English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ A ] / Ama o benim

Ama o benim traduction Espagnol

3,726 traduction parallèle
Ama o benim kızım ve ben onu disipline etmeye çalışıyorum.
Pero ella es mi hija y me comprometí a hacerte obedecer.
Ama o benim gelinim olmamalı.
Pero la chica no debe volverse mi nuera.
Klişe olduğunu biliyorum, ama o benim hayatımın aşkıydı.
Lo sé, es un cliché, pero era y es el amor de mi vida.
Yani, çok da dahi değildir, ne zaman susması gerektiğini bilmez, ve genellikle, baş belasıdır, ama o benim ortağım.
Bueno, cada idea que tiene es propia de un genio, no sabe cuando callarse, y en general, es un gran incordio, pero es mi compañero.
Ama o benim sosisimdi!
pero eso era mi salchicha!
Ama o benim de arkadaşım, bu yüzden bunları ondan duymalıyım.
Pero es mi amigo también así que necesito oírlo de él.
Birisi evime girdiğinde genellikle onları kalmaya davet etmem ama o benim huyum.
Cuando alguien irrumpe en mi casa, normalmente no los invito a quedarse, pero así soy yo.
Teknik olarak, o benim torunum değil, ama herneyse bu önemli değil.
Técnicamente no es mi nieto, pero, en cualquier caso, eso... eso no es importante.
Ama eğer o eşcinsel hayat sürmeye karar verdiyse onu sevmek benim sorumluluğum değil mi?
Si él ha decidido seguir un estilo de vida homosexual... ¿ No es... no es mi responsabilidad quererlo?
Dünyadaki en büyük veya en hizli gemi olmayabilir ama benim gemim.
Ella podría no ser la nave más grande del mundo o la más rápida, pero es mía.
Ama sunu aklinizda tutun, Bay Sandin. O benim arkadasimdi, ama siz degilsiniz.
Pero tenga en cuenta, Sr. Sandin que él era mi amigo y usted no lo es.
Ama reddettim. Küçük zaferim o benim.
Mi pequeña victoria.
Ama hayır. Benim oğlum o kadının çocuklarını büyütmekle meşgul.
Podrías dedicarte a ejercer de padre.
Sizin bir çocuğunuz daha var,... ama benim bir tek o.
Usted tiene otro hijo, pero yo sólo lo tengo a él.
Ama burada bizi güvende tutabilecek biri varsa, o da benim.
Pero hay una persona que puede mantenernos a salvo, y esa persona soy yo.
- O benim babam ama beni o yapmadı.
- Él es mi papá, pero él no me hizo.
Evet ama, o benim hayatımın aşkı.
Sí, pero ella es el amor de mi vida.
Oh, bilirsin, o her şeyi yaparım bu benim için, ve o, beni seviyor ve o, beni geri istiyor biliyorsun.
Que haría cualquier cosa por mí, que me ama y quiere que regrese.
Aksi taktirde ekip falan oluşmazdı ama en iyi yanı senin aileni ve benim partnerimi katleden o piçi hakladık.
De lo contrario no habría podido formar el equipo, pero lo mejor es que acabamos con el bastardo que mató a tus padres y a mi compañero.
Harika bir Amerikan romanı gibi duruyor ya da parçalara bölünmek için harika bir yol ama bu sadece benim düşüncem.
Suena como la gran novela americana o una manera de quedar picado en pequeñas piezas, pero soy solo yo.
Biliyorum biraz garip gelecek ama bu insanlar benim yanımdayken benim sorumluluğumdalar. ÖIü ya da diri.
Sé que esto va a sonar un poco artificial, pero, esto, esta gente, cuando está conmigo, son mi responsabilidad, vivos o muertos.
O benim ama.
Sí. Esa es mía.
Kesinlikle kaba olmak istemiyorum ama sen elinde liste olan adamsın ama benim Temsilciler Meclisi Başkanı ya da bir vekille görüşmem gerekiyor.
Sinceramente, no pretendo ser maleducado, pero tú eres el hombre del portapapeles y necesito hablar con el presidente o con un alto cargo del Comité Judicial del Senado.
Para aklama itirafım hakkındaki o kasedin Sue Ellen'ı benim elimi eteğimi öpmekten koruduğunu düşünüyorsun ama ben de kendimi korumak zorundaydım.
Verás, sé que crees que esa cinta en la que me grabaste confesando blanqueo de dinero protege a Sue Hellen de tener que arrastrarse por mi, pero yo tengo que protegerme también.
Sana inanan tek kişi benim Peter. Ama belki sana o bile fazla.
Soy la única persona que cree en ti y quizá sea demasiado.
Haklısın, o götün teki ama sen de benim en iyi arkadaşımsın. Bunu en kısa zamanda halledebilir miyiz lütfen?
Tienes razón, es un idiota, pero tú eres mi mejor amigo, entonces, ¿ podemos terminar con esto, por favor?
O zaman git bardaki kevaşelerden biri ile takıl ama benim Tawney'imden uzak duracaksın.
Ve a buscar alguno al bar pero mantente alejado de mi Tawney.
Yani sen bahçedeki her yılan için bacaklarını açacaksın ama benim kıymetli çiçeğim için açma zahmetinde bile bulunmayacak mısın?
¿ O sea que abrirás las piernas ante cualquier serpiente en el jardín pero ni siquiera considerarás mi preciada flor?
Ama sen benim kanımdansın, istesen de istemesen de...
Pero soy de tu sangre y tú de la mía, te guste o no...
'Ama sen benim kanımdansın. İstesen de istemesen de.'
Pero yo soy de tu sangre y tú de la mía, te guste o no.
Benim hatamdı, onu düzgün asmamışın, ama o nesnelerin hareket ettiğini sanıyor.
Fue mi culpa. No la coloqué bien, pero... Ella piensa que las cosas se mueven.
Ama, geçmişe bakmak benim için o fenerde bitti.
Pero mirar atrás se acabó para mí desde lo del faro.
Meredith, o benim babam, tabi ki onu seviyorum, ama bunu bir sır olarak saklamamızı istemiyorsun, değil mi?
Meredith, es mi padre, y obviamente le quiero, pero no crees que tengamos que mantener esto en secreto, ¿ verdad?
Ama, o kalabalık içinde kalkıp mutlu bir çiftmiş gibi numara yapmak benim için...
Pero para mi estar ante de una audiencia y fingir que somos una pareja feliz...
O benim kardeşim biliyorum ve onu seviyorum ama bu Ben işte.
Sé que es mi hermano y le quiero, pero es Ben.
Pekala, sen ya çok aptalsın ya da tamamen delisin ama ne olursa olsun, benim teknolojimi alamazsın.
Bien, o es realmente estúpido, o está increíblemente loco pero de todas formas, nunca tendrá mi tecnología.
Ama o benim sorunum.
Ese es mi problema.
Ama cidden... O çantadaki bilgiler, benim için çok önemli.
Pero es que en el coche se quedaron datos muy importantes.
Ama planlamadıkları birşey var O da benim!
¡ Con quien no contaban era conmigo!
'O namaz kılıyordu...''... ama benim dualarım sanki cevap buluyordu.'
Ella era la que oraba. Pero se sintió como si mis oraciones hubieran sido respondidas.
Ama o tüm yıldızları riske atıyor. Benim kollarım onun bacaklarından daha kalın.
Mis brazos son más grandes que sus muslos.
Benim merakımı çeken şey ise, tek yumurta mı yoksa çift yumurta ikizi mi olduklarıydı. Benzer suratları vardı ama göğüslerinin büyüklüğü tamamen farklıydı.
Lo que me maravillo, quiero decir, ella eran idénticas o gemelas fraternales porque, quiero decir, sí, claro que tenían caras muy similares, pero sus pechos eran completamente de diferentes tamaños.
Benim de kalbim kırıldı ama o... yıkılmış.
Tengo el corazón roto también, pero ella parece... Rota.
Sırada benim binlerce olmayan ama yaklaşık dört yüz tane kelimem huzurunuzda olacak.
Y aquí están mis mil palabras, excepto que no son mil. Más o menos son 400, pero creo que son suficientes.
Benim kendi çocuğum yok, ama o harika olmalı.
No tengo hijos propios, pero debe ser maravilloso.
Ama o yaşam, yaşam değildi, en azından benim için.
Pero esa no es vida, al menos no para mí. Esto sí es vida.
Örneğin, o sağlık merkezi harika bir yer, ama, benim profesyonel görüşüme göre de, beni kesmez.
Digo, ese centro medico es genial, pero no va a ser suficiente, en mi opinión profesional.
Sana söylemeye çalıştım ama olmadı. çünkü her şey alt üst olmuştu ve benim hatammış gibi geliyordu hadi... yumrukla beni ya da başk bir şey yap. Hak ediyorum...
Y traté de decírtelo, pero no pude, porque sabía que arruinaría todo, y es toda mi culpa, así que solo... anda y solo, solo golpéame, o lo que sea, porque lo merezco.
Yapma ama, o benim karım.
Vamos, hombre, es de mi esposa.
Finn benim için o kadar fazla ki, ondan hoşlanmamı bile kimse beklemiyor. Bırak aşık olmayı... Ama partideki mükemmel yakınlaşmamızdan sonra şansım büyük çapta arttı.
Finn, está tan fuera de mi alcance que nadie, nunca podría sospechar que me gusta, mejor dicho, que lo ame, pero desde que tuvimos ese increíble acercamiento en la fiesta, mis posibilidades se vieron muy reducidas.
- Hadi ama! O benim lafımdı.
- ¡ Por favor, eso es lo mío!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]