English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Sadece ben varım

Sadece ben varım traduction Espagnol

754 traduction parallèle
Sadece ben varım. Arkadaşça bir evlilik mi istiyorsunuz?
¿ Sugiere un casamiento compartido?
Biliyorum, ama sadece ben varım.
Yo también tengo familia.
Sadece ben varım.
Sólo yo.
" Sadece ben varım.
Sólo soy yo.
Sadece ben varım.
Siempre improviso.
Kaç tane kocan var ki? Sadece ben varım.
¿ Cuántos esposos tienes?
Hayatında sadece ben varım, sende göreceksin, çok yakışıklı biri.
Sólo me tiene a mí Es muy guapo, ya verás
Orada hiçbir şey yok... sadece ben varım.
No hay nada... Sólo estoy yo.
.. peşinde sadece ben varım. O da dört tabak fasülyenin parası için!
Es al único al que le interesa porque siempre me debe un plato de frijoles.
Hans diye biri yok Bayan Van Hoskins, sadece ben varım, Fritz.
No hay ningún Hans, Sra. Van Hoskins, sólo estoy yo, Fritz.
Sadece ben varım.
Sólo soy yo.
Sadece ben varım burda.
Sólo soy yo.
7 yıldır, onun yanında sadece ben varım.
Durante siete años, yo estuve con él.
Etrafta kaç tane senin gibi hizmetli var? Sadece ben varım.
¿ Cuantos criados hay aqui?
Sadece ben varım.
Sólo... yo.
Biliyorsunuz, Öğrenci Binbaşısının üzerinde rütbece sadece ben varım... bu da mevkiyi biraz sorumlu bir mevki yapar.
Sólo yo ostento un grado superior El puesto entraña ciertas responsabilidades.
Patron yok, sadece ben varım.
No hay más jefe. Sólo yo.
- Burada sadece ben varım.
- Soy el único aquí.
Sadece ben varım.
Solamente quedo yo.
Çünkü sadece ben varım Alex.
Así que soy el único tipo, Alex.
Burada sadece ben varım. Bisikletim yok!
Solo estoy yo. ¡ Sin mi bici!
Hiç çocuğu olmamış. Sadece ben varım.
Ella no ha tenido hijos, sólo me tiene a mí.
Burada bir şey yok Jordan. Sadece ben varım.
Aquí no hay nada, Jordan.
Bana söylemiş olmalısın çünkü burada sadece ben varım.
Pues debes estarme hablando a mí, porque soy el único aquí.
- Sadece ben varım.
- Sólo yo.
Sadece ben varım.
No hay nadie, sólo yo.
Bir kurtarma ekibi falan yok. Sadece ben varım.
Yo soy el equipo de rescate.
Ama burada sadece ben varım.
Aquí no hay nadie más.
Bu kez sadece ben varım.
Esta vez soy sólo yo.
Artık sadece ben varım.
Ahora soy sólo yo.
Bu evde sadece ben varım. Buraya istediğin her an gelebilirsin.
Ahora que la casa es mía, puedes venir cuando quieras.
Sadece ben varım.
Eso es todo.
Ben delirdim mi, yoksa burada sadece iki yatak mı var?
¿ Estoy loco, o sólo hay dos camas aquí?
Ona bu ricottayı vermezdim, ben de bu yüzden : "Sadece bu kıyafetim var ve onu kimseye vermemeye yemin ettim ama onu üstümden alırsan seni durdurmayacağım" dedim.
Yo llevaba el requesón pero no se lo podía dar, entonces me dije : yo no tengo nada para darte, excepto la túnica, pero tengo órdenes de mi padre y no se la puedo dar a nadie.
Yani çalışıyordum. Ben sadece- - - Randevunuz var mı?
¿ Tenía cita?
Zaten bir çok yüzbaşın var, ve ben sadece hakkım olanı istiyorum.
Ya tienes a muchos lugartenientes, y yo solo quiero mi parte.
Yani, ben sadece bir tablo alacaktım, sizde bir sürü var.
Me iba a Ilevar sólo un cuadro, ustedes tienen muchos.
Sürüyle var ama ben sadece bunu aldım.
Hay muchos, pero sólo tomé este.
- Zayiat var mı? - Sadece ben.
- ¿ Algún herido?
Sadece ben değil, benim motelim var.
No sólo a m ¡ porque tengo el motel.
Bir sorunun var ve ben de sadece yardım etmeye çalışıyorum.
Tienes un problema, y sólo trato de ayudarte.
Marcie, ben sadece mutluluğunu istiyorum. Tabii kendi evinde. Çünkü, sağlıklı çocuklarım, mutlu bir kocam var ve buna bir son verilmeli.
Marcie, Solo quiero tu felicidad, preferiblemente en tu propia casa, porque, como veras, ahora hijos sanos, un esposo feliz, y esto tiene que parar.
Bakır borular da var, ben sadece bakır boru kullanırım.
Después está el cobre, que es la única tubería que uso yo.
Bakır borular var ben sadece bakır boru kullanırım.
" Y está la de cobre que es la única que uso yo.
Sorun benim, ben sadece... yani 100-200 tane aşırılığa iznimiz var, hatırladın mı?
Olvídalo. Yo... Quiero decir, nos permitimos 100-200 idiosincrasias, ¿ recuerdas?
Bana sadece bugün kazandır ben de var olduğuna inanayım Söz!
Te doy mi palabra.
Hiçbir şey yok. Sadece bir hiç için ömrünün geri kalanında... bu tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş ben varım.
Somos sólo yo y esta maldita silla de ruedas... para el resto de mi vida.
Ben evsizim. Güneş doğunca istasyona gitmek zorundayım. Ve sadece birkaç saat var.
No tengo casa donde ir, cuando amanezca tendré que ir a la estación y solo quedan unas horas.
Sadece sen, ben ve buradaki arkadaşım var.
Sólo tú, mis amigos y yo.
Sonuçta... yılda 300 pound alacağım emekliliğim var mı? Üç ayda bir maaş olarak. Ben sadece edebiyat için yaşarım.
Claro que... si tuviera una pensión de 300 libras al año... pagada trimestralmente... viviría para la literatura.
Geride sadece ben kaldım. Neler olduğuna dair kanıtlarım var. Dökümanlar, belgeler, fotograflar.
Sólo quedo yo, tengo pruebas de lo que pasó, documentos... papeles, fotografías, órdenes firmadas...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]