Washington d traduction Anglais
1,386 traduction parallèle
WASHINGTON D.C.
- That's it!
Evet, Washington D.C.
Ah yes, Washington D.C.
Chicago Mafya Patronu John Abruzzi, dün gece bir muhbir tarafından müfettişlere iletilen bilgiyle Washington D. C.'nin yakınlarındaki bir motelde öldürülerek ele geçirildi.
Chicago mob boss John Abruzzi was gunned down outside a Washington, D.C. motel last night after investigators received a tip from an informant.
Evet, Washington D.C.
Yeah, Washington D.C.
Washington D.C.'de Nathan Explosion çalışmaları üzerine... yoğunlaşmız bir Dethklok Beyin Takımı yönetiyor.
She runs a DethkIok think-tank in Washington, D.C., and specializes in Nathan explosion studies.
Washington D.C'de bir seri katil olabilir.
D.C. May have a serial killer.
Washington D.C'ye yaptığım otobüs yolculuğunu hatırlıyor musun?
Remember that bus trip I took to Washington, D.C.?
Washington DC deki hiç kimse telefonlarıma cevap vermiyor aramalarıma geri dönmüyor.
But I do know that we're persona non grata. Nobody's taking my calls in Washington D.C. Nobody returns them.
Ben Washington'da olacağım. Kayla bana bilgi verecek.
I'll be in D.C. Kayla will keep me apprised.
Washington'a merakın var mı Tom?
You have any ambitions in D.C., Tom?
Washington'un sana karşı merakı olabilir.
Well, D.C. may still have ambitions for you.
Washington'a iyi yolculuk ha?
Pretty good trip to D.C., eh?
- Washington'dan uçuşunuz nasıldı?
- How was your flight from D. C?
D kapısı, 4. periyottan New York Acela express 8 : 45 treni, BWl Rail istasyonunda durmak üzere.
Now boarding at gate letter D, track 4, the southbound 8 : 45 Acela Express from New York, making station stops at bwi Rail Station and Union Station, Washington.
Şuan Washington yolunda olduğunu sanıyordum.
I thought you'd be on your way to Washington by now.
Uçakla Washington'a gidiyorsun sanıyordum.
Thought you'd be on a plane back to Washington.
Evet, Washington'ın dışında.
Outside D.C, yes.
Washington'daki bir hastaneye ambülansla taşındınız...
You were transported by ambulance to a hospital in D.C...
Washington'a tayin edildiğini söylemişti.
He said you'd been transferred to Washington.
David'in tabutu defnedilmek üzere Arlington'a götürülüyor... ben de havaalanında tabutun yanında birkaç söz söyleyip... ondan sonra Washington'a uçmak istiyorum.
His cask is being flown to Arlington for burial. I'd like to say a few words at the airfield. And then I'll fly back to Washington.
Washington'ın emirleri üzerine buradayım.
I'm here on orders from Washington, D.C.
Bir çiftliğin hesaplarını denetlemek için Washington'dan geldim.
I came from D.C. to supervise a little audit on a farm.
Amanda Washington, Laura Reavis, Katie McDonald. Bu isimler tanıdık geliyor mu?
Amanda Washington, Laura Revis, Katie mcdonald.
Washington'a ilk uçak ne zaman?
When's the next flight to D.C.?
Kanıt Toplama Ekibi 90 dakikada Washington'dan uçmuştu.
The E.R.T. from D.C. - that's the Evidence Response Team - they fly in.
Washington'daki başsavcılık, Afganistan'a gittiğini öğrendiğinde Zikri'yi suçlamaya hazırlanmıştı.
The Attorney General's office in D.C. was ready to charge Zikri as soon as they heard about the trip to Afghanistan.
- Mimi eğer Washington'da evinde olsaydın... ne yapıyor olurdun?
So, Mimi, what would you be doing - -if you were back home in D.C.?
- O Washington'dan.
- -She's from D.C.
Washington'a döndüğümde ilk yapacağım şey bu kıyafetleri yakmak olacak.
First thing I'm gonna do when I get back to D.C. is burn these clothes.
Sanırım Washington'dan bir uydu yayını.
I think it's a satellite feed from D.C.
Washington'dan geldi o.
He's from washington, d.C.
Oradan gelen tipler, oyalanmakta olduklarını derhal fark ederler.
And if there's one thing people from washington, d.C.,
Washington'daki beyinler dışında, hiçbir bir kıtlık yok.
So, there's no shortage of anything except brains in Washington.
Washington'daki bir arkadaşını arardı ve 4 saat içinde... inanılmaz masraflı, pahalı bir dedektifle birlikte Justin burada olurdu.
He would call some friend in Washington, and there'd be some really fancy, expensive detective here with Justin in about four hours.
Ben Judy Nash, Washington, D.C'den canlı yayındayız.
This is Judy Nash, live from our studios in Washington, D.C.
Washington'da, bir arazi gezisine eşlik ediyor.
She's in D.C., Uh, chaperoning a field trip.
Az önce özel bir uçakla Washington'dan geldim.
I just flew out here from d.c. On a private jet.
- Washington, D.C, 30 Mart 1981.
- Washington, D.C., March 30, 1981.
Jane ve Frank'in resimlerini basına verdim, Washington polisiyle de işbirliği yapıyorum.
I gave photos of Jane and Frank to all media outlets, and I'm liaising with Washington M.P.D.
Olay sonrası Washington'a taşınan ailelere bak.
Families that have moved into the D.C. area since the case.
Binbaşı D'Aubuisson Washington'ın El Salvador'daki kirli sırrıydı.
Major D'Aubuisson was Washington's dirty secret in El Salvador.
Ben Washington'dayım, siz?
I'm based in d. C. Uh, you?
Görünüşe bakılırsa, Kara Washington'a gitmeye kadar vermiş. Tek başına ve kimseye haber vermeden.
Apparently, Kara decided to go to Washington, D.C., alone, and not tell anyone.
Dün akşam, LuthorCorp jetini kullanmak istedim, ama sen onu alıp çoktan Washington'a gitmiştin.
You know, I tried to use the LuthorCorp jet the other night, but you'd already taken it to Washington.
Aslında Washington üzerinde böyle bir izlenim bırakmanı hep bekliyordum, Martha.
Well, I always knew you'd make an impression on Washington, Martha.
Washington'dan...
- Uh, D.C. - Right.
Ben aslında Washington'danım. Buraya yeni taşındım.
Well, I'm originally from D.C. I just moved here.
Washington Emniyeti'nde polis olarak çalışmaya başladığını söylemek için aradığında, annenle neredeyse bir karavana atlayıp seni kaçırmaya geliyorduk.
AND SAID YOU'RE GOING TO WORK FOR THE D.C. POLICE, YOUR MAMA NEARLY HAD TO SIT ON ME TO KEEP ME FROM DRIVING THE VAN UP THERE AND KIDNAPPING YOU.
Washington'a vardığımız da yani.
When we go to d. C., you know?
Fi, Washington'la ilgili olarak...
Fi, the thing about d. C. -
Washington'da mutlaka birileri
In d. C., there's gonna be someone there