English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ C ] / Cennet

Cennet traduction Français

3,297 traduction parallèle
Huzurlu bir cennet oluşturma fikrim bir zamanlar hoşuna gitmedi mi?
N'étais-tu pas rallié à ma cause pour créer un paradis paisible?
Cennet Bahçesinde, Havva Adem'den daha cesurca davranmıştı.
Eve a eu plus de courage qu'Adam.
"Dünya'da ve Cennet'te, senin felsefende hayalini kurduğundan daha çok şey var, Horatio."
"Il y a plus de choses sur terre et dans le ciel, Horatio, " qu'il n'en est rêvé dans votre philosophie. "
Cennet.
Aux anges!
- Cennet gibi!
C'est le paradis.
Cennet falan deme artık. Tamam mı, baba?
Fini les histoires de paradis.
Cennet'te görüşürüz.
Nous nous verrons au paradis.
Seni günahlarından arındırmama izin vermezsen Cennet'e nasıl gideceksin?
Comment entreras-tu au paradis, si je ne t'absous pas de tes péchés?
Buenos Aires'in kuş uçuşu 90 mil kuzeydoğusunda hiçbiryerin ortasında, tatlı, güzel bir cennet parçasına gideceksin.
Tu atterriras dans un petit paradis au milieu de nulle part, 145 km au nord-est de Buenos Aires à vol d'oiseau.
Bu kırmızı kadife bir cennet!
Ce velours rouge, c'est le paradis!
Tabii, cennet 3 katman pislik... arasında da pislik demekse.
Oui, s'il a trois couches de merde séparées par de la merde.
Cennet olacaksa, havuzdaki ölü sıçanları da temizlemek isteriz.
Pour le paradis, il faudrait pêcher cet opossum mort dans la piscine.
Cennet ha?
Paradis?
Cennet ya da Cehennem!
Hell or heaven!
Bu ada onların sadece yurtları değil aynı zamanda cennet bahçeleri de sayılır.
L'île n'est pas que leur maison, c'est leur jardin d'Éden.
Lily Dale uzun süredir psişik güçleri olanlar için bir cennet.
Lily Dale a longtemps été un refuge pour les doués psychiquement.
- Cennet büyük bir kelime.
Le paradis, c'est un bien grand mot.
Cennet oradaydı, onlar hala cennetteydi, yalnızca güzelliği kaybettiler.
L'Éden était toujours là, ils ne l'avaient pas quitté, mais sa beauté leur était devenue étrangère.
- Beni nasıl görebiliyorsun? ... Mackintosh biberiye çikolatasıyla beraber ağzına atarsan, aslında annemin favorisiydi, cennet, semavi bir karışım olurdu.
Mais mélangés à du chocolat au romarin, le préféré de ma mère, c'était le paradis, le mélange parfait.
Kimyasal bir çöplükten cennet bahçesine.
D'une décharge de déchets chimiques à un jardin d'Eden.
İyi çocuklar çöplükleri cennet parklarına çeviremez haraç kesenlere engel olamazlar.
Les gentils ne transforment pas les décharges en parcs ou ne forcent pas les propriétaires à nettoyer les taudis.
"Daha iyi" dedim "cennet" demedim.
- Il est de sa famille? - J'ai dit "mieux", - pas "paradis".
Sözün kısası, burası bir cennet, değil mi?
Bref, cette maison est géniale, non?
Bir zamanlar adamın biri cennet ve cehenneme davet edilmiş.
Un homme fut invité une fois à visiter le paradis et l'enfer.
Saf cennet.
Un vrai paradis.
- Merhaba, tatlım. Neden evin önünde "Güvenli Cennet" diye bir araba var?
Pourquoi y a t-il un van devant chez nous avec marqué "refuge de paix"?
Sana söylüyorum, Carl. Burası cennet gibi.
Je te le dis, c'est le paradis.
# Hayallerindeki cennete, cennet.. #
♪ And dream of para-para, paradise ♪
- Cennet gibi mi?
Comme au paradis?
Endişelenme, Myriam. Buradaki hapishaneler, Angola'dakilerin yanında cennet gibi kalır.
Les geôles françaises sont un paradis par rapport à celles de l'Angola.
Cennet, muhteşem bir yer.
J'adore le paradis.
Ve tabii ki cennet var.
Bien sûr qu'il y a un paradis.
Ama cennet eğlenceli görünüyor.
Mais ça a l'air cool.
Dümen çeviriyorlar. Harfi harfine cennet soygunculuğu. Binlerce kişi çok gibi denize dökülecek.
Escroquerie planifiée, destruction d'un paradis et 1 000 personnes balancées à la mer.
Mekânı cennet olsun.
Qu'il repose en pièces.
Sonunda Cennet'e de gitsen Cehennem'e de gitsen bu Tanrı'nın planı değildir, senin planındır.
Que tu finisses en enfer ou au paradis, ce n'est pas la décision de Dieu, c'est la tienne.
Bu zindan dışarının yanında cennet. O kadar da kötü değil.
Ce cachot n'est pas si mal que ça.
240 binden fazlaya patladı, cennet olsun artık.
A plus de 240'000, ça a intérêt à être le paradis.
¶ Cennet topraklarda dolaşabiliriz... ¶
♫ In heavenly fields we can roam... ♫
Biliyorum, şu anda yukarıda gizlice Cennet'e girmeye çalışıyor.
Je sais qu'elle est là-haut. Elle entre en douce au paradis.
Geri dönen bir Dothraki, çölün ortasında yaşayabileceğimiz bir cennet hikayeleriyle dönüyor. Ejderhalar ilgilerini çekmiş.
Un seul Dothraki est revenu, racontant des histoires de paradis au milieu d'un désert, où les gens étaient intrigués au sujet des dragons.
Bence orayı cennet sandığın için gittin.
Tu voulais vivre au paradis.
Cennet bahçesi Afrika'daydı.
Le jardin d'Eden se trouve en Afrique.
Bu şartlar altında cennet bile denebilir.
Dans les bonnes circonstances, ce pourrait être le paradis.
Cennet mi?
Le paradis?
Bu cennet köşeyi kendi ellerimle yaptım.
J'ai tout construit moi-même.
- Cennet gibi.
- C'est le paradis.
- Cennet gibi mi?
- Le paradis?
Partinin teması da, cennet ve cehennem.
Thème : paradis et enfer.
Cennet bu.
Un paradis.
Cennet miymiş?
C'est le paradis?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]