Orta doğu traduction Espagnol
915 traduction parallèle
Yeni Zelanda'nın savaşçıları Orta Doğu'da savaşırken cesur ülkeleri, çapadan başka bir şeyle silahlı değildi.
La fuerza aérea de Nueva Zelanda estaba en el Medio Oriente quedándose este valeroso país prácticamente indefenso.
Son 18 ayda Orta Doğu'daymış.
Estuvo apostado en el Medio Oriente durante 18 meses.
On sekiz ay Orta Doğu'da askerlik yaptı.
18 meses de servicio militar en el Medio Oriente.
Önlerinde Orta Doğu'ya kadar uzun bir yol var.
Tienen un largo camino hasta el Medio Oriente.
Bir Müttefik havaalanı Orta Doğu'da bir yer
Una base aérea aliada en el Oriente Medio
Ben bütün Orta Doğu'nun başındaydım. 9 ülke, 15 şişeleme fabrikası, hepsi Mekke'ye bakıyordu.
Estaba encargado de todo el Oriente Medio... 9 países, 15 plantas embotelladoras, hacia La Meca.
Orta Doğu'da seni duymayan kalmadı.
Todos en Medio Oriente han oído de usted.
Yorkshire'da üretilip Orta Doğu'ya ihraç edilen, üzerinde "Dikkat, kırılabilir!" yazan işe yaramaz bir malsın sen.
Bueno para nada, hecho en Yorkshire... exportado a Medio Oriente con etiqueta de "¡ frágil!"
Avrupa ve Orta Doğu'da çalışıyorsunuz.
Trabaja en Europa y en Medio Oriente.
- Asya'dan Orta Doğu'ya kadar.
- De Asia a Oriente Medio.
Vietnam'daki tüm askerlerin birileriyle yatmasını sağlayın bütün Orta Doğu sorunu çözülsün!
¿ Si dejan follar a todos los soldados de Vietnam... todo los problemas se arreglan?
Şu anda Orta Doğu'ya uçuyor.
Está en la ruta del Medio Oriente ahora.
Avrupa'nın istilası planını son haline getirmek üzere Orta Doğu'daki... muadilleriyle buluşmak için dün gece yola çıkmıştı.
Anoche iba encontrarse con sus homólogos en Oriente Medio... para finalizar los planes de invasión de Europa.
Biraz önce Mounar adlı sahte bir Orta Doğu ülkesinden gelen 300 teröristi havaya uçurdum.
¿ Rara? Acabo de matar a 300 terroristas del falso país de Mounar de Oriente Medio.
ABD'nın ulusal güvenliğini tehdit eden hiç bir duruma göz yummayacaklarını belirten elçi,... Sovyetleri Orta Doğu üzerindeki dikkatleri dağıtmaya çalışmakla suçladı.
Los EEUU no tolerarán ninguna amenaza a su soberanía y acusaron a los soviéticos de querer desviar la atención del Oriente Medio.
# Uzak ya da yakın ya da orta doğu #
Próximo, medio o lejano oriente
Sizce Orta Doğu'da savaş çıkacak mı?
¿ Cree que habrá guerra en el Oriente Medio?
Orta Doğu, dünya rezervlerinin % 80'ine sahip.
El 80 % de las reservas mundiales están aquí, en Medio Oriente.
Ama Orta Doğu'da değil, Avrupa'da.
Pero no en Oriente Medio, sino en Europa.
Zharkov Orta Doğu'da ya da evinde değilse, nerede?
Cuando Zharkov no está en Oriente Medio ni en su país, ¿ dónde está?
Cross'un orada, Kahire'den karısına gönderdiği zamandan kalma Orta Doğu tarzı mobilyaları ve el yapımı eşyaları vardı.
Cross guarda allí muebles de la época en que su mujer llegó desde El Cairo.
Orta Doğu'da durum hâlâ çok kritik.
La situación sigue siendo tensa en Oriente Medio.
Orta Doğu'ya gidiyoruz.
Nos vamos a Oriente Medio.
Şubat - Temmuz 1970'de Filistinlilerle birlikte film yapmak için Orta Doğu'ya gidenler arasında ben varım... sen varsın, o var, o var...
En febrero, julio 1 970, es "yo", es "tú"... es "ella", es "él", que vamos a Oriente Próximo... con los palestinos para hacer una película.
Bu kayıt Orta Doğu'ya bir ziyareti sırasında Kanadalı bir turist tarafından çekildi.
Lo que van a ver ahora fue filmado por un turista canadiense de vacaciones en el Medio Oriente.
- Diğer şeylerin ötesinde Orta Doğu'da bir yabancı muhabirliği yaptım.
Entre otras cosas. Y corresponsal extranjero en el Oriente Medio.
Afrika, Asya, Orta Doğu, Güney Amerika... Yeteri kadar devrimcileri var.
África, Asia, el Medio Este, América del sur ya tienen suficientes revolucionarios.
Orta Doğu'da CIA'in bir numaralı teknisyeni.
El tipo que soluciona problemas más duro de la CIA en Oriente Medio.
Sonuna kadar kalabilirdim ama patronum Orta Doğu'yu yazmamı istedi.
Me habría quedado hasta el fin, pero me enviaron al Medio Oriente.
Böylece Altı Gün Savaşı için Orta Doğu'ya gittim.
Por eso estuve en la Guerra de los Seis Días.
Orta doğu ve Orta Amerika'daki isyan ve devrimleri ilerletmek adına geniş ölçüde yatırım yaptık. Neyse ki sermaye masrafımız, teçhizat ve füze satışlarının toplamı ile cömertçe dengelendi.
Afortunadamente, nuestro desembolso de capital... se ha compensado generosamente... por las ventas resultantes de armamentos y misiles.
Orta Doğu?
¿ Oriente Medio?
Orta Doğu'da Essenties adında bir erkek kabilesi var.
Hay una tribu de hombres en el Medio Oriente llamado Essenites.
- Angola, Orta Doğu'dan bahsetmedim bile.
- Sin mencionar Angola, o medio oriente.
Orta Doğu hakkında ne diyorsun?
¿ Qué hay del Oriente Medio?
Birleşik Devletler, Rusya askeri gücünü İran'dan çekmediği sürece... Orta Doğu'ya birlikler sevk edebileceği imasında bulundu.
EEUU amenazó con enviar tropas al Medio Oriente si la URSS no abandona Irán.
Bunun yanısıra üç AWACS erken uyarı uçağı da... Orta Doğu görev gücüne destek amacıyla bölgeye ulaştı.
Junto con 3 AWACS, se cree que tomarán una acción de soporte para las fuerzas occidentales en el Medio Oriente.
Orası Uzak Doğu değil ki, ahmak. Orta Doğu.
Eso no es Lejano Oriente, ¡ eso es Medio Oriente!
Birçok ülkeden gözlemci ve bilim adamı Orta Doğu'da iki nükleer patlama... olduğuna dair artan deliller bulunduğunu ifade ediyor.
Creciente evidencia de parte de científicos y observadores de muchos países indica que hubo 2 explosiones nucleares en el Medio Oriente.
Los Angeles şirketindeki bir çocuk Orta Doğu'da kaçırıldı.
Recuerdo el caso de una empresa... que les secuestraron a un empleado en Oriente Medio.
Adam Orta Doğu'nun neresinden?
¿ De qué parte de Oriente Medio es?
Bak, Parti için üzgünüm. Brandon için de... ve Orta Doğu krizi için de üzgünüm...
Mira, siento lo de la fiesta y siento lo de Brandon, y también siento lo de la crisis del Medio Oriente.
Orta Doğu'daki en iyi sirk!
¡ El mejor circo de Medio Oriente!
31 Ekim 1917 de, Gazze de ki acı dolu iki yenilgiden sonra Britanyalılar Türk cephesinin diğer tarafını hedef aldılar, suyu bol, çöl ile korunan Birüssebi'yi. Orta Doğu'nun geleceği dengedeydi.
El 31 de octubre de 1917, tras dos derrotas en Gaza, el ejército Británico ataca el otro extremo de la línea Turca, en Beersheba, entrando en la fortaleza que poseía :
Albay Richard Meinertzhagen, Britanya İmparatorluğu En Üstün Komutan madalyası, ve Üstün Hizmet Madalyası sahibi Orta Doğu kuş uzmanı oldu Siyonizmi savundu 1967'de öldü.
el Coronel Richard Meinertzhagen, condecorado con los títulos de Comandante del lmperio Británico y la Orden del Servicio Distinguido, se convirtió en un experto en aves de Oriente Medio, y seguidor del sionismo. Falleció en 1967.
Silindir karanlıklara karışmak üzere yaklaşın biraz mahkum edilmeden yeryüzünü ezen bir tanrı olan şeytanın babası tarafından, Orta Doğu'da bir yere gömülecekti.
La caja fue enterrada en el Oriente Medio por "El Padre de Satán". Un Dios que caminó por la Tierra, pero que desterraron a las tinieblas.
Güney Amerika'daki fahişelerin yarısı Varşova üzerinden gelmiş Orta ve Doğu Avrupalılar'dır.
La mitad de la carne que se llevó a Sudamérica... desde Europa central y oriental... pasó directamente por Warsaw.
1940'ta olandan daha kötüydü. Doğu Prusya'nın tamamı ve Pomerania'nin bir kısmı orta Almanya'da sığınmacıları almaya çalışıyordu.
Preferían dárnoslas a nosotros que verlas violadas por los rusos.
# Yakın ya da orta ya da çok uzak doğu #
Próximo, medio o lejano oriente
Yorumlamamıza... Orta Güney İngiltere'de görülecek, gerçi doğu bölgelerin iç kesimlerine gece yarısına kadar ulaşması beklenmiyor.
Comentando sobre y gran parte del Centro Sur de Inglaterra, aunque tal vez no alcance la zona Este del centro del país hasta después de medianoche.
Orta Doğu'da güzel olan şey bu denildi.
Diciendo : eso es lo que había de nuevo en Oriente Próximo.