Car traduction Français
57,227 traduction parallèle
Eğer ölmüşse Bakewell'i öldürmüş olamaz.
Ça n'était donc pas lui pour Bakewell, car il était déjà mort.
Ve bizi duruşma zamanına getirme. Sonsuza kadar, amin.
Car tu es le royaume, la puissance et la gloire, pour toujours et à jamais, amen.
Öldün diye senden korktuğumu mu sanıyorsun?
Tu crois me faire peur car... - tu es mort?
Çünkü annemi incitti.
Car il a blessé maman.
Çünkü bir gözümle geçmişi, diğeriyle günümüzü ve üçüncüyle... bu gözle gelecek görülebilir.
Car je peux voir le passé avec un œil et le présent avec un autre et le troisième... avec cet œil, le futur peut être vu.
Çünkü gerçekten kötü görünüyorsun.
Car vous n'avez pas l'air bien du tout.
Kim olduğunu bilmiyorum, ama birini göndermeniz gerek zira, görünüşe göre
Je n'ai aucune idée de qui c'est, mais vous devez envoyer quelqu'un ici car je pense qu'il
Güzel bir gün olacakmış gibi hissediyorum.
Car j'ai l'impression que ça va être une merveilleuse journée.
İş arkadaşları hep parktan yürüdüğünü söyledi parkın diğer tarafında yaşıyormuş.
Selon ses collègues il passait toujours par le parc car il vivait de l'autre côté.
O zaman Tauberg uygun olduğu için mi yoksa kıyafeti için mi hedef oldu?
Taulberg a été ciblé car il était une cible facile ou à cause des ses vêtements?
Şey, bu biraz zor olacak, dediğim gibi, o öldü.
Ça va être un peu difficile, car comme je l'ai dit, il est mort. Je sais.
Bunu çözmek için 24 saatimiz var, eğer bu gece onu bulamazsak, 7 yıl için tekrar yok olacak.
On a moins de 24 heures pour mettre ça au clair car si on ne le trouve pas ce soir, il disparaitra encore pendant 7 ans.
Çünkü ona her ne olduysa muhtemelen yeni başladı.
Car quel que soit ce qui lui est arrivé vient juste de commencer.
Yani, iyi bir nedenle, çünkü bir Alpen, gece REM uykusu esnasında beynin ürettiği proteinden beslenmezse delirir.
Enfin, pour une bonne raison, car les Alpen deviennent fous s'ils se nourrissent pas chaque soir des protéines que crée le cerveau pendant le sommeil paradoxal.
Çünkü beden, durumu normale döndürmek istediğinde, uyumadığında beyin daha fazla melatonin üretir
Car quand le corps surcompense, le cerveau produit encore plus de mélatonine quand il ne dort pas.
- Mm-hmm. - Mesele şu, yıldızlardan, belirli yıllar için tahminde bulunamazsın, çünkü gerçekte hareket etmezler, ama güneş sisteminin gezegenlerini haritaya dökebilirsek olayı çözebilir miyiz?
Le problème est, que tu ne peux pas prédire une année précise depuis les étoiles, car elles ne bougent pas vraiment, mais si nous pouvons faire une carte de la position des planètes dans notre système solaire, nous ne pourrions pas trouver?
Karnın ağırabilir sanıyordum Çünkü Nick artık sevgilin değil.
Je pensais que tu aurais mal au ventre car Nick et toi, vous n'êtes plus ensemble.
Çünkü hiçbirimiz burada olmazdık
Car aucun de nous ne serait là si ça n'était pas arrivé
Bunu on yap, çünkü biliyorsun,
Disons dix, car tu vois,
Ama ne zaman hiissetiğimi hatırlıyorum Çünkü sana ne diyeceğim, orada hiçbir şey yok Hayatını kurtaran güzel bir kadın olarak göz kamaştırıyor.
Mais je rappelle exactement quand je suis tombé amoureux, car je vous dirai qu'il n'y a rien de plus éblouissant qu'une femme magnifique vous sauvant la vie.
O yüzden bunu bir araya getir ve çabucak al, çünkü...
Prenez compte de ça et faites le vite, car nous...
Ve o kadar da iyi değil, çünkü görünüşe göre onları tanıyorsun ya da biliyordun.
Et pas très bien, car apparement, vous les connaissiez.
Tamam, bir dostum sistemine ihtiyacımız var Çünkü Biz bunu çözene kadar kimse aynaya bakamaz.
Il faut un système car on ne peut pas se regarder dans un miroir jusqu'à ce qu'on comprenne.
Belki de o bir Hexenbiest olduğu için senin için endişeleniyorum.
Peut-être car c'est une Hexenbiest et je suis inquiet pour toi.
Daha önce düşünmedim çünkü Wesen değil
Je n'y ai pas pensé plus tôt car ce n'est pas Wesen ou un monstre, en soi.
I assume that's her friend in your car? Farzedelim ki arabandaki O'nun arkadaşına ait.
Je suppose que c'est son amie dans ta voiture?
Çünkü annenin kitaplarından birine göre bu kan ölümün üzerinden geçmeyle ilişkilendirilmiş, mesela savaşta öldürülen savaşçılar gibi, veya bir avcının avının son hali... sunakta kurban edilen insan... ve bazen de kan para için kullanılır.
Car un des livres de ta mère dit que le sang est associé à la traversée dans la mort, comme un guerrier tué sur le champ de bataille, ou une proie de chasseur dans son état final... un sacrifice humain sur l'autel... et parfois le sang est utilisé comme monnaie.
O halde sanırım eğlencemiz yok, zira birlikte yaşlanıyoruz. "Ama adamın biri sendeki hacı ruhu sevdi, ve değişen yüzünün acısını sevdi"
Alors ce ne sera pas une partie de plaisir, car on va vieillir ensemble. "Mais un homme aimait l'âme du pèlerin en vous, et aimait la tristesse transformant ton visage."
Aslında gerçek şu ki biz sizi aradık çünkü konuşmamız gereken bir konu var.
En fait, la vérité est qu'on vous a appelé car on doit vous parler d'autre chose.
Çünkü hademenin biri, bir kadın woga yaparken kendini korumak amacıyla saldırdı ve sırf bu yüzden hapse girecek Evet.
Car l'aide-soignant qu'elle a attaqué en étant woged pourrait aller en prison pour légitime défense. Oui.
Diananın ona bunu yaptırdığını söylemeye çalışıyorum...
J'essaie de te dire que... Diana l'a forcé à le faire, car elle savait que Bonaparte m'avait étranglée.
Bilmek istediği ne olursa olsun, çünkü seçeneklerimiz bitti.
Tout ce qu'il veut savoir, car on est à court de solutions.
Biliyorum çünkü burada, beni bir kez sevmiştin, Ve kötü şeylerden siz de sorumlu hissediyorsunuz Olanlar,
Je sais que tu es là car tu m'as aimée un jour, et que tu te sens responsable de toutes les choses qui sont arrivées.
Geldim çünkü korkunç bir şeyler hissettim Oldu ve haklı gibi görünüyorum.
Je suis venue car j'avais le sentiment que quelque chose de terrible allait se produire et on dirait que je ne me suis pas trompée.
Şimdiye dek Dwight'la ilgili bir haber yok.
Car tant que nous n'avons aucune nouvelle de Dwight...
Şapkasını eve gönderdiği için pişman olacak onunla işim bittiğinde, şapkası kafasına olmayacak!
Il va regretter de m'avoir fait parvenir son chapeau, car quand j'en aurai fini, il n'aura plus de tête!
Kanunen bir yanlışlık olmasını istemediğimiz için burayı size verdiğimi yazılı olarak belgeleyeceğiz.
Nous allons le transcrire par écrit, car nous ne voulons aucune incompréhension de la loi cette fois.
Artık hepimiz cehennemdeyiz.
Car nous sommes tous en enfer maintenant.
Ne de olsa evde beni bekleyen, onlarla kıyaslanabilecek bir güzellik yok.
Car je n'ai pas de beauté à la maison qui fasse le poids.
Pope burada bile değil çünkü senin yanında durmaya katlanamıyor.
Pope n'est pas là, car il te supporte plus.
Sonraki otobüs kaçta?
Quand part le prochain car?
- Başka otobüs yok mu yani?
Alors il n'y a pas d'autre car?
Jacksonville'e veya kuzeye giden başka aracınız yok mu?
Pas de car vers Jacksonville ou vers le nord?
Beyefendi, Jacksonville'e giden sonraki otobüs sabah saat 4 : 50'de.
Le prochain car pour Jacksonville part à 4h50.
Bütün yolcuların dikkatine, 134 numaralı araç...
Votre attention, les passagers du car numéro 134...
134 numaralı araç yolcuları, lütfen perona doğru...
Avis aux passagers du car 134, rendez-vous sur le quai...
Çünkü Louis'e, senin yönetici olman gerektiğini söylemek yerine ki onun başamayacağını biliyorsun kavgadan kaçındın çünkü bu sabah zaten kavga ettin.
Au lieu de dire à Louis que tu devais prendre la direction car il n'a pas la stature, tu as évité le conflit car tu en as déjà eu un ce matin.
Dünyada iyi şeyler yapmak için beni yüzüstü bırakıyor.
Il a refusé car il veut faire le bien.
O zaman bana bir silah ver ve tepeyi göster çünkü eğer senin düşmanınsa benim de düşmanım.
Alors armez-moi et donnez-moi une cible, car s'il y s'en prend à vous, il s'en prend à moi.
Eğer ben etik kurulunda olsaydım seni geçirir miydim bilmiyorum çünkü gerçek şu ki avukat gibi davranan biriyle nişanlısın.
Je suis là pour ça. Si j'étais dans la commission d'honorabilité, j'ignore si je vous ferais passer ou non, car vous êtes fiancé à un homme qui s'est fait passer pour un avocat.
Yerinde olsaydım başka şeyler de hazırlardım çünkü şunu söyleyeyim kendini savunman yakındır.
Et si j'étais vous, j'en préparerais d'autres, car un jour prochain, il va falloir défendre votre cas.