Ben her zaman traduction Espagnol
4,278 traduction parallèle
Ben, ben her zaman bir aktör olmak istedim.
Yo siempre quise ser actor.
Ben her zaman tehlikedeyim Clark.
Todo el tiempo estoy en peligro, Clark.
Olay şu ki, ben her zaman kaçmak istemiştim.
La cosa es que siempre quise... fugarme.
Hayır, öyle değil, Ben her zaman Angela ismini sevmiştim.
No, no lo hice, siempre me ha encantado el nombre de Angela.
Evet. Ben her zaman ona el sallarım.
Sí, siempre le saludo.
Ben her zaman Mumbai'da yaşamak istemişimdir.
Siempre quise vivir en Mumbai.
Ben her zaman "Kraliçe" ydim.
Siempre fui la Reina.
Ben her zaman yanında...
No voy a estar siempre cerca.
Ben her zaman soygunu kurbansız suç olduğunu düşündüm.
Siempre creí que el robo era un crimen sin víctimas.
Ben her zaman insanları yargılamak istemiyorum.
No me refiero a estar judgy Judy todo el tiempo.
Ben her zaman Toothless'in arkasını kollayacağım, ve o da her zaman benimkini.
Siempre cuidaré la espalda de Toothless y él siempre cuidará la mía.
Sen ve ben her zaman, ne olursa olsun ortaya çıkarıp detaylıca inceleyip idare ettik, değil mi?
Yo y tú siempre nos las arreglamos... para pasar lo que aparezca, ¿ verdad?
Çünkü ben her zaman onu kızdırmaktan hoşlandığımı hissediyordum.
Porque siempre sentí que disfrutaba en su brillo.
Ben her zaman böyle olmayı istedim.
Que yo siempre quise ser.
Ben her zaman büyük babamın ezik olduğunu düşünmüştüm ama o gerçektende inanılmaz.
Siempre pensé que el Abuelo era aburrido, ¡ pero es realmente asombroso!
Ben her zaman çabuk sıkılan biriyim, bu yüzden tüm bu diplomaları topluyorum.
Mira, yo me aburro muy fácilmente por eso sigo acumulando doctorados.
Ben her zaman çöp toplama alanına giden yolda olurdum.
Solia verla por el callejon todo el tiempo hurgando la basura,
Ben her zaman kendim için çalışırım.
Bueno, siempre he trabajado por mí mismo —
Ben her zaman hazırım tatlım.
Cariño, siempre estoy lista.
Ben her zaman iyiyim.
Yo siempre estoy bien.
Ben her zaman daha iyi görünendim.
Siempre he sido el más apuesto.
Ben her zaman sana, doğum günü kutlamalarının berbat olduğunu söylerim.
Es solo que siempre te digo que las celebraciones de cumpleaños son lo peor.
Ben her zaman alırım.
Siempre lo hago.
Hayır, ben her zaman yaptığım şeyi yapıyorum. O da seni korumaya çalışmak.
- No, solo estoy haciendo lo que suelo hacer, que es tratar de protegerte.
Ben de, her şey belli olsun diye ayrı zaman geçirdiğimizi düşünüyordum.
Sabes, creo que nos tomamos este tiempo separados para aclararnos un poco.
Ve sizin de bildiğiniz gibi Dr. Yang, ben hala şefim, her zaman da şef olacağım.
Y por lo que a usted respecta, Dra. Yang, yo soy y siempre seré el jefe.
Ben çocukken saklambaçta her zaman çok iyiydim.
Cuando yo era un nino, siempre he sido el mejor en esconder y buscar.
Tamam o zaman sen her istediğini yap ben de bunların hiçbirine ses çıkartmayayım?
¿ Así que usted puede hacer lo que quiera, y tengo que vivir con ello?
Asıl mesele, ben burada olsam da olmasam da her zaman başka biri olur. Biz de bu yüzden buradayız ortalığı toplamak için.
La cosa es que, esté yo aquí o no, siempre habrá alguien más.
Ben hâlâ bir şeyler aşırıyorum. Ama her zaman geri götürüyorum.
Sigo siendo un cleptómano, pero siempre poner las cosas de nuevo.
Ben bunun hakkında her zaman konuşuyorum.
Hablo de eso todo el tiempo.
Ben bir şeyler öğrenmekten her zaman zevk alıyorum.
Yo siempre disfruto aprendiendo algo nuevo.
Her zaman ailemiz için kararlar aldığını hissediyorum ama her şeyi en son ben öğreniyorum.
Siento que él siempre toma las decisiones por la familia, y que yo solo tengo que aceptarlas.
Her zaman çok iyi dans eden biri olmuşumdur işte. Sorun ben miyim?
Siempre he sido muy bueno al bailar. ¿ Soy yo?
Silahlarınızı her zaman ben hallederdim.
Bregaba con vosotros todo el tiempo.
Tim Gunn sesi çıkarmak için vakit yok. Bir saniye, ne diyorum ben? Bunun için her zaman vakit var.
No hay tiempo para hacer la voz de Tim Gunn. ¿ Qué digo?
Ben her nereye gittiysem en akıllı kişi olurum ve her zaman sorunlar çıkar.
Allá a donde voy siempre soy el más inteligente y siempre me causa problemas.
Neyse, bak. Çalışmaya dönmek istediğini biliyorum ben de her zaman, çalışmaya dönersen tekrar benim yanımda çalışırsın diyordum.
Como sea, mira, sé que has estado queriendo volver a trabajar, y siempre pensé que si lo hacías, regresarías a trabajar conmigo.
Cefayı çeken, sorunu çözen her zaman ben oluyorum.
Al final soy yo... el que tiene que arreglar estas cagadas.
Ben ki... her zaman kontrollüyümdür.
Yo... que siempre controlaba todo.
Ne var ki, ben her zaman sonunda ne bileyim biraz daha kırmızı ve sarı takılacağını düşünüyordum.
- ¿ Eso crees? - Sí. Aunque, honestamente.
Hank, onlar beni sorumlu yaptılar çünkü sana her zaman liderlik yapmak gerekiyor ve o da ben oluyorum.
Hank, me pusieron al mando porque siempre se sigue al mejor, y ese sería yo.
Ve bir şekilde biliyorum ki ben de seninle olacağım her zaman seni izliyor olacağım.
Y de algún modo sé que yo también estaré contigo, velando siempre por ti.
Anneannem beni çakalların kollarına bıraktığı zaman ben de her zaman güvende hissettiğim tek yere sığındım.
Como mi abuela me había echado a los lobos, busqué refugio en el único sitio en el que siempre me había sentido segura.
O zaman ben de her şeyi anlatayım.
Lo mejor es confesar.
Her zaman ekibinin bir adim önündeydi ve ben bunun nedenini buldum.
Bueno, siempre estaba un paso por delante de vuestro equipo, y he averiguado por qué.
Her zaman ekibinin bir adım önündeydi ve ben bunun nedenini buldum.
Ahora, siempre estaba un paso adelante de su equipo y ahora sé por qué.
Ben, gerektirir ve hem şarj siz cevap vermelidir olarak yargı korkunç gün zaman bütün kalpleri sırlarını ifşa edilecektir, Eğer her iki biliyorsanız herhangi bir engel neden siz olmamalıdır yasal bir araya evlilik içinde, siz şimdi gerekir itiraf.
Os exijo y os responsabilizo a ambos, que deberéis responder en el terrible día del juicio cuando los secretos que moran en los corazones se descubran, que si alguno sabe de cualquier impedimento por el que no debería celebrarse esta unión en matrimonio, debéis ahora confesarlo.
Her zaman müsaidim ben.
Siempre estoy atento.
Ben bunu her zaman yaparım.
Yo lo hago todo el tiempo.
Ama öte yandan, konu annem olduğunda, bu tür şeyleri en son öğrenen kişi her zaman ben oluyorum.
Pero, de nuevo, soy siempre la última persona en saber estas cosas cuando se trata de mi madre.
ben her şeyi hallederim 16
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman mı 23
her zaman işe yarar 31
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman mı 23
her zaman işe yarar 31
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22