English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bana bir bak

Bana bir bak traduction Espagnol

3,090 traduction parallèle
- Yani, bana bir bak.
Me refiero, mirame.
Neden sonsuz gençliğinden vazgeçiyorsun? Her geçen yıl güzelliğimin yarısını kaybediyor ve iki kat içiyorum. Bana bir bak.
¿ Por qué entregar el don de la eterna juventud?
Bana bir bak.
Mírame.
Bana bir bak.
Mírame, Ernest.
Bana bir bakın, bayım.
Míreme, señor.
Bana bir bak. Korkuyorum, John.
Mírame, estoy asustado, John.
Bak, bana iyi bir haberin var mı?
Mira, ¿ no tienes ninguna buena noticia para mí?
Gözümün içine bak ve bana Massey'nin cinayetiyle bir ilgin olmadığını söyle.
Mírame a los ojos y dime que no tuviste nada que ver con el asesinato de Massey.
Birde bana bak, Çok kararlı bir yapım vardır.
Ves, yo, tengo una naturaleza decisiva.
İçine bak ve bana son bir kıyak yap.
Mira lo que hay dentro.
Yalnızken hep arkamda bir şeyler varmış gibime geliyor. Uzandığıma, biri gözünü dikip bana bakıyor sanki.
Siempre que estoy solo siento que alguien me observa.
Bir kerecik bak bana lütfen!
¡ Sólo le pido que me mire una vez!
Ama ben hiçbir şey yapamadım. Bana öyle bir bakıyordu ki.
Y yo no podía hacer nada... por la manera como ella estaba mirándome.
Tamam bak, bana bir iyilik yap ve... o kararını vermeden önce bana be yapacağımı söyleme.
Bien, mira, hazme un favor... no me digas que haga algo a menos que él tome una decisión...
Yuvi, aşağı eğildiğinde bana da orada yer var mı, bir bak?
Lo siento, Baj. ¿ Por qué me pides perdón?
Bir bak bana. Bak.
Mira esto.
Bana bak, eğer bir daha bana öyle dokunursan seni şikâyet ederim.
Hey, me vuelves a tocar, y te denuncio.
"Bir onlara bak, bir de bana" dedim.
Pienso "mírenlos y mírenme".
Buraya bir dahaki gelişinde elbise giy yoksa hiç gelme! Bana bak, sürtük!
Ponte un vestido la próxima vez o no vengas. ¡ Mírame, zorra!
Deli değilim. Neden bana öyle bakıyorsunuz? Bir kadındı kadına benziyordu.
¿ Por qué me están mirando así?... el rostro de una mujer...
Bir anda. Yeşil gözleriyle, bana bakıyordu.
Como en un segundo, tenía ojos verdes, justo frente a mi cara.
Sean bir saniye bana bak. Vur ona. Vur ona.
¡ Mírame un segundo, no la toques!
Bana bakın, dingiller! Erkek olmak kalın kafalı vahşi bir hayvana dönüşmek değildir.
Hey, tontos, un hombre no es necesariamente un bruto cabeza dura.
Bir de bana bak.
Soy una perra en este sitio.
Bana hayvanat bahçesindeki bir hayvanmışım gibi bakıyorsun.
Me estás mirando como a un animal de zoológico.
Bak, eğer bana numaranı verirsen, New York Times ile bir makale yazmak konusunda konuşacağım.
Si me das tu teléfono hablaré con The Times para hacer un artículo.
Stilistsin ve bir de bana bak.
Tu eres estilista y mírame a mi.
Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, bir şeyin yok, iyisin. Bana bak tatlım!
No, está bien.
Bana bak, Bir çemberde koşuyordum,
Mirenme, Estaba corriendo en círculos.
Yüzüne bak ve bana karşı bir şeyler hissediyor mu acaba diye anlamaya çalış.
Observa su cara y la forma como me mira para ver si está enamorado.
Kont, niçin bana güzel bir bayanmışım gibi bakıyorsunuz?
Conde, ¿ qué tal me ve como una hermosa Fräulein?
Bir bak bana, yalan söyler gibi bir halim mi var?
¿ Me veo como un maldito mentiroso?
Bana yavanmışım gibi tuhaf bir şekilde bakıyorsun da.
Me estas mirando raro como si fuera insípida o algo así.
Bak kabul etmesi çok güç bir şey biliyorum ama bana inanmak zorundasın.
Mira. Sé que es muy difícil de creer, pero tienes que hacerlo. Ella es real.
Bak, sakın bana bunları bir hiç için yaptığımı söyleme.
Oye, no me digas que hice todo esto para nada.
Sadece Nicole'e bir kaç saat bak. Niye diye sorma. Bana bugün sorun çıkarma, bugün olmaz.
Sólo cuida a Nicole por algunas horas, no me preguntes por qué no hagas un problema, no hoy, no estoy de humor.
Bak bir bana.
Ok, mírame. aha.
Şuna bak! İkinci sınıf bir suçlu bana ahlak dersi veriyor.
Un criminal de segunda me sermonea sobre moralidad.
Natalie, bana bir bak.
Natalie, mírame.
Bana şöyle bir bak, tamam mı?
Mírame bien.
Eğer bana bir şey olacak olursa da, Baxter'a iyi bak.
Si algo me sucede, ocúpate de Baxter.
Hiç bir zaman "Hey, bana bakın. Tamamen hallettim"
Nunca quise ser, como, "ese, mírenme."
Bana bak, bir daha böyle edepsizlik etme. Anneciğim, çok özledim de, ben fırlar, kalkar, gelirim yanına.
Nunca más vuelvas a arriesgar tu vida.
Bana bak, eğer bir kadın bebeğimi taşıyacaksa ona bu evi veririm.
- Bueno, si mi hijo va a llevar.
Bakın erkenci-Charlie ile geçen birkaç onyıldan sonra bir Ramones şarkısından uzun her şey bana sınırsız seks gelir.
Mirad, después de un par de décadas con primate-Charlie, cualquier cosa de más duración que una canción de los Ramones me parece sexo tántrico.
Bak, bana kaynaklarından, dinlenen telefonlardan ihbarcılardan hiç bir bilgi gelmediğini ve tehlike olmadığını söyledi.
Mira, él me aseguró que no había indicios de ninguna de sus fuentes, escuchas telefónicas, informantes, de que había ningún peligro.
Söyle bana Sarah, nasıl oluyor da hiç tanışmadığın bir kadının kovduğu bakıcıların listesini oluşturup yırtabiliyorsun.
Así que dime, Sarah, cómo es que destruiste una lista de enfermeras despedidas por una mujer a la que no conocías.
Bakının birinin- - Bana bir tır lâzım.
Mire, necesito que alguien- - Necesito un camión grande.
Yemin ederim bak. Sonra da diğer öğretmene şöyle dedim : "Benimle bir daha bu şekilde konuşursan kocasını arayıp bana tacizde bulunduğunu söylerim."
Lo juro por Dios, y luego le dije a la otra maestra... le dije : " Si me vuelves a hablar de esa manera,
Bana bir iyilik yap ve nerede olduğuna bir bak.
Entonces quiero que me hagas un favor y mires alrededor de dónde estás.
Her neyse, ben öldükten sonra düşündüm ve bu bana, hayatımda yepyeni bir bakış açısı verdi.
En fin, imaginé que ya que estaba muerto, me daría una nueva perspectiva en mi vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]