Diye sorar traduction Espagnol
315 traduction parallèle
Sonra neredeyse yere kadar eğilir, ziyaret edebilir miyim diye sorar.
Entonces él se inclina y pide permiso para venir de visita.
Rick'e, bizimle birşey içer mi diye sorar mısın?
¿ Puede pedirle a Rick que nos acompañe?
Saygılarımı iletip bir kadeh şarap için bana katılır mı diye sorar mısın?
Acaba de llegar en coche. Déle mis saludos y pregúntele si quisiera acompañarme en un vaso de Madeira.
Neden "Nasıl" diye sorar?
¿ Por qué él dice "au"?
Neden "Nasıl" diye sorar?
"¿ Por qué él dice'au'?"
Neden "Nasıl" diye sorar?
Por qué él dice "au".
"Beni özledin mi" diye sorar.
¿ Me has echado de menos? ".
"Bu hafta içinde tarihi belirlesek mi?" diye sorar
Chilla : "¿ Qué tal si lo fijamos para esta semana?"
"Ne diyor?" "Ne diyor?" diye sorarım.
"¿ qué dice?"
Babam hiç konuşmadan sana bakar sonra bana : "Kim bu, Sasha, senin dalgan mı?" diye sorar.
Mi padre te mirará bien, en silencio, y después dirá : ¿ Y ésta quién es, Sacha? ¿ Es tuya?
# Hep nerede ne zaman diye sorar
Que está siempre preguntando dónde y cuándo.
"Sonra girebilir miyim?" diye sorar adam...
Pero el Guardián no puede admitirle. ¿ Puede esperar a ser admitido más tarde?
- "Sonra geleyim mi?" diye sorar adam.
"¿ Puede esperar a ser admitido más tarde?"
Bu çok normal. Erkekler kızları davet eder ve "filme gitmek ister misiniz?" diye sorar. Ve kız,... "neden olmasın çok sevinirim." der.
Esto pasa todo el tiempo. ¿ Te gustaría ir a ver una película? me gustaría mucho.
Aslanlarla ne tür deneyimi var diye sorar.
Me preguntará qué experiencia tiene usted con los leones.
Sen açarsın, "Ne yapıyorsun?" diye sorarım.
Tu respondes y yo pregunto : "¿ Qué estás haciendo?"
İki erkek New York karşılaştıklarında "Ne kadar para kazandın?" diye sorar.
Vea, los hombres se encuentran en New York. y preguntan : "¿ Cuánto hace?"
İki kadın burada büyükelçilikte karşılaşınca :.. ... "Aşık mısınız? Evli misiniz?" diye sorar.
Las mujeres preguntan : "¿ Estás enamorada, casada?".
Adama,'ağaç kurbağası mısın'diye sorarım.
Le preguntaría... si es una rana.
Bundan dolayı küçük kuş üzülerek "Çok üzgünüm, canın yandı mı" diye sorar.
Y entonces el pájaro, que era buen tipo, dijo : "Lo olvidé, la tengo muy grande".
Gülümsemesi hayır der. Gözleri, "Ne zaman?" diye sorar.
Su sonrisa dice "no", pero sus ojos dicen "¿ cuándo?".
Arkadaşı ise ona "Yapabileceğinden daha iyi yazmak ister misin?"... diye sorar.
A todo ello su amigo repuso con una sonrisa : ¿ Deseas escribir mejor de lo que sabes?
Bir partizan asla "ne kadar faşist var burada?" diye sormaz. Hayır, "faşistler nerede?" diye sorar.
el guerrillero no pregunta cuántos fascistas hay sino dónde están.
Çocuğunuzun hayatına, tevazunuz nerede, diye sorarım efendim?
Le pregunto, Su excelencia, ¿ a qué se debe su reserva en ésto? ¿ A la vida de su hijo?
- Sigorta şirketi neden her şeyi nakde çevirdim diye sorar.
- La compañía de seguros hará muchas preguntas, como por qué lo pasé todo a efectivo.
Buna bir kaç dolar verebilirler mi diye sorar mısınız?
¿ Le podría preguntar si me podría dar un adelanto en dolares por esto?
Otele vardığımızda onu uyandırıp... benimle kahvaltı etmek ister mi diye sorarım.
Cuando lleguemos al hotel, la despertaré... y le preguntaré si quiere desayunar conmigo.
"Ne yaptın?" diye sorar.
"¿ Qué hiciste?", le pregunta.
O da "Yani bekar mısın?" diye sorar.
Y ella le dice : "Entonces, ¿ eres soltero?"
- Sen iç çekersin. Ben, "Bir sorun mu var?" diye sorarım. Sen bana söylersin.
- Tú suspiras... yo digo : "¿ Te pasa algo?", tú me lo cuentas... y te ayudo a ordenar tus sentimientos, ¿ no?
Bazı günler kendi kendime bu garajda ne yapıyorum diye sorarım.
Me pregunto qué hago en este garaje. Es demasiado grande para mí.
Babana gidip gelmek ister mi diye sorar mısın?
Pregúntale a tu papá si quiere venir.
İntihar mı edeceksin? " diye sorar.
¿ Te vas a suicidar? "
Ona, bizimle bir kadeh şampanya içmek ister mi diye sorar mısın?
¿ Le preguntaría si le gustaría compartir un poco de champán?
Ya bizle konuşan Emily Arundel'in ruhu değilse? Ya Isabel Tripp'in bilinçaltıysa? O zaman kendime başka ne hatalar yaptı diye sorarım.
Supongamos que no fue el espíritu de Emily el que habló con nosotros, supongamos que fue el subconsciente de Isabel Tripp, en ese caso me pregunto qué otros errores ha cometido
"Neden masum olan acı çekmeli" diye sorarız.
Preguntamos que por qué los inocentes tienen que sufrir.
Soyulmak nasıl bir duygu? - Çoğu insan, "Ne aldılar?" diye sorar.
¿ Qué se siente cuando entran en tu casa?
"daha adama ihtiyacınız var mı", diye sorarım.
Le preguntaré si necesitan a otro. Déjalo, tío.
Ne aramıştınız, diye sorar kıza.
¿ Qué está mirando? , le pregunta la chica.
Böyle durumlarda, "General Motors ne yapar" diye... sorarım kendime.
Cuando me encuentro en una situación así, pienso : ¿ Qué haría General Motors?
O yaşta ne yaparım diye kim sorar?
¿ A quién le importa mi edad?
Matsubayashi kızı Hana-ogi ile tanışmak için çıldırıyorum. Ona sorar mısın acaba beni tanıştırma şansı olabilir mi diye?
Me muero por conocer a Hana-ogi... y quiero que le preguntes a ella si nos podría presentar.
Ey Okyanus, kendi kendime sorarım çoğu zaman hangisine inanmak daha kolaydır diye : Okyanus'un derinliğine mi, insandaki yüreğin derinliğine mi?
Viejo Océano, a menudo me he preguntado qué era más fácil de reconocer, si la profundidad del océano o la del corazón humano.
Aslanlarla ne tür deneyimi var diye sorar.
DE CAMINO AL CONTINENTE
Bazen insanlar bana sorar "Bir staretz olabilmek için neye sahip olmalıyım?" diye.
A menudo la gente me pregunta "¿ Qué necesito para ser un starets?"
Evi biliyorlar mı diye herkese sorarız.
Pregunta a la gente si conocen la casa.
Bana bir iyilik yapıp ona Joe diye birini tanıyıp tanımadığını sorar mısın?
¿ me haces un favor? Sube y pregúntale si conoce a un tipo que se llama Joe.
Tanrım, bu casus romanlarını neden okuyorsun diye biri bana sorar mı?
¿ Quiere alguien decirme por qué leo estas novelas de espionaje?
Dinle, temel kazması için bir ameleye teklifte bulunduğunda... sana sorar mı hastane mi, tımarhane mi, mescit mi ya da bir okul için mi diye?
Escucha, cuando le pides a un obrero que cabe en un yacimiento te pregunta por un hospital, un manicomio, una mezquita o un colegio? Él solo hace su trabajo y recibe sus honorarios.
- Hiçbir iş yapılmasın diye beraber çalıştıklarına bitmek bilmeyen sorular sorar.
Hace interminables preguntas cuando se supone que debe estar trabajando.
Kimilerini babalar döver, kimilerine anneler tecavüz eder... Düşünceleri onlara sorar ne yapmalıyım diye...
Padres que los golpean, madres que los violan, voces que les... dicen qué hacer.