Hâl traduction Espagnol
867 traduction parallèle
Bazen bu vakalar değişik bir hâl alabiliyor.
A veces, estos casos cobran formas extrañas.
Çok kötü, hâl bu ki birazdan Eiryu buraya gelecekti.
- Claro. ¿ Quiere sake? Si quiere se lo sirvo.
Genelde çok sağlıklıdır hâl bu ki.
Es tan pequeño...
Yaşadığım şoktan teşekkür etmeyi unutmuş olabilirim ama bir şeyi bu kadar bekledikten sonra işler nasıl bir hâl alır bilirsiniz.
Estaba demasiado sorprendido para darte las gracias... pero ya sabes lo que ocurre cuando llevas mucho tiempo esperando algo.
Git gide daha saçma bir hâl alıyor.
Se vuelve loco de vez en cuando.
Artık vazgeçilmez bir hâl aldı.
Ahora me fascina.
Anthony Keane'in maceraları ilginç bir hâl aldı.
Las aventuras de Anthony Keane son mucho más interesantes.
Buna izin veremem. Ne bu hâl?
¿ Qué pasa?
Ne tuhaf değil mi, olayların aldığı hâl?
Oh. Extraño, ¿ no? cómo resultan las cosas.
Henüz bilmiyorum. Bir hâl çaresini bulacağım.
Pensaré en algo, debo hacerlo.
- Meşe Dalı Rozeti de cabasıdır. - Bir de İyi Hâl Madalyası. - Meşe Dalı Rozeti ile.
- La Medalla de Buena Conducta con hojas de roble.
Gün gelir çoğu yalnız insan hâl çaresine bakmaya çalışır yalnızlığın.
En un momento u otro, la gente sola piensa al respecto. - En la soledad.
"Çoğu yalnız insan hâl çaresine bakmaya çalışır yalnızlığın."
La mayoría de las personas solas intentan comprender la soledad.
Hâl böyle olunca ben de maden paralarıma dair ona soru sormadım.
No le hice ninguna pregunta sobre mi moneda
Akıl almaz bir şeydi. Hâl böyleyken şüphe duyamazdım.
Era increíble, pero no había lugar a dudas.
Gitmiş olabilirdim ama havada rüzgârdan eser yoktu. Yelkenleri komuta edebilirim, ne var ki rüzgârı edemem. Hâl böyle olunca seni tekrar görebileceğimi düşündüm.
Debería estar lejos, pero el viento no quiere soplar... y pensé que podría volverte a ver.
Hâl böyle olunca sormadan edemiyorum bu kitap zamanın diğer tarafından bana bir mesaj olarak mı geldi acaba?
Pero me pregunto : Si este libro procediera del más allá... con un mensaje no de muerte, de vida.
Bizim kıza son günlerde bir hâl oldu.
Esta chica se ha vuelto loca, últimamente
Ben onlar gibi arsızca yaltaklanmıyorum insanların yüzüne gülüp arkadan kuyularını kazmıyorum Fransızlar gibi yerlere kadar eğilip taklitçi maymun kibarlığı yapmıyorum. Hâl böyleyken neden hep ben habis bir düşman oluyorum?
Como no sé adular, emplear hermosas frases, sonreír a las gentes, acariciar, engañar, mimar, hacer reverencias a la francesa e imitar a los cortesanos, ha de tenérseme por un rencoroso enemigo.
Bize ne hâl oldu böyle?
¿ Qué nos ha pasado?
Bir gün hâl hatır sormak için kulübesine gittim.
Un día fui a su cobertizo para ver cómo estaba.
Artık işin nasıl bir hâl aldığını biliyorsun.
Ahora ya sabes el tipo de trabajo que va a ser :
Zaten bütün gün bavul toplamaktan bir hâl oldum en ufak sesi bile kaldıramıyorum.
Estoy muy alterada hoy, con las maletas y la mudanza... y no soporto este ruido.
İş o raddeye geldiğinde bu durumun bir hâl çaresine bakacağız.
Sí, lo tendremos en cuenta cuando llegue el momento.
Gidip uyuyalım bari, yoksa yarın bir şey yapacak hâl kalmayacak.
Disculpe. A dormir, vamos... que si no mañana no van a dar pie con bola.
Hâl böyleyken Edie ne diye kocanızın cenazesine geldi ki?
Pero ¿ por qué Edie fue al funeral de su marido?
Birkaç ay sonra her şey daha iyi bir hâl alacak.
Las cosas se verán mejor en pocos meses.
Yaklaştıkça gizemli bir hâl alıyordu.
Mientras se acercaba, se fue haciendo misterioso.
İşler neden bu kadar zor bir hâl aldı birdenbire ki?
¿ Por qué de repente tiene que ser tan difícil?
Bu ne hâl be?
¿ Qué es este lío?
Ya başına bir hâl gelseydi? Birden birilerinin çarpan yüreğimi sıkıca kavrayıp sıktığını hissettim.
Era peligroso : muchos criminales como yo en los alrededores.
İyi hâl indiriminden 5 yıl sonra serbest kaldı.
Libre 5 años después por buena conducta.
Onun gizli çılgınlığı şiddetli ve karşı konulamaz bir hâl almıştı.
Su locura latente volvió a la vida violenta e irresistible.
Sakin olmazsanız, Pepe'nin başına bir hâl gelecek.
Si no se calman Pepe sufrirá las consecuencias.
Sakinleşin yoksa Pepe'nin başına bir hâl gelecek.
Les digo que se calmen, o Pepe sufrirá las consecuencias.
Bazen utanç verici bir hâl alıyor.
Y a veces resulta muy molesto.
Komitenin dikkatini bir konuya tekrar çekmek isterim. Bay McCoy mahkûmiyetinde iyi hâl göstermiştir.
Quisiera volver a recordar al tribunal... la buena conducta del Sr. McCoy durante su reclusion.
Yani düşüncenin organik bir hâl almış şekli.
Exteriorización orgánica de la mente.
Tesadüfen bir kez daha rastlaşsak sanırım gülmekten bir hâl olurduk.
Si alguna vez nos volvemos a encontrar, de manera casual... Creo que nos moriremos de risa.
İyi hâl madalyası, gümüş yıldız, 53'te onur madalyası.
Medalla de buena conducta, estrella de plata, baja honorable,'53.
Lenny, durum umutsuz bir hâl alıyor.
¿ Lenny? El asunto se esta poniendo feo.
Gelecekteki iyi hâlinden siz sorumlu olacaksınız. Anlıyor musunuz? İyi hâl.
Y será responsable de su buen comportamiento. ¿ Entendido?
Bu ne hâl böyle?
¿ Qué diablos es esto?
Hayır, çirkin bir hâl alabilir.
No, podría resultar un poco violento.
Bilindiği gibi kapalı cezaevinden yarı açığa çıkmak iyi hâl gerektirir.
Como es sabido, ser transferido de una prisión vigilada a una prisión abierta requiere de una buena conducta.
Hâl-i hazırda maruz kaldığımdan daha fazlasını kapmama sebep olmazsın.
No me vas a contaminar más de lo que ya me contaminaron.
"İyi hâl" den altı ayını yırtarım.
Menos seis meses por buen comportamiento.
Evet, Truman görevi bıraktığından beri her şey daha da pahalı bir hâl aldı.
Si, bueno, todo ha subido de precio desde que se fue Truman.
Hâl ve vaziyet böyleyken, otoriteyi nasıl sağlayacağım?
¿ Cómo puedo hacer que me obedezcan?
Politika tamamıyla paranoid bir hâl almıştı.
Las relaciones políticas se convirtieron en una ambición paranoica.
Çok merak ettim. Düşünmekten bir hâl oldum.
Y a nadie sirvió de protección el prometido encuentro en la distancia,
hâlâ burada mısın 33
hallie 73
hala burada 31
hâlâ burada 19
hala öyle 37
hâlâ öyle 16
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
halil 34
hala orada 41
hallie 73
hala burada 31
hâlâ burada 19
hala öyle 37
hâlâ öyle 16
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
halil 34
hala orada 41
hâlâ orada 24
hala inanamıyorum 23
hâlâ inanamıyorum 19
hala yaşıyor 66
hâlâ yaşıyor 23
hala buradayım 54
hâlâ buradayım 18
hallederiz 84
hallet 25
hallettim 108
hala inanamıyorum 23
hâlâ inanamıyorum 19
hala yaşıyor 66
hâlâ yaşıyor 23
hala buradayım 54
hâlâ buradayım 18
hallederiz 84
hallet 25
hallettim 108