English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ D ] / Diye bağırdı

Diye bağırdı traduction Espagnol

887 traduction parallèle
"Sevgilim öpücük yolladı ona" "Bravo diye bağırdı Adam da burnuyla asılı kaldı, büyük numara"
♫ Ella le mandó un beso... ♫... y gritó "bravo"... ♫... él colgaba de sus napias desde arriba.
Eğer değilse, taziyede neden "Uzak durması için uyardım." diye bağırdın?
Si no, ¿ por qué gritaste en el velorio que le advertiste que se alejara?
"Amerikan gemisi Ranger," diye bağırdı Jones. O da bayrak çekti.
"Barco americano, el Ranger", clamó Jones, e izó sus colores.
"Doğaya dönüş!" diye bağırdılar.
Gritaban : "¡ Volvamos a la naturaleza!".
Ama şimdi birinin "Yeter" diye bağırdığını düşün.
Pero ahora sí. Supón que alguien gritase :
"Yaşasın bu kasabanın belediye başkanı olan kocam" diye bağırdı.
"¡ Que viva mi marido, el que era alcalde de esta ciudad!"
Tren harekete geçtikten sonra Canterbury diye bağırdığını gayet net duydum.
Oí cómo gritaba Canterbury cuando el tren ya estaba en marcha.
Bana pis Yahudi diye bağırdılar! Ve iğrenç çıfıtık diye!
Me llamaron un judío sucio... y apestoso.
Biri uykuda güldü, öteki "Adam öldürüyorlar" diye bağırdı.
Uno de ellos reía en sueños. Y el otro me gritó "¡ Asesino!"
Backalis'i arka sokakta yakaladım. O da "vur onu, Willie" diye bağırdı.
Agarré a Backalis el callejón, y gritó : "Lánzate, Willie!"
Biri, "Nelson, eldivenini düşürdün" diye bağırdı.
Alguien gritó : " "Oye, Nelson, se te cayó el guante" ".
"Kimdir kendilerini böyle feda edenler" diye bağırdı İspanyol'un biri.
¿ Quienes son esos que retan a la muerte? gritaba un español.
Bayım tüm gücünüzle eğeri tutun diye bağırdım
Yo le dije : "Debe de reservar sus fuerzas".
... diye bağırdı hayvanlar.
Cállense animales
... diye bağırdı hayvanlar.
- gritaron los animales -
... diye bağırdı hayvanlar.
- dijeron los animales. -
... diye bağırdı Tırlak Şapkacı ve Tezcan Tavşan.
- gritaron el Sombrerero loco y la Liebre de Marzo. -
... diye bağırdı Kupa Damı.
- dijo la Reina. -
... diye bağırdı Kupa Damı.
- gritó la Reina.
... diye bağırdı Kupa Damı.
- gritó la Reina. -
... diye bağırdı Kupa Papazı.
- gritó el Rey. -
... diye bağırdı Kupa Damı.
- gritó la Reina de Corazones. -
Silahımı çektim ve üç kez kımıldama diye bağırdım.
Yo saqué mi pistola. Le dí el alto tres veces.
- Sanırım biri Pat diye bağırdı.
- Creo que alguien está diciendo Pat.
Hayır, yat. Yat diye bağırdılar.
No, están llamando a un gato.
Bunu duymamla, hiç soyunmadan suya atlamam bir oldu. "Gel ardımdan." diye bağırdım Sezar'a.
Me lancé vestido y le dije que se lanzara él también... y lo hizo.
Ama karşı kıyıya ulaşmadan "Yetiş Cassius, boğuluyorum." diye bağırdı Sezar.
Pero a punto de llegar adonde habíamos convenido... César gritó : "¡ Ayúdame, Casio, me ahogo!"
Konuşması bittiğinde, benim birkaç adamım salonun alt ucundan başlıklarını havaya fırlattılar ve on kişi kadar, "Tanrı Kral Richard'ı korusun!" diye bağırdı.
Cuando terminó, algunos de los de mi séquito, apostados en el fondo de la sala, lanzaron sus gorros al aire, y gritaron : ¡ Dios salve al rey Ricardo!
"Şövalye" diye bağırdı. " Şövalye aç ve susuz kalmışsın. Ben de yalnızım.
"Caballero," le dijo ella " come y bebe conmigo.
Ve sen Tanrıya şükür diye bağırdın.
Y usted ha gritado aleluya por ello.
... diye bağırdığını duydum.
"Vete, o te mataré"
Ve çocuğun "Seni öldüreceğim" diye bağırdığını duymuş.
Y oyó al chico gritar : "Te mataré".
Bu akşam birinin "Üzerinde kalsın" diye bağırdığını duydum.
Hoy una ha gritado : "Déjatelo puesto". - Quizá debería desnudarme yo.
" Heffner, Salas'ı göstererek'Bu o'diye bağırdı.
"'Es él', gritó Heffner señalando a Salas.
Yıldırımı duyamıyorum diye bağırdı.
Gritaba que no oía los truenos.
Bir çocuk "onlar benim" diye bağırdı. Dövüştük, ben kazandım.
Y un niño gritó : "¡ Son míos!" Y peleamos.
Bize "hainler" diye bağırdılar. Babamı dövmeye çalıştılar.
Nos llamaron traidores e intentaron... pegar a mi padre.
- Bay Binkley yardım edin diye bağırdı...
Gracias.
Ne diye bağırdı biliyor musun?
Chance, no sabía dónde encontrarte.
diye bağırdı rahibelerden birisi... "... ve aniden ötekini silahla tehdit etmeye kalkıştı.
', gritó una de las monjas mientras repentinamente amenazaba a la otra con un revólver.
"Örtülerini çıkart" diye bağırdı biri emreder bir şekilde.
"'¡ Afuera las máscaras', dijo imperiosamente.
"Buraya gel, Yoshitsune!" diye Bağırdı.
"¡ Vamos, Yoshitsune!", gritaba.
Annene bağırdım diye mi darıldın?
¿ Estás enfadado conmigo porque le grité a tu madre?
- Yoksunuz diye bütün öğlen bağırıp çağırdı.
- Le anda buscando toda la tarde.
Ağlayarak, "En kısa zamanda eve dön!" diye bağırdı
Llorando le gritó :
Ve benim ihtiyar, akşam yemeğinden önce ellerini yıka, Luke, kahrolası diye bağırırdı.
Y mi viejo gritándome : "Lávate las manos antes de cenar, Luke, maldita sea".
Bunu başka biri yapmış olsaydı suratına "cahil" diye bağırırdım.
Si me lo hace otro, le hubiera llamado "Ignorante".
Biri bağırdı bütün müziği bastırıp "Sezar" diye.
Oigo una voz, más fuerte que cualquier música, que grita "César".
'diye. " - Bağırdılar mı peki?
- ¿ Y lo hicieron?
Gerçekten çocuğun bunu tüm komşular duyabilsin diye böyle avazı çıktığınca bağırdığını mı düşünüyorsun?
¿ De verdad piensa que el chico gritaría para que todo el vecindario se enterase?
Herbert! " Diye bağırırdı.
¨ ¡ Herbert! ¡ Herbert! ¨.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]