English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ş ] / Şanslıydım

Şanslıydım traduction Anglais

987 traduction parallèle
Biraz şanslıydım okadar.
We had a lucky break, that's all.
Şanslıydım, ama rakibim benden de şanslıydı.
I was lucky, but my opponent was even more so.
Çözmekte çok şanslıydım.
Very lucky in finding solution.
Dün gece ben de oldukça şanslıydım.
I had a little luck last night, too.
Her zaman şanslıydım.
I've always been lucky.
Şanslıydım.
I was lucky.
Oldukça şanslıydım.
Rather lucky.
Şanslıydım.
The luck was with me.
Şanslıydım, değil mi? Yoksa öyle miydi?
That was a bit of luck, wasn't it?
Liseyi bitirdiğim için şanslıydım.
- Well, I was lucky to get through high school.
Şanslıydım, iz kalmadı.
I was lucky - no scars.
- Ben de şanslıydım.
I've been lucky too. Jenny, this is Miss -
İlk seferinde otobüsü kaçırdığım için şanslıydım.
I missed a bus once and I was lucky.
Ben şanslıydım, değil mi, Baba?
I was lucky, weren't I, Pa?
Ben şanslıydım. Almanlar benim öldüğümü sanıp beni orada bıraktılar.
THEY THOUGHT I WAS DEAD AND LEFT ME THERE.
Oradan kaçtığım için şanslıydım.
Not enter into details,... but was lucky to escape the gallows.
Benim derdim hep pokerde kaybetmem. Ancak geçen gece şanslıydım.
Trouble with me is I usually lose what I make at poker, but the other night I was lucky.
Ben şanslıydım.
I was very lucky.
Kendimi çıkarabildiğim için şanslıydım.
I was lucky to get myself out.
- Bu sefer şanslıydım.
- This time I got lucky.
Son zamanlarda şanslıydım.
I've been lucky lately.
Sanırım şanslıydım.
Just lucky I guess.
- Aşağıya indiğime şanslıydım.
- I was lucky to get down a life.
Şanslıydım ki... o bir kılıç değildi.
I was lucky it wasn't a sword.
Şanslıydım.
You know, I've been lucky.
- Ben de çok şanslıydım.
I'm lucky too.
Ben de senin gibiydim Monk, ama ben şanslıydım.
See, I used to be like you, Monk, and I got lucky.
Kesinlikle şanslıydım.
I sure was lucky.
Çoğu çocuktan daha şanslıydım.
I was a little better off than most of the kids.
Şanslıydım.
It was just luck.
Şanslıydım.
I was lucky, sir.
Şanslıydım.
I WAS LUCKY.
Ben şanslıydım, iyi bağlantılarım var.
- Now I know everyone, I can get around.
Dinle, alabildiğim için şanslıydım.
Listen, I was lucky to get it.
Sadece şanslıydım.
Only I was lucky.
Şanslıydım ki uçak jetti.
Lucky for me it was a jet.
Zarda şanslıydım, doğru.
I was lucky, all right, in that crap game.
Ben şanslıydım.
I was lucky.
Kodesten çıkınca onu bulduğum için şanslıydım.
I was lucky to find her when I got out of the slammer.
Fakat şanslıydım.
But I was lucky.
Yeah, Şanslıydım.Burda dışarıda bir içki alırmıydınız?
Yeah, I was lucky. Would you like a drink out here?
Canlı olarak aşağı indiğim için şanslıydım.
I was lucky to get down alive.
Çok şanslıydım.
I was very lucky.
Sanırım biz bu çocuklardan daha şanslıydık.
We had it better than these kids.
Orada takılıp kalacağımızı sandım ama geçip geldik. - Şanslıydık.
- We were lucky.
- Umarım bu geceden daha şanslıydınız.
- I hope you were luckier than tonight.
- Sanırım bunu resmî işleme koymayarak şanslıydık. - Öyle.
I do not know anything about interior decorating
- Sanırım çok şanslıydık.
- I reckon we were just lucky.
Doktor bir arkadaşım var. O açıdan şanslıydık.
You see, the doctor is a friend of mine, so we were very lucky in that respect.
Bu sefer çok şanslıydık sanırım, iyi sıyırdık.
Well, we're all safe, though it was a narrow squeak.
Diğerlerinin aksine kahramanımız çocuğun gerçek babasını zamanında öğrenecek kadar şanslıydı.
Our hero, unlike many other men, was fortunate enough to discover the father of his child in time.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]