Söylemiştim traduction Anglais
25,970 traduction parallèle
Size söylemiştim.
Told you.
Söylemiştim ve göreceksin.
I did. And you will.
Daha önce de söylemiştim.
I told you.
Seni bırakacağımı söylemiştim.
I told you I was gonna pick you up.
Ona, o arabayı kullanmamasını söylemiştim.
I told her she shouldn't be driving that car.
Yaşlı kurda söylemiştim.
I meant the Silver Fox.
Ben de geçen hafta mamogram çektirmeye ihtiyacım olduğunu söylemiştim.
I mentioned last week that I needed a mammogram.
Sana, onu aramanın kötü bir fikir olduğunu söylemiştim.
I told you it was a bad idea to call her.
Söylemiştim, gelmene gerek yoktu.
I told you, you didn't have to come.
Hastaneye gelmesine gerek olmadığını söylemiştim.
I told her she didn't have to come to the hospital.
Senin için geleceğimi söylemiştim.
I told you I'd come through for you.
Çenemi kapalı tutacağımı söylemiştim.
I told you I'd keep my mouth shut.
Sana söylemiştim.
I told you.
Söylemiştim.
I told you.
- Elbisemi getirebileceğimi söylemiştim.
Told you I could get my own dress.
Haber vereceğimi söylemiştim.
I told you I would page you.
O kadar uzak olmadığını söylemiştim.
Told you it wasn't that far.
Seninle konuşmamasını söylemiştim.
Damn it, I told her not to say anything.
Sana April'la konuşmamanı söylemiştim değil mi?
I told you not to talk to April, right?
- Bunun zor olacağını söylemiştim.
I warned you this would be difficult.
Miranda'yla işle aşk hayatımızı ayırdığımızı söylemiştim.
Mnh-mnh. I've told you, Miranda and I keep it real separated.
Kendi başına yapmamasını söylemiştim.
I told him not to try to do it himself.
Sınırdışı edilme şansımı azaltmak için söylemiştim.
I hoped it would minimize the chances of me getting deported.
Sana söylemiştim burayı beğendim.
I told you, I like this place.
Evet, ben de öyle söylemiştim.
Yeah, that's what I said.
- Ona aramasını söylemiştim.
I told him to call ahead.
Zach'e aramasını söylemiştim ama o sürpriz yapmak istedi.
I told Zach he should call ahead, but he wanted to surprise you.
Mary'den yardım istememeni söylemiştim.
I told you not to ask Mary for help.
Sana Mary'den yardım istememeni söylemiştim.
I told you not to ask Mary for help.
Bir keresinde, aynı tişörtü giymiştik ve eve gidip üstümü değiştirebilmek için okul hemşiresine hasta olduğumu söylemiştim.
This one time, she and I wore the same shirt and I told the school nurse I was feeling flu-ish just so I could go home and change.
Arayacağımı söylemiştim ama yüz yüze konuşmak daha iyi olur dedim.
I know I said I would call but I thought I better do this in person.
Bana uzun zaman önce bir keresinde, hayatını bensiz hayal edemediğini söylemiştin ve ben de seni hayatımda istediğimi ve bir yolunu bulacağımızı söylemiştim.
You told me once a long time ago that you couldn't... imagine your life without me and I told you that I wanted you in mine and that we would, we would figure something out.
Bir konuda başarılı olmam gerektiğini söylemiştim hatırlıyor musun?
Do you remember when I said I needed to succeed at something?
Söylemiştim, Mac.
Told you, Mac.
Mac'i ikna edebileceğimi size söylemiştim. Sözümün eriyimdir.
I told you I'd get Mac on board and I'm a man of my word.
- Şeyde... - Ona bir daha geç kalırsa maaşından 10 günlük kesinti yapacağımı söylemiştim.
- I told him that if he was late again, he'd be facing a ten day RIP.
Daha önce de söylemiştim.
See, I told you before.
Beni korkuttuğunu söylemiştim.
I told you it freaks me out.
Jess, sana peşini bırakmanı söylemiştim.
Jess, I told you to leave it alone.
Çılgınlık olduğunu söylemiştim.
I told you it was crazy.
Açmamanızı söylemiştim.
I told you not to open it.
Pozisyonu istemediğimi söylemiştim.
I don't want the position. I already told you that.
Söylemiştim sana.
I told you, remember?
Korktuğumu söylemiştim.
I told you I was afraid.
Tanıdık geldiğini söylemiştim.
I knew he looked familiar.
Öncesinde yalan söylemiştim.
I lied earlier.
Sana bunu yapacağını söylemiştim.
Told you he'd do this.
Her şey "Çünkü sana bunu söylemiştim."
Everything is, "Because I told you so."
Sana söylemiştim!
I told you!
Teksas'taki işlere bakmak için gittiğimi söylemiştim ama işin aslı beni baban uzaklaştırdı.
I know I told you I had to go because I needed to tend to the business in Texas, but the truth is, your father drove me away.
Buraya bir daha gelmemenizi söylemiştim.
I told you never to come back here.
söylemiştim sana 33
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylemem gerek 33
söylediler 23
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söyledin mi 33
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söylediğim gibi 241
söylemem gerek 33
söylediler 23
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söyledin mi 33
söyleyemem 305
söylemedim mi 39