Yukarda traduction Anglais
1,241 traduction parallèle
eller yukarda, iri pençeli, büyük köpek dişli, salyalı.
Hands up, big claws, big fangs, a lot of drool.
O yukarda ve seni öldürmeye çalışıyor.
He's upstairs and he's trying to kill you.
Yukarda tutmandan pek hoşlanmıyor.
You gotta hold it down. He doesn't like it when you hold it up.
Baş yukarda, gözler ilerde.
Head up and eyes forward as in life
- Yukarda.
- She's upstairs.
Shiori yukarda!
Shiori's up there!
Bunu yukarda tut ve o canavar dergilerine de bakmayacaksın.
And keep this up, and you're not gonna look at those monster magazines.
Numara yukarda.
The number's on top.
Çocuklar yukarda çok çalıştılar ve bu patlamış mısırlar onlara güzel bir sürpriz olacak.
You know, the boys are upstairs working so hard, and this popcorn will make a nice surprise for them.
Seninle yukarda buluşuruz. Biraz daha...
I, I want to change into something less... al dente.
Şu anda yukarda.
She's upstairs now.
Burası benim yerim, yukarda oturuyorum.
This is my parking place. I live right up there.
Sonsuzluğun öğeleri... Yukarda ve aşağıda
Elements of eternity, above and below.
"Yukarda ağlar sinekler aşağıda kahkahalar söner çığlıklarımız, yıldızlara ulaşır ateşin etrafında, gölgem danseder!"
Cries are coming. Laughter is dying! In the stars... our cries are flying!
Baş parmağını yukarda tutmasını söyledin mi?
You tell him to keep his thumb up?
Yukarda yemeğim soğuyor.
My hash is getting cold upstairs.
Çok yukarda.
It's too high.
Ah, koridoru geçin, bir kat yukarda solda.
OH, UH, DOWN THE HALL, ONE FLIGHT UP TO YOUR LEFT.
Bu çimenleri serdiğinizde, yeşil taraf yukarda olacak, unutmayın.
NOW, WHEN YOU GUYS ARE LAYING THIS SOD, REMEMBER, GREEN SIDE UP.
Yeşil taraf yukarda.
GREEN SIDE UP.
Lütfen burdan buyrun, odalarınız yukarda!
Excuse me. I'm too busy. Please go upstairs for a rest.
Yukarda dikkatli ol.
Be careful up there.
Hastanın elini tutup, ruhlarını yukarda tutuyorum, belki biraz da psikoloji.
Holding the patient's hand, keeping their spirits up, maybe a little psychology.
Denizin altında Louis'le yaşamak yada yukarda Atılgan'da.
Live with it below the sea with Louis. Or above the clouds with the Enterprise.
Angel Lee yukarda.
Angel Lee is upstairs.
Şu an yukarda oynadıklarını biliyor musun?
They're upstairs playing right now.
Yukarda giyinebilirsin.Sorun yok.
We dress you up. No problem.
Hey, yukarda ne yapıyorsunuz?
Hey, what are you doing up there?
- Yukarda.
- Upstairs.
Idgie yukarda odasında... ve asla dışarıya çıkmayacağını söylüyor.
Idgie's upstairs in her room... and says she won't come out as long as she lives.
Genç bir bayan yukarda sizi bekliyor.
A young lady's up there waiting for you.
- Taylor, Yukarda ne yapıyorsun?
- Taylor, what youre doing up here?
Polonyalılar 9 mm kullanmıştı yukarda.
The Poles used 9 mm all the way to the top.
Yukarda birini öldürebilirdin!
You could've killed somebody upstairs!
- Yukarda kimse yok!
- Nobody's upstairs!
Yukarda bir hayvan burnu damgası.
A muzzle stamp at the top.
Ellerin yukarda çıkmak için 10 saniyen var, Ramsey... bu güzel çocuğun kafasının içindekileri görmeden önce.
You've got ten seconds to come out with your hands up, Ramsey... before you see the inside of this beautiful child's head.
Yukarda bana katılın.
join me above.
"Ayak" sıvı ile yukarda ve biz burada "Century 21" oynuyoruz.
We got the Foot up there with the ooze... and we're down here playing "Century 21."
Senin yukarda Ninja Kaplumbağa oyuncağında öpüşme çalışması yapıyor olman gerekmez mi?
Shouldn't you be upstairs practicing your French kissing on your stuffed Ninja Turtle doll?
Newman yukarda Martin'i ziyaret ediyor.
Well, Newman's upstairs visiting Martin.
- Yukarda.
- He's upstairs.
- Yukarda görüşürüz.
- See ya up on 3.
Belki de ben yukarda olmayı sevmiyorumdur.
Maybe I just don't want to get to the top.
Birkaç saat önce, yerden 60 kat yukarda, akabinde ölüme atlayan bir adamla röportaj yaptım.
A few hours ago, I was standing on a ledge 60 stories above the street interviewing a man who subsequently jumped to his death.
Eller yukarda, karşıya geçin.
Hands on your head and move to the counter, right now.
Yukarda efendim, Bir müşteriyle meşgul!
She is dealing some business upstairs
Yukarda biri var!
Somebody is on the roof
- Arka tarafa geçti, yukarda.
- She's back there. Upstairs.
Tanrı falan yoktur ve olamaz da yukarda bizi koruyan ilahi bir varlık olduğunu düşünmek çok saçma.
There is no God. There can be no God, it's ridiculous to think in terms of a superior being.
Onunla beraber yukarda olduklarını düşünmüştüm.
I thought she was still upstairs with him.
yukarı 789
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146