Değiller traduction Français
8,254 traduction parallèle
Onlar kötü çocuk değiller, sadece küçük birer kayıplar.
Ils sont pas méchants ces gamins. Juste un peu perdus.
Ah, canım benim, bunlar senin çizgi film hikayelerin değiller.
Ah, mon cher, ce ne sont pas vos hisoires de bandes dessinées.
Masallar hiç bana göre değiller.
Les contes de fées n'étaient vraiment pas mon truc.
Buna hazır değiller. Hazır değiller ama size şunu diyorum : Bessie büyük işler beceriyor.
Je vous préviens, Bessie prépare un spectacle grandiose.
Çünkü seninle aynı düşünceyi paylaşıyor gibi değiller pek.
Car je ne suis pas sûr qu'ils pensent comme vous.
Bazıları, anlaşılabilir, hoşnutsuz lâkin onlar yelken açacak kadar çok değiller.
Certains d'entre eux sont évidemment mécontents, mais ils ne sont pas assez nombreux pour diriger le navire.
- Bu ağaçlar doğru türden değiller.
- Ce ne sont pas le bon type d'arbres.
Sinirli değiller.
Ils ne sont pas en colère.
Bilirsin yani, içmezler. Seyahat etmiş de değiller.
Ils ne boivent pas, n'ont pas voyagé.
- Bu hususta değiller.
- Pas dans ce cas-ci.
Annem ve Bayan Shepherd aynı değiller Alan.
Et elles ne sont pas pareilles.
Hayır Alan, değiller. Ama ikisi de yaşlı hanımlar.
Mais ce sont toutes deux des vieilles dames.
Annemi her zaman onunla kıyaslıyorsun. Aynı değiller.
Tu la compares toujours à maman, elles sont pas pareilles.
- Hayır, değiller.
- Ils ne le sont pas.
Çünkü takıldığın ahmaklarla benim beraber büyüdüğüm ahmaklar aynı cins... -... ve hiçte iyi insanlar değiller.
Parce que les merdeux avec qui tu traînes sont les frères des merdeux avec qui j'ai grandi, et ce ne sont pas des mecs biens.
Süper değiller mi?
Vous êtes... ils sont bons, non?
Korkarım ki... Bunlar hançer evliliğinin farkında değiller.
J'ai bien peur que... l'homme à qui appartient cette dague ne connait pas cette tradition.
- Misyonerlerin peşinde değiller.
Ce ne sont pas aux missionnaires, qu'ils en veulent.
Neden burada değiller?
Pourquoi ne sont-ils pas revenus?
- Burada değiller.
- Ils ne sont pas là.
- Hiçbir fikrim yok ama şarap değiller.
- Aucune idée, mais c'est pas du vin.
Bu düzeyde teknolojiye sahip değiller ki.
Ils n'ont pas la technologie pour...
- Sorun ne? - Burada değiller.
- Qu'est-ce qui ne va pas?
- Hiçbir fikrim yok ama şarap değiller.
- Aucune idée, mais c'est pas du vin. - Qu'est ce que c'est alors?
Hiçbir aileye ait değiller.
Ils n'appartiennent à aucune famille.
- Son model değiller biliyorum.
- Pas vraiment du dernier cri, je sais.
- Neyse ki değiller.
- Heureusement, non.
Aileniz veya arkadaşınız değiller artık.
Ce ne sont plus tes amis et famille. Divise les en 2 équipes.
Burada değiller.
Ils ne sont pas là.
- Artık değiller.
- Plus maintenant.
Ochoa kardeşler hiç mutlu değiller.
Les Ochoa sont pas contents du tout.
Bu yüzden burada oturup Amerika'ya yollanmayı bekleyecek değiller.
Ils vont pas attendre d'être envoyés aux USA.
Bizim bile değiller.
Ils nous appartiennent même pas.
Paige ve Ruth benim ailem değiller.
Paige et Ruth ne sont pas ma famille.
Duvarın içinde değiller.
Ils ne sont pas dans les murs.
Çok ufak değiller mi?
Ce n'est pas trop petit?
- Onlar arazide olmaya yetkili değiller.
Ils ne sont pas autorisés à être sur ces lieux.
Adam yakışıklı ve hala evli değiller.
Ils ne sont toujours pas mariés.
Öyle mi? Delhililer düşündüğümüz kadar kötü değiller demek.
Ça signifie que les gens de Delhi ne sont pas aussi mauvais que ça.
Kızgın değiller.
Ils ne le sont pas.
Güzel değiller.
Ils ne sont pas beaux.
Böyle sevimli değiller, değil mi?
Ils ne ressemblent pas à ça, hein?
Senin gibi değiller.
Pas comme toi.
Alt tarafı bir şirket onlar. O kadar da güçlü değiller.
Mais ce n'est qu'une entreprise, ils ne sont pas aussi puissant.
Sık sık işten çıkartmakla uğraşıldığı için de danışmanlar pek sevilen insanlar değiller.
Bon, souvent il y a des licenciements... donc les consultants ne sont pas très appréciés.
Sadece bildiğim kelimelerden değiller, o yüzden yanımda çevirici getirdim.
Ce n'est pas seulement des mots, j'ai amené un traducteur.
Fasulye yaprağı değiller ama kozaları var, bence onlar...
C'est pas des feuilles de haricots, mais elles ont des cosses, donc je me suis dit que peut-être...
Bazı kadınlar kadın gibi gözükmek zorunda değiller.
Certaines femmes sont pas faites pour être féminines.
- Bıraktığımız yerde değiller.
- On ne la trouve plus.
Ayrıca hapiste de değiller, henüz.
Et elles ne sont pas en prison. Pas encore.
... aynı zaman diliminde bile değiller.
L'amiral est dans le futur.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56