Bir çok şey traduction Français
16,824 traduction parallèle
Malzemeler sende... Önemli şeyler, kağıt, bardaklar Daha bir çok şey.
Les fournitures sont là, les choses importantes, le papier, les tasses et tout ça.
Bu adamın yapabileceği bir çok şey var.
Je veux dire, tellement de choses arrivent à ce gars.
İyi de sizin imtiyazınıza sahip çocuksuz bir hanım için çok ayıp bir şey.
Mais une femme de votre distinction... et avec enfant, aucun moins...
Şeytan çok kötü bir şey ve onu öldürebilir.
Le Diable est très méchant et il pourrait le tuer.
Geçen gün çok güzel bir şey gördüm.
L'autre jour, j'ai vu quelque chose de magnifique.
Bu çok boktan bir şey.
C'est vraiment un truc de fou.
Çok saçma biliyorum ama aklıma başka bir şey gelmedi.
Une idée stupide. Mais je n'ai pas trouvé mieux.
Bu çok acayip bir şey çünkü uçtuğun zaman mavi gökyüzü gibi, ve dahası, suyun ziyade mavisi.
C'est extraordinaire parce que depuis l'avion, on voit le ciel bleu et la mer est tellement bleue aussi.
Sana bir şey sorabilir miyim ve samimi olmak istiyorum çünkü sana çok saygım var.
J'aimerais te poser une question et r? ponds-moi franchement parce que je respecte ton opinion.
Çok ciddiyim, bu adamda çözemediğim bir şey var.
Je te le dis, ce type a un truc.
Mike Tyson çok geveler ama pek kayda değer bir şey demez.
Il parle trop dans sa barbe pour dire quelque chose.
Çok kötü bir şey yaptım.
J'ai fait quelque chose de très mal.
Çok cömert bir bağış ama hayatta hiçbir şey bedava değildir.
C'est une donation très généreuse, mais rien n'est gratuit.
Çünkü elimizde her şeyden çok istediği bir şey var.
On a un truc qu'il voudra plus que tout.
Benim gibi bir şifacı olabilir. Ya da başka bir şey, farklı bir şey. Çok enteresan ve harika bir şey.
Elle pourrait être soigneur comme moi, elle pourrait être quelque chose de plus, quelque chose de différent, quelque chose d'intéressant et merveilleux.
Çok kötü bir şey oldu.
Une chose horrible s'est produite.
Size çok ilginç bir şey göstermek istiyorum.
Je veux vous montrer quelque chose de très intéressant.
Sana çok iyi gelece bir şey vereceğim. Çok iyi hissedeceksin.
Je vais vous injecter quelque chose qui devrait vous aider à vous sentir mieux.
Dostum, çok fazla paranın olması zor bir şey.
Ça doit être tellement dur pour toi d'avoir autant d'argent.
- Dünyada bundan çok istediğim bir şey yok.
Travis, rien ne me ferait plus plaisir au monde.
Bunda çok daha büyük bir şey var.
Quelque chose de bien plus important se joue ici.
Herkese işime geliyor diyorsun ama çok acıklı bir şey.
Tu dis que c'est par économie, mais c'est pathétique.
Bu çok saçma bir şey.
C'est forcément des conneries.
Şey, bu çok uzun bir hikâye.
C'est une longue histoire, en fait.
Gördüğüm şey insanlıktı ve soğuk krallığımdaki herhangi bir şeyden çok daha güçlüydü.
J'ai vu son humanité. C'était plus puissant que tout ce qui existait dans mon royaume froid.
Bilmiyorum. Saçım baya kısa yani çok bir şey yapamazsın buna.
Mes cheveux sont plutôt courts, donc on ne peut pas en faire grand chose.
Hatırlaman gereken bir şey daha var tabii Efendi Bruce zamanlama çok önemlidir.
Une autre chose à se rappeler, Maitre Bruce tout est question de timing.
Çok işime yaradın ve de biz kibirli doktorların senin gibi bir deliden öğreneceğimiz çok şey var.
Vous m'avez aidé. Nous, médecins arrogants, avons tant à apprendre de fous comme vous.
Konuşmamız lazım. Bana çok kötü bir şey yaptın. Şimdi bedelini ödeyeceksin!
Ce que vous m'avez fait est très laid, et vous allez le payer.
Pekâlâ Charles, çok korktuğunu ve bir daha asla baba olamayacağını düşündüğünü biliyorum ama Eleanor'un senin değerli şeylerine bir şey yapmasına...
Charles, je sais que tu paniques et que tu penses que tu ne seras jamais père, mais ne t'inquiète pas. Il y a une solution. Je ne laisserais pas Eleanor faire du mal à ta précieuse...
- Bunun çok garip bir şey olduğunu varsayacağım.
Abigail. Je présume qu'Abigail est un truc super bizarre.
YUH'dan başka bir şey dememiz lazım çünkü kafamız çok karışacak böyle giderse.
On doit appeler ça autrement que PAM car on va au-delà d'un malentendu.
Sizinkilerle bir saat falan konuşmak zorunda kaldım konularım tükendi, sonra da çok garip bir şey yaptım.
J'ai du parler à tes parents pendant une heure, et j'étais à court d'infos du classeur, et j'ai fait un truc vraiment bizarre.
Bak, yaptığım çok berbat bir şey ama nasıl hissettiğimi düşün işte.
Je sais que j'ai été nul mais pense à ce que je ressens.
Dostum be, çok eğlenceli bir şey.
C'est vraiment amusant.
Kesinlikle emin olduğu tek şey çok iyi bir çocuk gibi göründüğüm ki bunun davayla hiç alakası yok ama benim çok iyi hissetmemi sağladı.
La seule chose dont elle est absolument sûre c'est que je semble être un garçon très gentil, ce qui n'est pas pertinent dans cette affaire, mais ça m'a fait me sentir vraiment bien.
Bu çok zor bir şey yapılmış gibi duruyor.
J'ai l'impression... qu'une decision difficile a ete prise.
Aklımda çok şey var. İlk kez bir araba kiraladım.
J'ai loué une voiture pour la 1re fois.
Öğrenmesi gereken çok şey var, fakat bir şekilde beni etkiledi.
Ça fait beaucoup d'un coup, mais je suis plutôt impressionnée.
Çok önemli ve iyi bir şey yapmama yardım ediyorsun.
Vous m'aidez à faire quelque chose d'important et de bien.
Yani, çılgınca bir şey bu. Çok iyi.
C'est fou, c'est trop cool.
Ayrıca biliyorum ki çok şey değişti ve sen de zor bir dönemden geçiyorsun ama bence sadece şunu bilmelisin ki çok güzel, harika bir insansın ve çok ama çok yeteneklisin. Her şeyin de yoluna gireceğini biliyorum.
Je sais que beaucoup de choses ont changé, que tu traverses une période difficile, mais tu devrais savoir que pour moi tu es une personne formidable, si talentueuse, et je sais que tout ira bien.
Doğanın isteği dışında kimsenin elinden bir şey gelmez biliyorum hem çok az vakanın sonu kötü oluyor... İnsanlar ona bir şeyler dedi, o da şimdi korkuyor ben de biraz endişeliyim.
Je sais que personne ne peut l'aider si la nature ne le fait pas et peu de cas se terminent mal mais... tu sais, les gens lui ont dit des choses et elle est effrayée... et je suis un peu inquiet moi-même.
Çok korkunç bir şey, kaybeden taraftaysan hele.
Franchement abominable si tu es du côté des perdants.
Bir insanın bu kadar çok şeye sahip olması yanlış bir şey olmalı.
Ce doit être sûrement mal qu'un seul homme possède autant?
Hak edecek hiçbir şey yapmamışken böyle büyük bir serveti miras almaktaki şansımdan utanıyorum daha çok.
Je suis surtout gêné par ma chance d'hériter d'une si grande fortune, je n'ai rien fait pour la mériter.
Alex için çok tuhaf şeyler yaptım ve ona bir doğumgünü hediyesi bulmak istiyorum....... anlamlı bir şey olmalı.
C'est super bizarre avec Alex. Je veux trouver un cadeau qui ait du sens.
Çok muhteşem bir şey.
C'est si fascinant.
Pierre, çok aptalca bir şey...
Pierre! Une situation si idiote...
Mutsuz olmamı istemediğini biliyorum ve senden çok küçük bir şey yapmanı istiyorum.
Je sais que vous ne souhaitez pas me voir malheureuse, et je vous demande juste une petite chose.
Chuck, yapmam gereken bir şey var. Çok özür dilerim.
J'ai quelque chose à faire et j'en suis sincèrement désolé.
çok şey 46
çok şey mi istiyorum 23
çok şey öğrendim 19
çok şey biliyorsun 17
şeytani 22
seymour 151
şeyi 45
seyahat 26
şeytan 474
şeyler 33
çok şey mi istiyorum 23
çok şey öğrendim 19
çok şey biliyorsun 17
şeytani 22
seymour 151
şeyi 45
seyahat 26
şeytan 474
şeyler 33
şey evet 24
şey için 42
şey gibi 140
şeytan mı 26
şeyy 181
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
şey için 42
şey gibi 140
şeytan mı 26
şeyy 181
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29