Ilk traduction Anglais
268 traduction parallèle
Cılkı çıkmış.
It's rotten.
Tepeden tırnağa cılkı çıkmış.
It's rotten, through and through.
- İsim vermedim ki. Ama ben Teğmen'e nişanlılk konusunda acele edip şeyyy söyledim...
- I wouldn't allow myself to think it, but it's not me.
Şöyle yüksek bir yere.. Cılkını çıkarırdım hergelenin. Çarpık bacaklarını, yengeç kollarını..
All splashed in blood... with his arms and his fingers and those bandy legs of his... all twisted out and writhing... like a smashed cockroach.
Küçük bir yerde balıkçılk gereçleri satmak
Selling fishing tackle in a little place.
Bu işin cılkı çıktı.
It's getting tougher.
20 eğitilmiş yılkı için paranı alabilirsin.
You can have your money for the 20 broken mustangs.
- Hayır. ılk kez çalışacağım.
- No. This is the first time for me. K-O-V...
Yumurtadan çıkmadan tavukları sayarsan, yumurtalar cılk çıkar.
If a man counts his chickens before they hatch, he gets a scrambled egg.
ılk görevinde hiçbir bağlantın olmadan kalakaldın.
Dumped in your first posting without contacts.
Kafamı kesersen cılkı çıkar.
Look, if you cut my head off, it'll start to putrefy.
- Cılkı çıkar, yani çürür!
- Putrefy! Go rotten!
ılk öpücükle kalbini kaptırdı... sonunda aradığı huzuru, sığınağı bulmuştu. "
At the first kiss his lost heart... had found peace and home at last. "
- Şimdi yılkılın karşımdan, hepiniz!
- Now, get out, all of you!
O anda karşılk almış.
I heard she decked him on the spot.
- Şey, biliyorum, fakat onun cılkı çıktı.
- Well, I know, but it's pretty beat-up.
Pekala.Birşeyi açılkığa kavuşturalım.
All right, let's get one thing clear here.
Yani Idahos, donmuş patates. Kroket ve kızartmalılk patatesler bile.
So were the Idahos, the frozen spiral fries, even the tater tots.
Bendeniz Jacque-kıç akılkıt.
I'm Jacquasse The Crass.
Fransa'daki öğrenci protestoları yüzünden bu yılkı Alp dağları seyahatimizi iptal etmek zorunda kaldık.
We had to cancel our trip to the Alps this year because of the student protests in France.
Tahminimizce çarpışmada 250,000 ölü olması bekleniyor, bir yılkı nüfus artışının dörtte biri oranda yani.
We estimate... 250,000 dead on impact, with another quarter million projected within the year.
Tommy, Bayan Nagle şimdi bana bu yılkı tek rakibimizin Öpücük verenler olduğunu rapor etti.
Tommy, I got a reconnaissance report from Mrs. Nadle.
İnsanlar asla anti-semitik toplantılara gitmesin ve Gerald LK Smith'e 10 sent bile göndermesin.
The people that'd never go to an anti-Semitic meeting or send a dime to Gerald LK Smith.
Hayır demek zorundayım. Sessiz kal, bırak Bilbo ile Gerald LK Smith konuşsunlar mı?
Keep silent and let Bilbo and Gerald LK Smith do all the talking?
Fraydey'a bak.
Lk a F la
Antik Çin'deki ipek üreticilerini bile hayrete düşürecek kadar fevkalade bir şekilde tasarlanmış bir ipek taklidi.
S i nce atom ic en ergy. A s imu lated s i lk So fabu lously conce ived As to mysti fy Even the anci ent Ch in ese s i lk man u factu rers.
Hem çelik kadar kuvvetli, hem de Şantung ipeği kadar narin.
As strong as steel. Yet as frag i le And delicate As shantu ng s i lk.
- Benim acelem yok.
WELL, I'LL J UST PUT THE M I LK ON.
Sonra kaza, haftalarca hastanede kalman. Akllnln biraz karl § lk olmasl hic ; § a § lrtlcl degil.
Then your accident, and all those weeks in hospital it's hardly surprising that your mind is a little confused, is it?
Kocanlzln vasiyeti gayet a § lk ve anla § lllr.
Your husband's will is most clear and explicit.
- İşin cılkını çıkardı.
- That's going too far.
Ü lk eye kan ağlattılar
♪ they made the country bleed
? lk olarak güzel bir gezi kutlamak için.
First a nice trip to celebrate.
lkın.
Push.
lkın. lkınabilirsin.
Give us a push. You can push it out.
lKışa kadar burada olmayacağım.
I'll be away until the winter.
lkın!
Push!
Lkın.
Push!
lKıpırdama!
Don ´ t move!
lKızım!
Baby!
lKızılderiliydim.
An Indian.
- Hep lKızılderili oldum.
- I was always an Indian.
- Hep lKızılderili.
- Always the Indian.
Bir varmış bir yokmuş... küç ük bir serç e varmış... lKış iç in güneye uç arken soğuktan donmuş... ve yere düşmüş.
Once upon a time there was a little sparrow who, while flying south for the winter, froze solid and fell to the ground.
lKılıcım... burada.
I got the sword right here.
lKıpırdama.
Don ´ t move.
lKımıldayın biraz İrlandalı piç ler!
Move it, you Fenian bastard!
lKızda bir meleğin sesi var.
She has a voice like an angel.
lKız.
Girl.
lKıç ımın kenarı!
Me arse.
"lKıç ını politik dertlerden kurtar, hayatın tadını ç ıkar."
"Get off the parliamentary side of your arse and get some color".