Önemli bir şey traduction Espagnol
8,299 traduction parallèle
Sana önemli bir şey vermek istiyorum.
Quiero darte algo importante.
Önemli bir şey değil.
No es gran cosa.
Önemli bir şey değil tabi ya. Övünmeye değmez. Kurtarma takımdan biriyim ben de.
Bueno, ya sabes, Yo no voy a presumir con eso, pero yo soy parte del equipo de rescate también.
Son önemli bir şey daha var, sakın seruma dokunma.
Una última cosa : No toquen el suero.
- Yapman gereken daha önemli bir şey mi var?
¿ Tienes algo más importante que hacer? No.
Bundan 40 saniye önce ise aynı derecede önemli bir şey oldu ama bunu kimse görmedi.
Pero 40 segundos antes de eso, algo igualmente importante pasó, pero no todo el mundo lo vio.
Yapması gereken önemli bir şey olduğunu söyledi.
Ella dijo que tenía algo importante que hacer.
- Önemli bir şey için avukatımı aradım.
He llamado a mi abogado sobre para algo importante. ¿ Para qué?
- Bu önemli bir şey.
Ya es hora ", hombre.
Ama bu... bu... önemli bir şey.
Pero es... es... es algo.
Önemli bir şey.
Es importante.
Önemli bir şey değil.
No es nada.
Bu işe önemli bir şey yapmak için girdim.
Tomé este trabajo porque yo quería hacer algo importante. ¿ Sabes?
Önemli bir şey yok.
No es gran cosa.
Bu yaptığın çok önemli bir şey.
Te lo agradezco tanto. Esto que has hecho es grandioso.
Önemli bir şey değil. Sorun yok.
Eso no importa, no pasa nada.
Önemli bir şey söyleyeceğim sana.
Tengo algo grande para contarte.
Bak, gerçekten önemli bir şey değil.
Mira, no es realmente importante.
- Önemli bir şey değildir.
Quizás no importe.
Halkı sakin ve sessiz tutmaktan daha önemli bir şey olamaz.
Nada es más importante que mantener a la población calmada y tranquila.
Önemli bir şey değil.
No es importante.
- Önemli bir şey yok diyorum.
- Te digo que no pasa nada.
Stacey, önemli bir şey yok, doğal davran yeter. Herkesin portresini çekiyorum.
Stacey tranquila, se natural, estoy grabando a todo el mundo.
Önemli bir şey kaçırdım mı?
¿ Me perdí de algo importante?
Düşündüm ki bir burs kadar önemli bir şey çerçevelenip asılmalı.
Me imaginé que algo tan importante merecería un lugar destacado en la pared.
Çok da önemli bir şey kaçırmıyorsun.
No estás perdiéndote nada especial.
- Önemli bir şey kaçırabiliriz.
- Podríamos perdernos de algo.
İngiliz ordusunun kararını değiştirecek kadar önemli bir şey olduğunu mu söylüyorsun?
¿ Crees que hay algo lo suficientemente valioso para hacer que la Armada Británica olvide que tú y yo somos piratas?
Hep birlikte giderdik, yani, bizim için önemli bir şey.
Siempre vamos juntos, es algo de lo nuestro.
Sana söylemem gereken çok önemli bir şey var ve sen de ağzımdan çıkan her kelimeyi dikkatle dinleyeceksin anladın mı?
Tengo que decirte algo muy importante, y quiero que escuches cada palabra atentamente, ¿ entiendes?
Bu yüzden bizle beraber buraya gönderdikleri her şey yanmaz maddeler. Önemli bir şey hariç. Martinez'in kişisel eşyaları.
Así que, todo lo que envían acá es resistente al fuego con la notable excepción de los artículos personales de Martínez.
- Önemli bir şey.
Es importante.
Önemli bir şey mi bu? Dindar değilsen, değil.
¿ Es eso gran cosa?
Bu da kesinlikle önemli bir şey değil.
Eso parece insignificante.
Pekala, ona gerçekten önemli bir şey söylemem gerekli.
Vale, tengo que decirle algo muy importante. Es extremadamente impotante.
- Pahalı da. Richard'ın size söyleyeceği çok önemli bir şey var.
Chicos, Richard tiene algo que decirles.
- Önemli bir şey değil.
No es gran cosa.
Şu an daha önemli bir şey için gerekli bana.
Tengo un uso más importante para ellos ahora.
Senden önemli bir şey isteyeceğim.
Escucha, necesito que despejar el camino.
Önemli bir şey değil.
No es para tanto.
Umutlarıma bağlanmam için önemli bir şey.
Es algo en lo que poner mis esperanzas.
Sana söylemek istediğim önemli bir şey var.
Quiero decirte algo importante.
Şey, çok önemli bir maçım var.
Tengo un juego. No como antes de jugar.
Yapman gereken, değiştirmek istediğin önemli şeyi bulup, bir çeşit slogana döndürmen. İnanılmaz bir şey.
Es increíble.
Söyleyebileceğim tek şey, çok önemli bir malı transfer ettiğin.
Todo lo que puedo decirte es que se está transportando cima activo prioridad.
Şey, önemli bir şey değildi.
Yo... Bueno, de nada importante.
Ne olursa olsun, iyi bir sigorta yaptırmak hayat boyu yapılabilecek en önemli şey.
Al final del día, tener un buen seguro Importa mientras vives
Geç kaldığım için üzgünüm. Sana bir soru sorayım. Senin için en önemli üç şey nedir?
Dime las tres cosas que más valoras.
Önemli olan şey yüzeysel olarak nasıl görünebileceğine rağmen böyle bir şey yapabilen bir cihaz tasarlamak olağanüstü bir bilimsel başarı.
Lo importante aquí es que, a pesar de lo que pueda parecer en un primer momento, construir un aparato capaz de esto es un logro científico extraordinario.
İkimiz için de önemli olan şey bana bir burs almak.
Lo que nos importa tanto es para que consiga una beca.
Ama burada önemli olan şey bir suçlu aramak yerine tekrar olmasını engellemek.
Pero, más importante que culpar... es evitar que vuelva a suceder.
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli bir şey değildi 36
önemli birşey değil 33
önemli bir konu 16
önemli biri 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli bir şey değildi 36
önemli birşey değil 33
önemli bir konu 16
önemli biri 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106