De var traduction Français
236,226 traduction parallèle
- Çok fazla değişken var.
Il y a trop de variables.
Benim bulup onun bulamayacağı başka seçenekler de var.
Il n'est pas un génie. Il y a d'autres options qu'il ne peut pas trouver, mais moi je peux.
Bruhl'un doğru söyleme ihtimali de var.
Il y a une chance que Bruhl ait été franc.
Yaratığın geçebileceğii pek çok giriş var.
Il y a de nombreuses entrées par lesquelles la bête pourrait rentrer.
Bir de müzik var.
Et il y a de la musique.
Erkeklerin üstünde etkim var. Bir de gorillerin...
Je plais beaucoup aux hommes et aux gorilles.
C vitaminine ihtiyacın var.
Il te faut de la vitamine.
Ayrıca, dairemde bir sızıntı var ve sanırım sizin banyonuzdan geliyor.
Et j'ai une fuite dans mon appartement. Je pense que ça vient de votre salle de bains.
Şampiyonluk maçı var bugün.
C'est une journée de championnat.
Şu kadar miktar fona ihtiyacım var.
J'ai besoin de fonds dans ce montant.
Bununla birlikte, acilen kurtarılması gereken, bocalayan bir gemi şirketi var.
Il existe cependant une ligne de croisière Dans le besoin urgent d'un renflouement.
Sahte bir kumarhane anlaşmasına yatırım yapmak için Kuzey Dakota'da bir petrolcü var.
J'ai des hommes pétroliers au Dakota du Nord Pour investir dans un accord de casino faux.
Bu olaydan nasıl haberin var?
Comment avez-vous entendu parler de ça?
Aleyhine açılmış askıda bir haraç verme davası var.
Justice a un cas de racket en cours contre lui.
- Hayır, yok. - Evet, var ; ayakkabı.
J'avais jamais entendu parler de cet Elliot Quinn.
Ne alakası var ki?
Fermé de l'extérieur.
Evet. Buyur. Zamanın var.
Puis, ils se sont séparés, ce qu'il ne faut jamais faire dans ce genre de situation, parce qu'avant de pouvoir dire ouf, un autre disparaît.
Sözlerim var. Evet, devam et!
La serveuse a subi une greffe de peau...
- Sevdin mi? İçinde korsan ruhu var.
C'est l'essence de pirate.
Sly, sana ihtiyacım var.
Sly, j'ai besoin de toi.
Şimdi arkadaşlarımın bize ihtiyacı var, bense teknede onları nasıl...
Là nos amis ont besoin de nous, je suis qu'un abruti sur un bateau
Onu iyi temsilci yapacak türden bir kişiliği var.
Il est le genre de personne qui fera de lui un excellent représentant. "
Benim bir fikrim var.
J'aimerais que nous reconnaissions simplement que nous sommes de grands amis.
Paraya ihtiyacı var.
Il a besoin de repartir à zéro.
Bu yüzden yardımınıza ihtiyacımız var.
C'est pourquoi nous avons besoin de votre aide.
Neden burada bir elbise çengeli var?
Pourquoi on regarde un crochet de manteau?
Warren Buffett'ten daha çok kabartma tozu ve hamurum var.
J'ai plus de bicarbonate de soude et de pâte que Warren Buffet.
Şimdi, şehrin sekiz kilometre dışında bir belediye araç deposu var.
Il y a un dépôt de véhicule municipal à 8km en dehors de la ville.
- Çünkü erkekler tuvaletiyle aramda sadece ucuz Sovyet işçiliğinden ince bir katman var ve bence en iyisi kimsenin beni duymaması.
Parce que la seule chose qui me sépare de la chambre des hommes est une mince couche de travail soviétique de mauvaise qualité, et je pense qu'il est préférable que personne ne m'entende.
Bu hamleye bakmanın birçok yolu var.
Il y a tellement de façons d'examiner ce mouvement.
- Misafirlerimiz var.
Nous avons de la compagnie.
Beyler, tavsiyeye ihtiyacım var.
Les gars, j'ai besoin de conseils.
Dans konusunda cidden yardımına ihtiyacım var.
J'ai vraiment besoin de ton aide pour la danse.
Buradan otoyola çıkan iki iyi yol var o yüzden izleyebilirler ama...
Il y a deux accès à l'autoroute, de là-bas. Ils pourraient, mais...
Ailesi var, yiyemeyecekleri kadar yemekleri, bir sürü kıyafeti.
Une famille, plus de nourriture qu'on ne peut manger, des vêtements.
Ona bir mektubum var.
De la part de ma mère.
Paran var mı?
Tu as de l'argent?
Bir alev var senin de Neden kendimiz yeterli tahıl üretemiyoruz?
Pourquoi on ne peut pas cultiver des céréales nous-mêmes?
İçinde garip bir şeyler var mı?
Rien de bizarre dedans?
Yok canım, sadece sarımsak, beyaz sirke ve pirinç var.
Non, c'est juste- - euh, il y a de l'ail, du vinaigre blanc, du riz.
Babalarına da ihtiyaçları var.
Ils ont besoin de leur père.
Köftemiz var, makarna salatası. Et sulu patates püresi ve kereviz.
Pain de viande, salade de pâtes, purée, sauce et asperges.
- Faydasından çok zararı var.
C'est surtout beaucoup de bruit pour rien.
- Burada ilk yardım çantası var mı?
- Vous avez une trousse de secours?
Biliyorum da. Ama önce yardımına ihtiyacım var.
J'ai juste besoin de votre aide avant.
Biliyorum aşağılık herifin teki, ama kanıtım var, Rittenhouse'dan biriyle görüşürken fotoğrafı var.
Je sais, c'est un fils de pute, mais j'ai des preuves, des photos de lui rencontrant quelqu'un de Rittenhouse.
Her yerde su var. Yayılıyor.
Il y a de l'eau partout.
Sana haberlerim var canım benim sen de onun bir parçasısın.
J'ai une nouvelle pour vous, très chère, vous en faites partie aussi.
Konuşmamız gereken çok şey var.
On a beaucoup de choses à se dire.
Yiyeceklerin açık paketlerini yırtıp, içeceklerin kapağını yarım açıp dışarıda öylece bırakma huyum var. Çok kibar ve düzgünce dedi ki, "Niye?"
J'aime déchiqueter les emballages de nourriture, enlever partiellement des capsules de bouteilles, puis les laisser traîner, et il a dit gentiment, pourquoi?
Thomas Kinkade tablosu da var. Bilmiyorum, gördünüz mü, Hristiyan ressam, aydınlığın ressamı falan...
Et elle a cette peinture de Thomas Kinkade, je sais pas si vous l'avez vu, c'est la peinture de Christian, peinture de lumière.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19