English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ D ] / Değil mi ya

Değil mi ya traduction Français

2,256 traduction parallèle
Değil mi ya!
T'as raison.
- Bir dolanalım o zaman. - Bakalım şöyle, değil mi ya?
On va aller voir.
- Değil mi ya!
Carrément!
Garip değil mi? Saldırıya uğrayan kişi Carlton'du.
Ça veut rien dire, c'est lui la victime.
Carlos Fuentes'le karşı karşıya geldin, değil mi?
Vous étiez face à face avec Carlos Fuentes, non?
Modası geçmiş mi ya da lezbiyen cemiyeti tarafından kabul gören bir model miymiş ; umurunda değil.
Tu te fiches qu'elle soit démodée, ou approuvée par les lesbiennes.
Şu anda nerede olduğunu ya da en azından planlanan hedefini biliyor olmalılar yoksa bizi buraya göndermezlerdi, öyle değil mi?
Ils doivent savoir où elle est, ou quelle est sa cible. Sinon, on ne nous y aurait pas envoyés.
Ayrıca pasaportunu Meksika'ya yollatabiliriz. Değil mi?
Et puis, on peut le recevoir depuis le Mexique.
Kulağa, iyi bir ağabey ya da polismişim gibi gelmiyor, değil mi?
Je n'ai pas l'air d'être un bon frère ou un bon flic?
Tabi ya, o yüzden bir şapka daha almak zorunda kaldın değil mi?
Tu as dû remplacer ta casquette après ça aussi!
İyi güzel de, sen bunları saate bakarak ya da randevu defteri..... kullanarak da yapabilirsin, değil mi.
Un agenda et une montre, ça marche aussi bien.
Kawika'ya bir şey yapmadığımızı söyleyeceksiniz, değil mi?
Dites à Kawika qu'on est réglos.
İyi ya, Superman o yüzden artık ortalıkta yok, değil mi?
C'est pour ça que Superman n'est plus des nôtres.
- Doğru ya, randevu değil o halde, değil mi?
Ah ouais. Alors, c'est pas un rencard.
Takagi-san, Komuro'ya aşıksınız, değil mi?
Takagi, tu aimes Komuro, n'est-ce pas?
Bu çağrıya kulak vermezsek ihmalkârlık etmiş oluruz. - Değil mi?
Ce serait une négligence de ne pas répondre.
Terapist ya da öyle bir şeysiniz, değil mi?
Vous êtes une sorte de psy, non?
Ya da Ha Ni'yi görmemiştir. Değil mi?
à l'instant?
Öylesine, tenis kulübündeyiz ya! Bir sürü Sunbae de gelecekmiş. Katılım çok olursa güzel olur, değil mi?
c'est à propos du club de tennis. n'est-ce pas?... je ne suis pas intéressée par de tels rassemblements.
- Anjina mı? O halde göğsünde sıkışma ya da rahatsızlık hissetmiş olmalı, değil mi?
( * douleur thoracique en raison du manque de sang ) non?
Demek istediğiniz miyokart enfarktüs değil, öyle mi? Kalp krizi Sanmıyorum ama ağrı kalıcı olursa bir şansı daha olmayabilir ve miyokart enfarktüse dönüşebilir.
Vous voulez dire que ce n'est pas une énigme?... il ya une chance que ça devienne un infarctus du myocarde.
Bir şeyden korktuğun ya da paniklediğin zaman değil mi?
Un cri est quelque chose que l'on pousse quand on est surpris.
Oska'ya karşı aşağılık kompleksin var, değil mi?
n'est-ce pas?
Sonuçta "başarıya giden her yol mübah değildir" diye bir buyruk yok, değil mi?
Aucun Commandement ne dit : "Tu ne blesseras pas à la jambe"?
Sanırım eğer Tanrı'ya inancınız varsa, buna mecbursunuzdur, değil mi?
Eh bien, si je crois en Dieu... je suis bien forcé d'y croire aussi, non?
Binghamton'da neler olduğunu gerçekten bilmiyorsun, değil mi? Ya da bu konuşmayı neden yaptığımızı?
Tu ne sais vraiment pas ce qui se passe à Binghamton, et tu ne sais pas pourquoi nous avons cette conversation.
Ya da hiç bulamayabiliriz, değil mi?
Ou peut-être que nous ne le trouverons jamais, hein?
Bir otele ya da daireye gidiyorlardır, değil mi?
Qui vont à l'hôtel ou dans leur appartement.
Renteria'ya cinayetiyle suçlayabilmek için yeterli deliliniz yok, değil mi?
Vous n'avez pas assez de preuves pour ce meurtre, hein?
Değil mi? Peki ya sen ve senin ilişkinden ne haber?
Tu t'es vue avec ton Marcus?
Gittiğimde aramalı ya da bir şeyler yapmalıydım, değil mi?
J'aurais dû appeller quand j'étais parti?
Şantajla ya da şantajsız, onu bitireceksin, değil mi?
Chantage ou pas, il sera fini, non?
Kızın ağzına ya da eline vermemekle o kadar meşgulken neden Mardi Gras'a gidesin ki, değil mi?
Pourquoi tu irais à Mardi Gras quand tu es si occupé à ne pas te faire sucer et branler hein?
Doğru ya. Astronomi dersi alıyorduk, değil mi?
On était en cours d'astronomie?
Güçlü bir duvar demek değil mi? Ya da Güçlü Heinrich.
"un puissant rempart" ou Heinrich le Puissant.
Çatıya pek çıkmıyorsun, değil mi?
Vous ne montez pas souvent sur la terrasse.
Ya da birilerine ihtiyacın olana kadar beş parasız yaşamak mıdır? Sonra ihtiyacın olduğunda, kapımızın eşiğinde bitiverirsin çünkü burada kazan kaynıyor nasıl olsa, değil mi hanımefendi?
Ou vivre sans biens matériels et, en cas de besoin, te pointer chez nous où tu en trouveras?
Ya Angola? Orada yemekler iyiydi değil mi?
On a pas bien mangé en Angola?
Keşke yapabilseydin değil mi? Öyle ya.
Mains en l'air.
Nişan partindeyiz ya, çılgınca değil mi?
- C'est tes fiançailles. - C'est fou, hein?
Ama bir kız tarafından saldırıya uğramadın değil mi?
Pas que vous avez attaqué une fille, non?
İki ya da üç ay oradaydın değil mi?
John Chi Chen est actuellement professeur chercheur au "Centre Chinois de Contrôle et Prévention des Maladies".
Size pahalıya patladı yine de, değil mi?
Ça a dû vous coûter cher.
Kazan ya da eve git, değil mi, ahbap?
Ne jamais laisser tomber.
Fırtınaya doğru gidersek alabora olacağız, ya da yolumuzu saptırırsak kayalıklara çarpacağız, değil mi?
Faut aller droit dans la tempête ou s'écraser sur ce récif!
Ya da DLB'den biraz al. Gereğinden fazla personelleri olmalı, değil mi?
Et DLB doit avoir du personnel en trop.
Gördün, değil mi? Ya da daha önce hiç gazetede bir medyumun cinayetleri çözüp lotoyu tutturduğunu okudun mu?
Et combien de fois as-tu vu dans un journal un voyant résolvant des crimes soignant quelqu'un ou gagner au loto?
Terbiye seni Amerika'ya götürmüyor, değil mi?
Ses manières ne t'emmèneront pas en Amérique.
Ya, tabii, şahane hayatına geri dönmek istiyorsun, değil mi?
T'as sûrement envie de retrouver ta petite vie.
- Ya öyle mi, benim için hoş değil.
- A moi, ça ne me va pas.
Buck ya da Alice falan değildin, değil mi?
T'étais pas Buck ou Alice?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]