Yani o traduction Anglais
14,506 traduction parallèle
Yani o gece ısırılmıştım.
I mean, this was the night that I was bitten.
Yani o, o yapabilir...
He can, he can...
Yani o para Josh Hartnett'lendi mi?
What? ! So that-that money's just been Josh Hartnett-ed?
Yani o ne düşündüğünü gösteriyor.
So that shows what he thinks, you know.
Yani o sikik kız arkadaşın mı?
So you have a fucking girlfriend?
Yani o şahsın, yaptığımız her şeyi bildiğini mi söylüyorsun?
So you're saying this person knows everything we did?
Geatki. Ama Evelina bir yıl önce öldü. Yani o yapmış...
so she can't have...
- Yani o Daisy'yi kontrol ediyor, öyle mi?
So he's controlling Daisy. Is that it?
Yani o manipüle edilebilir.
And that means that he can be manipulated.
Yani o muhtemelen...
- So he probably...
Beni gitmeye zorlamadın yani o yüzden...
Because, like, you didn't force me to leave, so I should...?
Yani o zaman- - siz de gelmelisiniz.
Oh, I mean, you guys should like... I mean, you should come.
Ne yazık ki, Elijah senin hedeflerinden birisi ve o benim soyumun başı yani onu öldürürsen, ben de ölürüm.
Unfortunately, Elijah is one of your targets and my sire. If you kill him, I die, too.
Yani o en yakışıklı?
So he's the most handsome?
Yani o gece bir otelde kaldın ve sonunda karına kovulduğunu söyledin.
So you stayed the night in a hotel, and that's when you finally told your wife that you got fired.
Yani o yere hiç gitmemeliydik.
I mean, we should have never driven out there in the first place.
Yani o bileziği bulabilirsem...
So, if I can get my hands on that bracelet, then...
Yani o yanlış fikirsen sonra daha da kötüye gitti onu öldürüp bizi de mahvederek kendini kurtarmaya çalıştın.
So after that horrible decision, you made it worse. You tried to kill him and ruin us to save your own political ass.
O öldü Klaus, çünkü o da benim gibi Mikaelson hayatına katıldı Jackson gibi yani evet konuşmamız gereken bazı şeyler var.
She died, Klaus, because she got caught up in the Mikaelson world just like me, just like Jackson, so, yeah, she and I have a few things to talk about.
Yani bunu o yaptıysa onu korumak için yapmıştır.
You know it's like if he did this, he did it to protect her.
Yani, eger Sara konusunda hakliysak Charlotte'un takipçilik okulunda iki yil boyunca egitim görüp de Radley'de kalan tek kisi o.
I mean, if we're right about Sara she's the only person who's staying at The Radley who spent two years in Charlotte's School For Stalkers.
O da çok daha önemli yani.
Which is much more important.
Peki, bunu eski usulle halledeceğiz o zaman. Manuel patlatacağız yani.
Ok, do this he old-fashioned way and manually set the charge.
Jerome ile takılmayı o siyahî olduğu için sevdiğini fark ettik. Yani bizim de siyahî birileri olabileceğimizi görmeni istedik.
Well, we realized you like hanging out with Jerome because he's black, so we wanted you to know we can be black guys, too.
Yani ya Thomas Edison pes etseydi? O da ne?
I mean, what if Thomas Edison had given up?
Yani, o bir kadeh şarap gibi vardır ve bunu daha sonra farkına varmadan,
But, like, you guys, you know how it goes,
O zamanlar, yani, bir şoför olarak arabaya bindiğinde
Back then, I mean, when you got in the car as a driver
Dan gurney'den birinin o arabaya binmesi gerektiği zaman, yani Kaskını arabaya sığdırmak için çatı hattına bir kabarcık oluşturun.
When somebody like Dan gurney has to get in that car, I mean, they had to build a bubble into the roof-line to be able to fit his helmet in the car.
O arabayı küçük bir topa, yani gt40 yuvarladı.
It rolled that car up in a little ball, that gt40.
Yani, o durumlarda ne yapmam gerektiğini bileceğimi sanırdım. O durum gelene kadar...
Well, you hope you know what to do in them situations, until it comes to it.
O silahı Waldron'un çenesinin altına getirmeye çalışmıyordunuz yani?
You weren't trying to force that firearm under Waldron's chin?
Yani, Alice Vaughan ne kadar erken uzaklaşırsan o kadar güvendeyiz demektir.
So, the sooner you disappear and the further away you are from Alice Vaughan, the safer it is for all of us.
Yani ya Edith, ya da Jeffrey o resimleri atmış.
So, either Edith got rid of them, or Jeffrey did.
Gerçekleri anlatmayacağımdan o kadar eminsin yani?
So, you're just gonna trust that I won't tell her about you and Nancy Drew?
O kısım yalan değildi yani.
That part wasn't a lie.
- Yani hala Clary'i düşünüyorsan o zaman...
So if you're still stuck on Clary, then...
Yani bir önseziye dayanarak dışarı çıkmamızı ve o şeylerin bizi parçalara ayırmamasını ummamızı mı söylüyorsun?
So you want us to go out there on a hunch and hope those things don't rip us apart?
Bunu ne kadar erken kabul edersen o kadar erken hayatına devam edebilirsin. - Hepimiz devam edebiliriz. - Ne yani?
And the sooner that you accept that, the sooner you can move on... the sooner we can all move on.
Okudu diye suçlu o mu oldu yani?
So it's her fault for reading it?
Yani sana önerim ; etliye sütlüye karışma ve bırak o sular da dalgalanmasın.
So I suggest you keep your head down, keep those waters nice and still.
Yani, o öylesine birisinin kalbi değil.
I mean, that's not just anybody's heart.
Yani, o senin için ayağa kalktı ve şimdi sen de onun için hayatını riske mi atıyorsun?
So he stood up for you and now you're risking your life for him?
O geceyi özel olarak ben ayarlamıştım. Yani üçümüzden başka kimse bilmiyordu.
That night, I specifically arranged it so that only the three of us knew.
Yani buna inanıyorsun o zaman.
So, y-you do believe it then?
Tüm Farrel kabilesinin yani üzerinde oldukları toprağın tüm o lanet şeyin hiçbir yararı yok.
That whole Farrell clan... I mean, the land they're on, the whole damn thing... None of it's any good.
Ama o kız yani erkek...
But he's a girl, so... I mean she's a...
Yani bir doktor olduğu için çocuğunla o adamı evlediriyorsun.
So you're marrying off your child to this guy simply because he's a doctor?
Ablasını o mu öldürdü yani?
So he killed her?
Bu mahareti kazanmaya çalışabilirsin şimdi işte. O gece Austinler'in evinde yaşanana benzer bir durumu analiz edebilmen için yani.
Now, that is a skill you could work on, learning to read a situation, like that night out at the Austin place.
Tavernada bir kadına rastladım ve o kadın birkaç imge hatırlamama neden oldu. Yani...
Back at the saloon, I ran into a woman, and she caused me to have more memory flashes, so...
- Hayır. - Yani ne kadar çok dikkatimi dağıtırsam o kadar az endişelenirim.
Ergo, the more I distract, the less I worry.