Öyle bir şey traduction Espagnol
14,053 traduction parallèle
Evet, öyle bir şey. Sean :
Sí, algo como eso.
- Ama öyle bir şey düşünmüyorum.
Pero ni pensarlo.
- Ben öyle bir şey demedim. Ben buradayım.
Aún estoy aquí con usted
Öyle bir şey yapmıyorum.
- No estoy haciendo tal cosa.
Sıkıysa bana bir daha öyle bir şey yap da olacakları gör.
Haz una seña más y verás lo que pasa.
Henüz öyle bir şey olmadı. Henüz mü?
Bueno, eso aún no ha sucedido.
Hayır, Dayshawn, öyle bir şey olmayacak. Korkutmayın bu çocukları.
Nada de tiroteo, Dayshawn.
Öyle bir şey yapmayacaksın.
Claro que no.
- Seni abazan maymun seni. - Yok öyle bir şey.
Como el de un perro excitado...
Belki kulağınıza Starbucks Frappuccino'su kaçmıştır çünkü öyle bir şey olmadı. Eğer siz de gelmezseniz geziyi sonlandıracağınızı söylemişsiniz. Doğru değil bu.
Oí que amenazó con cancelar el viaje, si no venías.
Ama öyle bir şey yapmıyorum çünkü eğlenmemizi istiyorum.
Pero quiero que la pasemos bien.
- Demek istediğim öyle bir şey. Kesinlikle yedi ders saatinden daha başka sebepler olmalı.
Tiene que ser por algo más que eso.
Dinle... Damien'ın söyledikleri... O öyle bir şey demek istemedi.
Escucha lo que dijo Damien...
Öyle bir şey mi söyledim?
- ¿ Eso dije?
Yani öyle olmalı, dün böyle bir şey yoktu bundan eminim.
Tiene que serlo, antes no estaba ahí antes de anoche, te lo prometo.
- Öyle bir şey demedim.
- Yo no he dicho eso.
Ben öyle bir şey demedim, asla da demem!
- ¡ No he dicho eso y nunca lo diría!
- Hayır, öyle bir şey demiyor.
No, no esta diciendo eso.
- Öyle bir şey yaptığın yok.
No hiciste tal cosa.
- Yakalamayacaksın çünkü yok öyle bir şey.
- Estoy así de cerca. - No vas a atraparlo
Hayatımda öyle bir şey görmedim.
! No había visto algo así en mi vida.
Öyle bir şey.
Algo así.
Kimmy, öyle bir şey yok...
Kimmy, eso no parece...
Biliyorum, cuma beyannamelerin son günü ve kampanyan sona ermek üzere ama sana yüklenmeyeceğimi sanıyorsan, öyle bir şey yapamam.
El viernes es la presentación y tu campaña habrá terminado pero si crees que seré compasivo, no puedo hacerlo.
Öyle bir şey yapamazsın.
Nada por el estilo.
Bak, eğer beklersek bir şey çıkar, bir kediye da öyle bir şey ve peşinden kovalarlar.
Si esperamos, algo podría pasar, un gato o algo así. Y entonces lo seguirán.
- Ben öyle bir şey demedim.
- Yo no he dicho eso.
Öyle bir şey çıkmasını umuyordum. Çünkü kedi ve köpeklerle başa çıkabiliyorum.
Como que tenía la esperanza de que fuera sólo eso, porque puedo con los gatos y los perros.
Öyle bir şey yok.
Ellos... No existen.
Evet, öyle bir şey duymuştum.
Sí, escuché algo parecido.
Ben öyle bir şey görmüyorum Ajan Scully.
Pero no es lo que veo aquí, Agente Scully.
- Ne? Öyle bir şey demedim.
Yo no he dicho que seas débil.
Eğer Lou öyle bir şey yapmış olsaydı,
Si lo hubiera hecho, estaríamos en comisaría.
Biliyor musun, bu, senin ayrılmayı düşünmen tuhaf, ironik veya öyle bir şey. Çünkü tam da bugün geri dönmek için iş teklifi aldım.
Es gracioso o irónico... que pienses en irte porque... justo hoy... me ofrecieron un empleo aquí.
Şehir merkezinde öyle bir şey olmaz. Haksız mıyım?
No existe tal cosa en el centro, ¿ verdad?
Danny ne zaman öyle bir şey yaptı ki?
Es decir, ¿ cuándo dio Danny la cara por algo?
- Öyle bir şey demedim Marco.
- No dije eso.
Niye öyle bir şey dedin ki?
¿ Por qué dijiste eso?
Bir şey denemiyordum, yani garip bir sesle söylemiş olabilirim- - 30 gram, öyle mi?
Ni lo intenté. Una vez hice una voz rara... Treinta gramos, ¿ no?
- Eklemek istediğiniz herhangi bir şey yoksa e-postamı kontrol edeceğim de. - Öyle mi?
¿ Es todo?
- Öyle bir şey yapmaya çalışmıyorum.
Tratas de mojar tu pequeño pene.
- oyle bir sey mi var?
- ¿ Eso existe?
oyle bir sey degil!
¡ No se parece!
Dogru, oyle bir sey degil.
No. En lo más mínimo.
Hayir, oyle bir sey olmayacak. cunku ailem bana kendime saygi duymayi ogretecek ve senin gibilerden uzak duracagim.
Eso no va a ocurrir nunca porque mis padres me enseñarán a respetarme a mí misma y a alejarme de tipos como tú.
Kesinlikle öyle bir şey yapmayacak.
¡ Naturalmente que no lo hará!
Aslında bir şey söylemek istemedim ama ağabeyin bir süredir seninle ilgili öyle bir konuşuyor ki... Sanki senin işini bitirmeye kendini adamış gibi Jimmy.
Mira, yo no quería decir nada pero por como tu hermano habla de ti últimamente realmente la trae contigo, Jimmy, y...
Öyle bir şey olmadı.
Eso nunca pasó...
- Heyecan verici bir şey, gerçekten öyle. - Evet.
Suena interesante, si realmente lo haces.
- Sakın öyle bir şey...
- No...
Öyle her zamanki sıradan canavarlardan da değil. Dönüşüm geçiren bir şey.
Y no sólo tu monstruo promedio diario, sino que estamos hablando de transformación aquí.
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir şey söylemedim 27
öyle bir şey yapmadım 19
öyle bir şey olmayacak 30
öyle bir niyetim yok 19
öyle birşey yok 16
öyle biri yok 28
öyle bir şey yok 92
öyle bir şey demedim 65
öyle bir şey işte 17
öyle bir şey söylemedim 27
öyle bir şey yapmadım 19
öyle bir şey olmayacak 30
öyle bir niyetim yok 19
öyle birşey yok 16
öyle biri yok 28
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17