Fakat şimdi traduction Espagnol
1,633 traduction parallèle
Fakat şimdi bu kadar uzun sürdürdükleri savaş Yeni bir özel sürüngen çağı başlamıştı.
Una nueva era de reptiles especializados ha comenzado.
Fakat şimdi avcılar yuvaya dönüyor.
Pero ahora los depredadores están atacando.
Fakat şimdi pencerelerin açıldığını duyuyorum.
Pero ahora oigo que las ventanas se abren
Hâlâ tedavi aşamasında, fakat şimdi görebilirsin.
Todavía está en recuperación, pero puedes verle ahora.
Maya, gideceğiz, tatlım, fakat şimdi gidemeyiz.
Maya, lo haremos, pero no por ahora, cariño.
Fakat şimdi annenizle konuşmak zorundayız. - Bu evin kadınlarının erkeklerle konuşma izni yoktur.
Las mujeres de esta casa no pueden hablar con hombres.
Fakat şimdi, Jerry'nin Gina'ya aldığı nişan yüzüğünden bahsettiğini düşünüyoruz.
Pero ahora pensamos que Jerry se referia al aniñño de compromiso que le compro a Gina.
Fakat şimdi, herkesin bunu görmesinin vakti geldi... Senin bir aşağılık olduğunu.
Pero ahora es momento de que todos vean la verdad que eres asno.
Fakat şimdi dışa vuruyorum.
Pero ahora, está surgiendo.
Fakat şimdi henüz çıkamam...
Pero ahora no puedo aún, um...
- Üzgünüm, fakat şimdi gitmen gerekiyor.
- L-lo siento, tendrá que retirarse.
# Fakat şimdi kayboldum ve yalnızım.
# Pero ahora estoy solo y perdido
Fakat şimdi tatil zamanı geldi Noel den önce bu son 1-2 santimi de vermeliyim.
Pero llegaron las fiestas... y tengo que perder unos centímetros más antes de Navidad.
Anlıyorum fakat şimdi size söylüyorum, Eğer onları durdurmazsak hata yaptığınızı kayıtlara geçireceğim.
Lo entiendo, pero le diré ahora que si no los detenemos, diré oficialmente que usted está cometiendo un error.
( Bu gecenin özel olmasını istiyorum ) ( fakat şimdi anlatamayacağım nedenlerden dolayı ) ( Gitmek zorundayım. )
Quería que esta noche fuera especial pero por razones que no te puedo decir ahora, debo marcharme.
Fakat şimdi başka bir düşman kanatlarını açmış bekliyor.
Pero hay otro enemigo esperando en las alas.
Ben bir süredir doğal kumaşlar ile çalışıyordum. Fakat şimdi dönüşümleri seviyorum.
He estado trabajando con telas naturales por un tiempo y me encantan las transformaciones.
Fakat şimdi sana soruyorum, Veronica olarak olmasa da, gerçek ben
Pero ahora te estoy preguntando, no como Veronica, como el hombre que soy- -
Tamam, güzel. Fakat şimdi kulaklarınızı açın ve iyi dinleyin!
Perfecto, Ahora prestarme atencion!
Fakat şimdi eğer bu mensup olduğum şeyi kabullenemezseniz, O zaman sanırım dostluğumuz biter!
Ahora, si no aceptáis mi gran destino, supongo que no podremos seguir siendo amigos!
Fakat şimdi, şok edici yeni bir delil gösteriyor ki, Kunduzkent'deki sele küresel ısınma sebep olmuştur.
Pero nueva impactante evidencia indica que la inundación fue causada por... ¡ el Calentamiento Global!
Fakat şimdi, sadece yazdan önceki birkaç hafta ve yaz başında bu sayıya 300 bin kişi daha eklenecekti.
Pero ahora, durante apenas unas pocas semanas en Primavera y comienzos del Verano, ese número se aumentaría a más de 300.000.
Genç bir kız olarak, köyümüzü de mateme sokmamak için konuşmaktan çekindim fakat şimdi, hayatımın son zamanlarında dünya sonsuza dek değişti ve anlattıklarım size bunun nasıl olduğunun cevabıdır.
Cuando era niña, no hablaba por luto por el pueblo. Pero ahora, al final de mi vida, el mundo ha cambiado para siempre y mis palabras conservarán la manera en que eso surgió.
Fakat şimdi... Gavin beş, altı, yedi sekiz şeklinde sayacak.
Pero esta vez Gavin cuenta desde 5, 6, 7, 8.
Dengenin devamlı değiştiğini biliyoruz fakat şimdi parçalara ayrılıyor.
Sabemos que el equilibrio siempre cambia pero ahora se está destruyendo.
Fakat şimdi, sarışın farklı göründü.
Pero ahora el rubio se veía diferente.
Dalga geçmiyor Fakat şimdi ikinci sınıfsın.
no está bromeando pero ahora estas en segundo grado.
Fakat Gorgonopsid, şimdi mesafesini koruyor
Pero ahora la Gorgonópsido guarda distancia.
Fakat sürünün çoğu şimdi suya girmiştir ve o kadar da şanslı olmayacaklardır.
Pero muchos de la manada que ahora están entrando al agua no tendrán tanta suerte.
Şimdi, yasayı çiğnemek istemiyorum fakat bunlar olağanüstü durumlar.
No, yo no quiero ignorar la Constitución pero se trata de situaciones extraordinarias.
Biliyorum, bir hata yaptım fakat babam benimle olduğunu öğrenmiş ve şimdi de onu buraya çağırmamı istiyor.
Sé que cometí un error pero papá se enteró que estaba con ella. Y ahora quiere que la traiga.
Babam, bu çoçuklar şimdi normal görünebilir fakat iki yıl içinde, beyinlerinde tümör oluşabilir, kör olabilir veya delirebilirler diyor.
Mi padre dice que estos chicos pueden parecer normales ahora. Pero en, digamos, dos años podrían tener tumores cerebrales, cegueras, locuras ¿ Quién sabe?
Nick... Şimdi, seni kelepçelemek istemiyorum fakat tekrar kaçarsan bana başka bir seçenek bırakmazsın.
Vamos, no quiero esposarte pero si corres otra vez, no me darás otra opción.
Kötü bir mola verdin fakat parayı alan sendin, ve şimdi onu bana geri vereceksin.
Tuviste mala suerte pero pediste dinero prestado y ahora vas a tener que pagármelo.
Kötü bir mola verdin fakat parayı alan sendin, ve şimdi onu bana geri vereceksin.
Conseguiste un mal respiro. Pero pediste dinero prestado,... y ahora vas a tener que devolvérmelo.
Fakat... şimdi o olmadan...
Pero sin ella...
Sizin bu konularda işiniz olacağını düşünmüyordum detektif, fakat... şimdi size baktığımda, onun gibi bir kız hakkında ne kadar bilgili olduğunuzu görebiliyorum.
No le hacía a Vd. un ligador, detective, pero ahora que lo miro, puedo ver como conoce a chicas como esa.
Şimdi, gerçek şu ki bu evin kapı tokmağında özel olan hiçbir şey yoktu. Fakat birisi bana açıklasın, açıklayabilirse tabi, anahtarını kapıya sokarken birdenbire tokmağın üzerinde onu gördü, şeklinde hiçbir değişiklik yoktu. Fakat bu kapı tokmağı değildi, Marley'in yüzüydü!
Bien, es un hecho que no había nada de particular en absoluto en cuanto a la persona que llamaba a la puerta de su casa pero que algún hombre me explique, si puede cómo sucedió que Scrooge teniendo la llave en la cerradura de la puerta viera a esa persona sin que mediara ningún proceso intermedio de cambio convertirse, de pronto, en el rostro de Marley.
Kalamar liderliği ele geçirdi, fakat Rahatına Düşkün atağa kalktı ve şimdi dördüncüyü, üçüncüyü ve ikinciyi geçti Mavi Kalamar hızını korumaya devam ediyor.
Calamari toma la delantera, pero Ample Parking avanza a zancadas. Se coloca cuarto, tercero, y toma el segundo lugar mientras Blue Calamari mantiene la velocidad.
Fakat en heyecanlı yerinde... hemen şimdi bunun olması gerekirdi.
Pero el momento más emocionante... tendría que ser este, ahorita.
Şimdi, vergi kaçakçılığı korkunç, um, hapis süresi hakkında kaygılı olduğnuzu biliyorum, fakat hazırlandığımız sürece...
Ahora, la evasión de impuestos da miedo y, sé que está preocupado sobre el tiempo en prisión, pero mientras esté preparado, es- - Un segundo.
Buraya şimdi geldim, fakat size söyleyebileceğim Bence tatbikatlarınıza ara verseniz iyi olur.
Acabo de llegar, pero puedo decirle que creo que debería poner sus otros ejercicios en espera.
- Hayır değil, fakat şimdi ikinci bir fırsatım var,
- No está bien.
Fakat, bebeğim... şimdi oldu.
Pero, cariño... los tienes ahora.
Tartışma Amerka'da hala sürüyor fakat en azından şimdi Kenny.. çok daha huzur dolu bir yerde.
El debate sigue en América, pero al menos Kenny... Está en un lugar más pacífico.
İlk başta Teröristler, sonra George Bush, küresel ısınma ve şimdi Yengeç Adamlar! Fakat çok basit bir şey! Benim hatam!
Primero fueron los terroristas, luego George Bush y el Calentamiento Global y ahora culpan a la Gente Cangrejo por algo que es simple.
Şimdi bunlar solgun anı sayfalarında kaldı fakat hala kötü ruhları uzak tutmak için kapıların üzerine orak yerleştirirler.
Ahora se está convirtiendo en un vano recuerdo. pero siguen manteniendo un lugar preferente para una hoz en la puerta para mantener alejados a los espíritus maléficos.
Fakat, şimdi kampa dönmesi ve Macaristan Yahudilerinin öldürülüşüne nezaret etmesi emredilmişti.
Pero ahora se le había ordenado que volviera al campo para supervisar la matanza de los judíos húngaros.
Düzgün konuş, şimdi Evet, fakat sadece al onu.
Habla adecuadamente Si, pero agarralo igual.
fakat senle tanıştım şimdi ve senle olmak hoş
Pero se que te conocí a ti y me gustaría estar con vos.
Şimdi arkadaşız, fakat bu, senin bana bir sürtük gibi... davranmanı durdurmasına izin verme
somos amigos ahora, pero no dejes que eso te impida tratarme como un completo perro
şimdi 13440
simdi 145
şimdi ne yapıyorsun 94
şimdi anladım 177
şimdi mi 706
şimdilik 467
şimdi değil 438
şimdi oldu 108
şimdi ne istiyorsun 34
şimdi neredesin 37
simdi 145
şimdi ne yapıyorsun 94
şimdi anladım 177
şimdi mi 706
şimdilik 467
şimdi değil 438
şimdi oldu 108
şimdi ne istiyorsun 34
şimdi neredesin 37
şimdiden 33
şimdi gidiyorum 125
şimdi ne yapıyor 40
şimdi dinlen 19
şimdi nereye gidiyorsun 60
şimdi nereye gideceksin 21
şimdi de bu 52
şimdi ne yapayım 18
şimdi ne oluyor 28
şimdi anlıyorum 178
şimdi gidiyorum 125
şimdi ne yapıyor 40
şimdi dinlen 19
şimdi nereye gidiyorsun 60
şimdi nereye gideceksin 21
şimdi de bu 52
şimdi ne yapayım 18
şimdi ne oluyor 28
şimdi anlıyorum 178
şimdi gitmeliyim 115
şimdi ise 87
şimdi ne olacak 465
şimdi olmaz 798
şimdiyse 77
şimdi git 292
şimdi hatırladım 246
şimdi buradayım 29
şimdi nerede 159
şimdi dene 31
şimdi ise 87
şimdi ne olacak 465
şimdi olmaz 798
şimdiyse 77
şimdi git 292
şimdi hatırladım 246
şimdi buradayım 29
şimdi nerede 159
şimdi dene 31