Will traduction Anglais
672,999 traduction parallèle
Ama ben asla o kişi olmayacağım.
But I will never be that person.
- Kimse farkına bile varmayacak.
- No one will ever find out.
Sadece bilmeni istiyorum ki, bu akşam Rittenhouse'u yok ettiğimde, ki edeceğim büyükbaban da aralarında olacak.
I just wanted you to know when I destroy Rittenhouse tonight... and I will... that also includes your grandfather,
Kibirlisin ve boş boğazsın ve insanlar yaptığın sahtekarlıkları öğrenecek diye ödün kopuyor. Diğer zorbalar gibi.
You're arrogant and loud-mouthed and terrified people will find out you're a fraud, just like every bully.
Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
Her şey kitabına uygun ilerleyecek.
Everything will be by the book.
Makine üç saat içinde şarj olup gitmeye hazır olacak dostlarım.
Ah, the Lifeboat will be charged and ready to go in three hours, my friends.
Rufus'a bir saate döneceğimi söyler misin?
Will you tell Rufus I'll be back in an hour?
Rittenhouse Ana Gemi'ye adamlarını gönderdi. Yakında her şeyi kontrol edecekler.
Rittenhouse has an operative on the Mothership, and soon they will control everything.
Ve hep birlikte... tarihi değiştireceğiz.
And together... we will change history.
Prenses Rapunzel, gününü kasabada geçirecek!
The Princess, rapunzel, will spend her day about town!
Ergen olsun ya da olmasın, Ariana bir gün kraliçe olacak.
Teenager or not, Ariana, she will be queen one day.
Babam beni derhal yardımcılık görevinden alır.
My dad will have me taken off Princess detail.
Birazdan orada olurum.
I will meet you there in a minute?
Ve bir gün, bu artık senin sorumluluğunda olacak.
And one day, that will be your responsibility.
Baban bir konuda haklı. Bir gün kraliçe olacaksın. Ama ne tür bir kraliçe olacağın sana kalmış.
You're father is right about one thing, you will be queen someday, but only you get to decide what kind of queen you'll be.
Leydi Caine bizi yüzüstü bırakmaz.
Lady caine will not disappoint.
Corona'yı çevreleyen duvarları kötülüğün saracağı günler de olacak...
There will come a day when the walls that surround corona are threatened by malfeasance.
Gizemli kayalardan ya da sihirli şeylerden bir daha kimseye bahsetmeyeceksin.
This is the last we will speak of mystical rocks or magic of any kind to anyone.
Dansa git diye seni baştan yaratamam ve gözlüklerini atınca şunu demem : "Dur, Kyle?"
I will not be making you over for a dance, and if you take your glasses off, I will not be all, "Wait. Kyle?"
Tavukların boğazlanmadan önce tırmanmaya zorlandıkları şu merdiveni korumaya aldık.
We will be preserving the staircase that the chickens were forced to climb before they were golfed to death.
Ben de Bandit'in anısına bu plaketi yaptırdım.
And I will be honoring Bandit with this plaque.
Tamam ama sen dedin diye değil.
I will, but not because you said so.
Titus, kimse beni dinlemiyor!
Titus, no one will listen to me.
Bu yüzden o dev sahtekârı bulup gerçeği söyletmeliyim.
But no one here will listen to me, so I have to find that phony and make him tell the truth.
Titus'ın hepsini kullanmışlar. Anında bulabildiğim enteresan laflar gibi.
They used every part of the Titus, including my ability to make up catchphrases at will.
Günün birinde gerçek bir yağmur gelecek ve sokaklardaki bütün pislikleri temizleyecek.
You know, someday a real rain will come and wash all the scum off the streets.
Bizi tanıştırsana.
Will you introduce me?
TV'ye çıkmam gerekiyorsa başka çarem yok.
So if going on TV will do that, then I don't have a choice.
- Anneleri arayıp durumu düzeltebilirim. - Hayır.
I will try and smooth things over with the other moms.
Kablosuz kulaklıklar kullanacağız.
It will be piped in through wireless headphones.
Bir noktada biyoloji gereğini yapacaktır.
At a certain point, biology will just take over.
Başkan Diego Nava'nın istifasına mı tanık olacağız?
Will we witness President Diego Nava's resignation?
Ama beni daha iyi anlayıp pratik yapabilmen için, bu sefer İspanyolca konuşacağım.
But so that you can understand me better and practice, this time I will speak in Spanish.
Yaptığımız her şeyi mahvetmeyeceksin.
Let me go. You will not ruin everything we've been doing.
- Buraya geleceksin ve konuşacaksın.
- You will come here... and talk to me.
Maalesef, konferansı ertelememiz gerekecek...
Unfortunately, we will have to delay the conference... [phone ringing ] [ reporters murmuring]
Henüz onunla konuşmadım ama yakında konuşacağım.
I haven't talked to her yet, but I will soon.
Anayasa kanunlarına göre başkanın yokluğunda artık benim yönettiğim federal hükümet gerçekleri ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacak.
The federal government... which I now lead by constitutional mandate and in the president's absence... will go to any lengths in order to uncover the truth.
- onu onurlandıracağım...
- I will honor his memory... - [man over intercom] Ready.
Bana bunu yargıç açıklayamadıysa senin nasıl açıklayacağını bilmiyorum.
If the judge couldn't explain it to me, I don't see how you will.
Bundan böyle senin paranı kabul etmeyeceğim.
I will not be accepting your money anymore.
Artık beni şımarık olmakla suçlayamayacaksın!
Yes, that is wonderful! You will no longer be able to accuse me of being spoiled!
Ama seni hâlâ çok seviyorum, yani beni vasiyetinden çıkarma.
But I still love you very much, so don't cut me out of the will.
Peki ne yapıyor?
And what will it do?
Ben oğlumun kalbini bulmadan Kara Peri'yi öldürür ya da sürgüne gönderirsen sonsuza kadar kaybederim onu.
If you kill her or banish her before I find my son's heart, he will be lost to me forever.
Artık büyük bir kötülüğün oğlumun peşinde olduğunu ve Son Savaş'ta onu öldüreceğini biliyorum.
So now I know a great evil is coming for my son, and in their Final Battle, he will be killed.
Oğlumla aynı kış doğduklarından haberim var hilal şeklinde bir yarası olacak.
I know that it will be born in the same winter as my son, with a scar like a crescent moon.
Onu New York'a götürmene ihtiyacım var. Orada güvende olabilir yeni bir sayfa açabilir. Seninle.
I need you to take him to New York where he will be safe and where... he can start a new life... with you.
Özür dilerim ama seni yüzüstü bırakmayacağım.
I'm sorry... but I will not fail you.
Büyük kötülükler yaklaşıyor, kaç kişi zarar görecek sence?
When this great evil arrives, how many more will be hurt?