English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Ama burada değil

Ama burada değil traduction Français

1,452 traduction parallèle
Ama burada değil.
Mais pas ici.
Üzgünüm ama burada değil.
- Elle est absente.
Ama burada değil.
Il n'est pas ici, en tout cas.
- O kişi yüzbaşı ; ama burada değil.
- Le capitaine n'est pas là.
Kendi evinde istediğini yapabilirsin ama burada değil.
Chez toi, tu fais ce que tu veux. Mais pas ici.
İmzalı bir kopyasına ihtiyacım vardı... bir arkadaşım kayıt bölümünde çalışıyor, ama burada değil.
J'avais besoin d'un duplicatat.. d'une firme... et l'ami que j'ai..
Burada arkadaşının benim hakkımda neler söyleyim durduğunu bilmiyorum, ama seni temin ederim doğru değil.
Je ne sais pas ce que votre ami vous a dit sur moi mais je peux vous assurer que ce n'est pas vrai.
Ama lütfen bana inanın Bay Bullock... onu tanırım ve burada benim ve bu çocuğun iyiliği için değil... kendi çıkarları için bulunuyor.
Je vous prie de croire, M. Bullock, moi qui le connais depuis longtemps, qu'il est ici dans ses intérêts, et contre les miens et ceux de la petite.
Yani burada değil de, orada ama...
Tu sais, Jason, tu n'as pas besoin de prendre tout ce mal
Ama burada, sahilde değil.
Il n'est pas sur la plage.
Ama bu akşam burada acayip fazla var, değil mi? Bir sürü müzisyen.
Il y a plein de mecs ici et ils sont tous musiciens et vous savez quoi?
Yani, tam olarak burada değil ama bilirsin, bir ev al.
Pas vraiment ici, mais tu pourrais prendre une maison,
Ama eşlerimiz burada değiller değil mi?
Mais d'un autre côté, nos conjoints ne sont pas là, si?
Evet, ama merdiven hala burada yok, değil mi?
- Elle n'est pas encore là.
Ama o burada değil.
Mais il est pas là.
Sanırım nazik olarak, öksürmek ve burada olduğumu belli etmem gerekirdi. Ama bu çok zorlama olur, değil mi?
Je suppose que j'aurais dû... tousser pour signaler ma présence, mais... ça paraît tellement artificiel, n'est-ce pas?
Pekâlâ, Ritz değil, ama burada yapabileceklerimizi yapıyoruz.
D'accord, ce n'est pas le Ritz, mais nous faisons de notre mieux par ici.
Aslında, o burada değil. Ama yardımcı olmak isterim.
Euh, en fait elle n'est pas ici, mais j'aimerais pouvoir vous aider.
Ama her şey yoluna girdi. Yoksa, burada olmazdın değil mi?
Mais tout a été pour le mieux, sinon vous ne seriez pas là.
Ama şimdi burada değil.
Et à présent, elle n'est pas là.
Burada bazı iyi fikirler var ama tutarlı bir matematiksel sav değil.
Il y a là quelques idées intéressantes. Mais ce n'est pas un argument mathématique cohérent.
Burada hırsızlık için olduğumuzu anladınız herhalde... ama peşinde olduğumuz şey sizin değil.
Vous pensez qu'on est des voleurs, mais ce qu'on cherche ne vous appartient pas.
Ama neden burada değil?
Pourquoi elle n'est pas là?
- Steve burada değil. Ama ben buradayım.
Steve n'est pas là que je sache, hein?
Ama burada Aids testini öyle yapmıyorsunuz, değil mi?
Mais ce n'est pas comme ça que vous testez pour le VI H ici, n'est-ce pas?
Ama burada neler olduğunu anlatabilirim, öyle değil mi?
- Mais je peux vous parler d'ici. - Parfait.
Benimle değil ama burada.
Pas avec moi, mais ici.
Ama siz burada her şeyi bir törene çeviriyorsunuz, değil mi?
Mais ici, tout est un rituel.
Zeke burada değil demiştin. Ama onu ambulansa koyarlarken gördük.
Tu as dis que Zeke n'étais pas la... mais nous savons qu'une ambulance l'a amené ici.
- Nick burada değil ama, öyle değil mi?
- Nick n'est pas là, je me trompe?
Oğlun gibi. O burada değil ama sen onu hergün düşünüyorsun, değil mi?
Comme ton fils, il n'est pas là mais tu penses à lui chaque jour, non?
Daha önce hiç bir yer hakkında bu kadar özel hislerim olmamıştı. Annem bir süre burada yaşadı. Ama annem artık bizimle değil.
J'ai jamais vraiment aimé cet endroit, si ce n'est parce que maman a habité ici un moment, mais elle n'est plus là.
Ama burada evlilikler oyun değil.
Le mariage n'est pas un jeu ici.
Burada milyarlarca insnaın temiz suyu olmadığını söylüyor... ya da AlDS'ten binlerin öldüğünü, ama biliyorsun, şayet... o pis suyu içen çocuğu görebilsek daha iyi olur... ya da biliyorsun, bir çocuğu.... hayır, demek istediğim, çocuğu ölürken görmek değil... ama biliyorsun, bunu daha gerçekçi kılacak bir şeyler.
On dit ici que des milliards de gens n'ont pas d'eau potable, que des milliers meurent du SIDA, mais ce serait mieux, vous savez, si on voyait des enfants en train de boire l'eau sale ou bien encore voir un enfant... Enfin, pas voir un enfant mourir, mais, vous voyez, quelque chose qui rendrait les chiffres palpables.
Onu görmeliyim. Ama o burada değil.
Je dois le voir, mais il n'est pas là.
Ama burada olmamın sebebi bu değil.
Mais ce n'est pas ce qui m'amène.
Bak, söylemek istemezdim ama burada olduğunu biliyor ve ne yazık ki zaman senden yana değil.
Je ne voulais pas te le dire, mais à présent, elle doit savoir que t'es là, et malheureusement, tu n'as plus beaucoup de temps.
O kadar kötüdür. Burada çalışmak o kadar zor değil ama burayı da çok seveceğimi sanmıyorum.
C'était pas si dur que ça mais... je me sens pas capable d'aimer ça plus longtemps.
Onu hissediyorum. Henüz kesin değil.Ama ben Keishingte iken o burada olacak.
Ce n'est pas encore clair mais ça le sera une fois que je serais sur Keishing.
Ama bekle, burada sadece hasta olanlardan bahsediyoruz, değil mi?
Mais attendez, on ne parle que des malades, n'est-ce pas?
Ama, Rita burada değil.
Mais, tu vois, Rita n'est pas encore là, et bon sang.
Ama en çok oynaştığı kişi burada değil - Kim o?
Evelyn faisait ça avec beaucoup d'hommes, cependant, la personne avec qui elle le faisait le plus n'est pas ici.
Ama azmedip beni takip edenler ödüllendirileceklerdir, sadece öteki hayatta değil, burada ve şimdi.
Mais ceux qui ont été loyaux et qui m'ont suivi seront récompensés, pas seulement dans l'autre vie, mais ici et maintenant.
Biliyorum, ama Elise, neden burada röportaj yapmak değil mi?
Je sais Elise, mais pourquoi ne pas faire l'interview ici?
Ama burada yoklar. Değil mi Çavuş?
Le seul souci c'est qu'ils ne sont pas là, je n'ai trouvé personne.
Herkes burada olmazsa ekip yemeği olmaz ama, değil mi?
C'est pas un repas d'équipe à moins qu'on ait toute l'équipe, hein?
Ama o burada değil. Öyle değil mi?
- Il n'est pas là, si?
Peki, burada olabilir, ama Amerika'da değil, Tanrı'nın daha fazla önem verdiği yerde.
Peut être ici, mais pas en Amérique, où Dieu fait attention.
Uh, ilgilenmeniz çok hoş. Ama, burada değil.
Beh, C'est gentil de votre part mais il n'est pas ici.
Güneş sıcak bile değil. Ama biz burada şu yığını taşıyoruz.
Le soleil ne tape pas encore, et on bosse déjà dur.
- Ama burada kalıyor, değil mi?
- Elle habite bien là?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]