is because she likes you, so give her a break, would you?
Yani, seni partiye davet etmiyor, çünkü senden hoşlanıyor.
So he won't invite you to his party because he likes you?
Senden hoşlanıyor, Buddy.
She likes you, Buddy.
Senden hoşlanıyor.
He likes you.
- Elbette. Senden hoşlanıyor.
She likes you.
Bence senden hoşlanıyor.
I think she likes you.
- Belli ki Ben, senden hoşlanıyor.
- Ben obviously likes you.
- Sanırım senden hoşlanıyor.
- l think he likes you.
Hoş bir çocuk ve senden hoşlanıyor.
He's a nice kid and he likes you.
- O senden hoşlanıyor.
- She likes you.
- Ne? Eli senden hoşlanıyor.
ELI LIKES YOU.
senden hoşlanıyor.
she likes you.
Harika, çünkü o senden hoşlanıyor.
Brilliant, cos she fancies yer.
Bence senden hoşlanıyor.
I think she likes you. Why do you think she asked you to go home with her?
Torance senden hoşlanıyor tamam mı?
Torrance likes you, okay?
Ama senden hoşlanıyor.
But she likes you.
O senden hoşlanıyor.
He likes you.
Josh senden hoşlanıyor.
Josh likes you. It's disgusting.
Yang-Yang, kız senden hoşlanıyor.
Yang-Yang, she likes you!
O senden hoşlanıyor!
He fancies you!
Senden hoşlanıyor galiba.
Oh. Hmm. She seems to like you.
- Sanırım senden hoşlanıyor.
- I think she likes you.
Bence senden hoşlanıyor.
I happen to think he likes you.
Biri senden hoşlanıyor. Olan bu.
MEBODY LIKES YOU, THAT'S WHAT'S UP.
Senden hoşlanıyor.
SHE LIKES YOU.
Senden hoşlanıyor.
I mean, he likes you.
Senden bayağı hoşlanıyor.
She really likes you.
Biliyorsun, Steve senden çok hoşlanıyor.
You know, Steve likes you very much.
- Çocuk senden çok hoşlanıyor.
- Kid really likes you.
Yani senden cidden hoşlanıyorum. Senden hoşlanmayı seviyorum. Yoksa seni sevmekten hoşlanıyor muyum?
No, I mean, I like-like you... or love-you-like-you... or I'd like to love you?
Tabiî ki senden hoşlanıyor.
Of course she likes you.
Baksana Kim, bence senden hoşlanıyor.
HEY, KIM, I THINK HE LIKES YOU.
- Ayrıca, bence senden gerçekten çok hoşlanıyor.
- Besides, I think he really likes you.
Senden gerçekten hoşlanıyor.
He really likes you.
Ama senden çok hoşlanıyor, değil mi?
BUT--BUT HE LIKES YOU A LOT, RIGHT?
Senden bu yüzden hoşlanıyor. Şanslı olan o.
That's
senden hoşlanıyorum 151
hoşlanıyorum 43
senden çok hoşlanıyorum 54
senden 190
sende 162
senden nefret ediyorum 468
senden bir ricam var 16
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
hoşlanıyorum 43
senden çok hoşlanıyorum 54
senden 190
sende 162
senden nefret ediyorum 468
senden bir ricam var 16
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden önce 17
sende mi 57
senden iğreniyorum 30
senden gerçekten hoşlanıyorum 19
sende ne var 59
senden mi 32
senden n 19
senden başka 23
sende var mı 43
senden bıktım 26
sende mi 57
senden iğreniyorum 30
senden gerçekten hoşlanıyorum 19
sende ne var 59
senden mi 32
senden n 19
senden başka 23
sende var mı 43
senden bıktım 26