Diye düşündüm traduction Espagnol
11,638 traduction parallèle
Üretim seri numarası kaydolmadan önce eriteyim diye düşündüm.
Creo que la forjé antes de que se grabara el cómputo de producción.
Aslında, çok yorgunum. Birlikte kalabilir ve takılabiliriz diye düşündüm.
De hecho, estoy tan cansada que he pensado que podríamos quedarnos aquí y pasar el rato.
Yalnız kalmak istemezsiniz diye düşündüm.
Creí que le gustaría la compañía.
Bunu günah çıkarma odasında yapabilirim diye düşündüm.
Esperaba hacerlo bajo confesión.
Bunu geri istersin diye düşündüm.
Pensé en devolverles esto.
Mola vermenin zamanı geldi diye düşündüm.
Pensé que una pausa estaría bien.
Bunu geri istersin diye düşündüm.
Pensé en regresartelo
Seversin diye düşündüm.
Yo, uh, pensé que te gustaría. Mi disfraz.
Çalışmayla ilgili anlattıkları hakkında bilgisi olmalı diye düşündüm.
Pensé que tenía que saber de lo que estaba hablando.
Gelmek istersin diye düşündüm.
Ya sabes, pensé que tal vez Yo quería venir Así, por
NZT etkisinde olmadığın ve duygusal sebeplerden dolayı her türlü iyiliği yapacağın için bir grafiğin yardımı dokunur diye düşündüm.
Así, ya no estás en NZT, y ya está, por tanto, sujetos a todo tipo de rebelde altruismo, impulsada por las emociones, Pensé que un gráfico circular podría ayudar.
Belki birkaç sene sonra, diye düşündüm, belki bir MotoGP aracı kullanmayı becerir.
Hace varios años, pensé que quizá era capaz de conducir una moto de MotoGP.
İşlemi sen yürütebilirsin diye düşündüm.
Pensé que podrías efectuar el procedimiento.
Suç geçmişine bakınca, olmaması en iyisi diye düşündüm.
Teniendo en cuenta sus antecedentes penales, pensé que era mejor no hacerlo.
Bak, ben seni fazla tanımıyorum,... ve benim hakkında ne biliyorsan muhtemelen çok iyi değildir,... yani şimdi beraber yaşamaya başladığımıza göre,... ben belki birbirimizi daha iyi tanımaya başlarız diye düşündüm.
Mira, no sé mucho acerca de ti, y lo que sea que sepas acerca de mí probablemente no sea muy bueno, por lo que ahora que vivimos juntas pensé que quizás deberíamos conocernos un poco mejor.
Pizza falan yemek istersin diye düşündüm.
Solo pensé que tal vez querrías ir por pizza o algo.
Ne olduğunu bilmiyorum, ama yaz kampındaki ahşap atölyesinde, askı iplerini yaparken, iyi bir tamirciydin. Yardım edebilirsin diye düşündüm.
No sé por qué será, y como sé por el campamento que eres un manitas, por el taller de individualidades, todos esos cordones... pues pensé que podrías ayudarme.
Dünyanın en ilginç insanı olmadığımı biliyorum. - Bu yüzden kendimi biraz canlandırabilirim diye düşündüm.
Sé que no soy la persona más emocionante del mundo, así que pensé en ponerme un poco más elegante.
Önce onunla konuşursunuz diye düşündüm.
Pensé que querrían hablar ustedes con ella.
PETER : Hey adamım, bu harita, bizi doğru Kozmik Tohuma götürür diye düşündüm.
Ah, cielos, pensé que este mapa nos llevaría a la Semilla Cósmica.
Garson bardağımı doldururken ona baktım ve "bunu halledebilirim" diye düşündüm.
El camarero llenó mi copa, la miré y pensé : "creo que puedo con esto".
Önce "Bırak be, yakalanırsam yakalanayım" dedim ama neredeyse yakalanıyorken "Bu nasıl bir rezillik" diye düşündüm.
Pensé, "Déjalo así. ¿ Qué importa si soy atrapada?". Pero cuando casi fue así, pensé "¿ Qué horrible humillación es esta?".
Üçünüz bilmek istersiniz diye düşündüm.
Pensaba que ustedes tres deberían saberlo.
Küçük bir atıştırmalık seni mutlu eder diye düşündüm.
Pensé que apreciarías un aperitivo.
Ne kadar zor olabilir ki diye düşündüm.
Pensé... ¿ cuán... duro puede ser?
Bir Kıta-Amerikası Zirvesi için Peru'ya gidebilirsiniz diye düşündüm.
Pensé que podría ir a Perú para la cumbre interamericana.
Sizi televizyonda gördüm. Ve başkanı tanıdığınıza göre belki onunla benim için konuşursunuz diye düşündüm.
Te vi en la televisión, y pensé, ya sabes que el presidente, tal vez usted podría hablar con él.
Bilmek istersin diye düşündüm.
Pensé que te gustaría saber.
Babama yardım edebilirim diye düşündüm.
Y yo que pensaba que podría ayudar a mi padre.
Sen yaparsın diye düşündüm.
Eso he pensado.
İkisine de düşünmek için zaman tanımak iyi olur diye düşündüm.
Creía que seria bueno que ambas se dieran un poco de espacio.
Ona geri çekilmesini söyledim çünkü eğer gerçekle ilgileniyorsa diye düşündüm...
Le dije que se apartara porque pensé que si le interesaba la verdad, quizás...
Emin değilim ama bir an önce emin olman gerek diye düşündüm.
No estoy segura, pero pensé que deberías saberlo inmediatamente.
Geçirdiğiniz günden sonra bir içecek istersiniz diye düşündüm.
Imagino que necesitará un trago luego del día que ha tenido.
Dinle, bugün Red Canyon'da dağ bisikleti sürebiliriz diye düşündüm.
Oye, escucha, he estado pensando que podríamos ir hoy... en mountain bike a Red Canyon.
Konuşmak için uygunum diye düşündüm.
He pensado en tomarme un minuto.
"Bitecekse bu şekilde bitsin" diye düşündüm.
Y luego pensé : "Bueno, si hemos acabado, esta es la manera de hacerlo".
Görünüşe göre Malibu'da yaşamaya devam edeceğiz ve Phil de gittiğine göre, Malibu'ya biraz şekil vereyim diye düşündüm.
Bueno, sabes, desde que parece que nos estamos comprometiendo con Malibú, y Phil está fuera de esto, he pensado tomar la iniciativa para maquillarla un poco.
Ivır zıvır diye düşündüm.
Pensaste que era para chucherías.
Nasıl çalıştığını anlamanız işe yarar diye düşündüm.
Pensé que entendiendo cómo funciona ayudaría.
Dawson'ın yeniden ameliyata alındığını duydum. Bu yüzden bunu bırakırım ve hemen giderim diye düşündüm.
Escuché que Dawson volvió a cirugía, así que pensé... voy a dejar esto, y voy a regresar.
Tehdit edince, parayı getirir diye düşündüm...
Pensé que volvería mi dinero si lo amenazo con el archivo que falta. .
İşletmem için bu parayı kullanıp birkaç güne geri veririm diye düşündüm.
Pensé que lo utilizaría para mi negocio y devolverlo dentro de unos días.
Üniversitede yapılacaklar listende kalan son maddeyi tamamlayabilirdin diye düşündüm.
Pensé que se puede comprobar una cosa fuera de su lista de cubo universidad.
Washington'ın Finch'ten haberdar olduğunu biliyordum ama burada işler farklı. Başkanlık da bunu bilmeli diye düşündüm.
Sabía que Washington estaba al tanto de Finch, pero aquí en el campo es diferente.
İçki falan içerim diye düşündüm.
Que iba a agarrar un bebida o algo.
Bu gece bir bardak kötü kahve daha içmek istemiyorum. O yüzden bara gidebiliriz diye düşündüm.
Oye, esta noche no puedo tomarme otro café malo, así que estaba pensando que en lugar de eso, podríamos ir a un bar.
- Yemekte takarsın diye düşündüm.
Pensé que podrías usarlos para cenar.
Yakın olursam ve ayak işi olursa diye düşündüm...
Pensé que si estaba cerca y había recados que hacer...
Böylece huzurlu bir gece geçiririm diye düşündüm.
Creo que eso me daría una noche de paz.
Dünyadaki en harika hayat diye düsündüm hep.
Siempre pensé que sería la mejor vida en la tierra.
düşündüm 122
düşündüm de 330
düşündüm ki 259
diye sordu 116
diye soruyor 47
diye sordum 119
diye bir şey yok 27
diye sorar 20
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22
düşündüm de 330
düşündüm ki 259
diye sordu 116
diye soruyor 47
diye sordum 119
diye bir şey yok 27
diye sorar 20
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22