Bir ingiliz traduction Espagnol
3,208 traduction parallèle
Kirli oyunlar düşünmeyen bir ingiliz
Un caballero inglés no tiene una mente sucia!
Bence Chesky İngiliz hatunun uçağını kaçırmaya çalıştı ve bir çeşit kendini imha mekanizmasını tetikledi.
Diría que Chesky intentó sabotear el plan de Brit, provocó algún tipo de autodestrucción.
Ben İngiliz hükümetine çalışıyorum. Sana bir iş teklifimiz var.
Trabajo para el gobierno británico.
Önceden belirlenmiş veya sabitlenmiş "insan doğası" diye bir şey yoktur. Değerlerimiz, yöntemlerimiz ve hareketlerimiz, deneyimlerden türemiş ve gelişmiştir. Çinli bir bebek, doğumundan itibaren İngiliz bir aile tarafından İngiltere'de yetiştirilirse,
No hay ninguna "naturaleza humana" fija y predeterminada metodos y acciones son desarrollados y derivados de experiencias. tradiciones y acento de la cultura britanica. junto con las presiones bio-sociales con las que debemos lidiar para sobrevivir.
Gary'nin annesi İngiliz bir profesör değil miydi?
¿ No es la madre de Gary profesora de inglés?
Yine İngiliz gibi görünen bir araba isterdi elbette.
Bueno, él querría algo que se viera inmediatamente británico, por supuesto
Bir İngiliz dünyayı kendi ahlaki sorumluluklarıyla görebilecek şekilde yaratılmıştır.
"El inglés ve el mundo expresamente diseñado como su propio gimnasio moral personal."
Sana "İngiliz gücünün bir simgesi" dedim.
Te llamé "un ejemplo de fortaleza británica".
Maine'in vahşi doğasına İngiliz Sanayisini getirdik ve Amerika'nın benzerini daha önce hiç görmediği bir balık işletmesi kurduk.
Trajimos la industria inglesa a las llanuras de Maine y construimos un negocio de pesca UN AÑO DESPUÉS
Catch a Fire için bir İngiliz turuna çıktık ama bunun promosyon olduğunu ve para almayacağımızı bilmiyorduk.
Hicimos una gira por Inglaterra "Catch a Fire" del álbum. Pero nadie nos dijo que gira de promoción por lo que no recibirá ningún dinero.
Babam bir İngiliz komünist idi.
Mi padre era un comunista británico.
Bir İngiliz grubu vardı. The Rolling Stones.
De un conjunto inglés, los Rolling Stones.
İzlediğimiz tam bir İngiliz istilası örneğiydi.
Creo que lo que ocurrió ahí es la nueva invasión británica.
Kızı bir İngiliz'le evleniyor.
Su hija va a casarse con un inglés.
Tam bir İngiliz oldu.
Es prácticamente Británica.
Seksi bir İngiliz öğrencisine benzedin.
Pareces un sexy universitario inglés.
Bir sürü İngiliz, ha!
Voy aprender inglés.
- Bir İngiliz barı açıyoruz.
Abriremos un pub inglés.
Omaha'da bir tane bile İngiliz barının olmadığını biliyor muydun?
¿ Saben que no hay ni un pub inglés en Omaha?
Önce, çok daha eski İngiliz bir besteci olan Henry Purcell'in yazdığı güzel bir melodi olan ezgiyi ya da motifi duymamızı sağlar.
En primer lugar, nos hará escuchar el tono o el tema que es una hermosa melodía del compositor inglés, mucho más mayor, Henry Purcell.
Bir İngiliz, bir Alman ve bir İzlandalı.
Son un inglés, un alemán y un islandés.
Bir İngiliz herif.
De ese tipo ingles
Alman, İngiliz ve Fransızların da büyük bir ordu göndereceği aşikardır.
es obvio que los germanos... ingleses y franceses... van a enviar refuerzos enormes.
Eğer bir İngiliz savcısının eline düşerse.
Si cae en las manos de un fiscal inglés.
İnanmıyorum, Bu bir İngiliz giysisi.
No creo que sea una costumbre inglesa.
Sence ellerinde kalas ve ip bulunun bir grup sarhoş İngiliz mi yapıyor bunları?
¿ Crees que sólo son una bola de ingleses borrachos con tablones y cuerdas?
Yani sen ilçedeki en prestijli İngiliz bölümlerinden birinde kadrolu bir profesörsün.
Digo, eres una profesora titular en uno de los más prestigiosos departamentos de inglés en el país.
Alman bombacıları ile İngiliz savaş uçakları arasında bir mücadele vardı.
Hubo enfrentamientos entre los bombarderos alemanes y los aviones de combate británicos.
Ben bir İngiliz subayıyım. Sizin emirlerinize uymak zorunda değilim.
Soy un oficial británico, y no tengo porque obdecer sus ordenes.
Ben bir İngiliz subayıyım ve Smith de Hava kuvvetlerinde bir asker.
Soy un oficial británico, y aquí Smith de una organización privada en la Fuerza Aérea.
İngiliz arabalarının bir zarafeti ve tarzı var.
los coches británicos tienen elegancia y estilo.
Ben bir İngiliz subayıyım.
Soy un oficial británico.
Bir İngiliz'in nasıl böyle bir ismi olur bu arada?
¿ Y qué clase de nombre es ese para un inglés?
İngiliz ekibin Congo'da gizemli birşekilde Kaybolmaları üzerindeki sis perdesi yeni bir bulgu sayesinde aralanıyor.
Un nuevo giro ha ocurrido en el misterio que rodea la expedición británica en el Congo.
Yatılı bir İngiliz Okulu.
Es un internado inglés.
Sert bir İngiliz soğukkanlılığı takınmaya çalışıyorum ama o ikisi buradayken nasıl sakin olup devam edebilirim ki?
Estoy intentando mantener un labio superior tieso británico, ¿ pero cómo puedo mantenerme calmada y seguir adelante con esos dos aquí?
İngiliz Punk Rock'ı ve küçümsemenin alt kültürü üzerine bir dönem ödevi yazdığım günlerden beri benimle bu kadar zaman geçirmeyi istememiştin.
Tu no has querido pasar todo este tiempo conmigo desde que escribí un trabajo sobre el punk rock británico y la subcultura del esfuerzo
Orijinal kaynak nedeniyle İngiliz çıkış noktalı olduğunu ve krizin de yakın olduğunu varsayarsak, bütün kriterlere uygun tek uçuş ve bir hafta içinde gerçekleşecek olan yarın 6.30'da Heathrow Havaalanı'ndan Baltimore'a gidecek uçaktır.
Asumiendo un punto de origen Británico, lo cual sería lógico, considerando la fuente original de la información, y suponinedo por la presión incrementada sobre ti que la crisis es inminente, el único vuelo que concuerda con todos los criterios y salidas de la semana es el de mañana a las 6 : 30 a Baltimore desde el aeropuerto de Heathrow.
Biz burada küçük bir İngiliz kasabasındaydık... Almanya'dan, Rusya'dan, İtalya'dan, herhangi bir cepheden kilometrelerce uzakta, Ve bu adam...
Estábamos en este pequeño pueblo en Inglaterra, a millas de Alemania, de Rusia, de Italia, de cualquier frontera, y este hombre, tenía sangre en su cabello.
Geri buraya geldik, bir yeşil çay demledik kanepeye kıvrılıp İngiliz kanallarını izledik.
Vinimos aquí, preparamos té de menta, nos acurrucamos en el sillón y vimos un poco de televisión británica.
Sen İngiliz İmparatorluğuna vergi ödeyen bir vatandaşsın.
Pagas tus impuestos al Imperio Británico.
Basına yaptığınız bir açıklamayı görmüştüm bir Amerikalının hayatının İngiliz'inkinden daha değerli olduğuyla ilgili.
Ya sé que has hablado con la prensa diciendo que una vida americana es más valiosa que una británica.
İngiliz İstihbaratı ve İngiliz teknolojisi sayesinde binlerce insanın ölümünden sorumlu bir terörist durduruldu.
Que por la Inteligencia Británica y la tecnología Británica, un terrorista responsable de la muerte de miles de personas ha sido detenido.
Bir İngiliz'in evi kalesidir.
La casa de un inglés es su castillo.
Profesörün evine ulaştığında, karşına bir kız çıkacak bir İngiliz kız Hint kökenli...
Hay una chica que tiene acceso a la casa del profesor. Una chica británica de origen indio.
Şımarık bir İngiliz olduğunuzu düşünmüştüm.
Creía que era una inglesa malcriada.
İngiliz kuvvetlerinin dahil olmasıyla kriz beklenmedik bir şekil aldı.
... que las fuerzas británicas intervengan en la crisis será muy improbable.
Aslında Family Guy, The Office'e benzemekle beraber Malikâne Reisi adlı bir İngiliz dizisinden uyarlama.
Realmente, "Family Guy", al igual que "The Office" está basada en una serie británica llamada "Chap of the Manor".
İngiliz kökenli bir şeyler ısmarlıyordum sadece misal bir Shandy ya da Ace One.
Estaba pidiendo algo británico. Como un Shandy o un Ace One.
'İngiliz Müzesi'için bize ufak bir avantaj sağlayabilir.
Podría darnos una pequeña ventaja sobre el Museo Británico.
Haline bir bak! İngiliz ordusu seni hiç beslemiyor mu?
¿ El ejército británico no te da de comer en absoluto?
ingilizce 195
ingiliz 257
ingilizce biliyor musun 67
ingilizler 93
ingilizce biliyor musunuz 70
ingilizce konuş 43
ingiliz misiniz 19
ingiliz mi 21
bir isim 33
bir işim çıktı 20
ingiliz 257
ingilizce biliyor musun 67
ingilizler 93
ingilizce biliyor musunuz 70
ingilizce konuş 43
ingiliz misiniz 19
ingiliz mi 21
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir işe yaramaz 50
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir işe yaramaz 50