Diye sorar traduction Français
229 traduction parallèle
Yani genç kız elini uzatırsa. Sonra neredeyse yere kadar eğilir, ziyaret edebilir miyim diye sorar.
Puis demande la permission de la revoir.
Rick'e, bizimle birşey içer mi diye sorar mısın?
Dites à Rick de venir boire un verre avec nous.
Saygılarımı iletip bir kadeh şarap için bana katılır mı diye sorar mısın?
Présente-lui mes hommages. Dis-lui que je lui offre un verre.
Neden "Nasıl" diye sorar?
- Pourquoi dit-il "pourquoi"?
Neden "Nasıl" diye sorar?
Pourquoi dit-il "pourquoi"?
Neden "Nasıl" diye sorar?
Hana mana ganda. Pourquoi dit-il pourquoi?
"Beni özledin mi" diye sorar.
Je lui manque tellement...
Babam hiç konuşmadan sana bakar sonra bana : "Kim bu, Sasha, senin dalgan mı?" diye sorar.
Mon père te regardera en silence, puis il me dira : "Et ça, c'est qui? C'est à toi?"
"Sonra girebilir miyim?" diye sorar adam...
Mais le Garde ne peut le laisser entrer. Peut-il espérer être admis plus tard?
Önemli olduğunu düşünmeseydim sesimi aldın diye sorar mıydım?
Je vous le demanderais, si ça n'était pas important?
Gene, "Ne?" diye sorar, O da, "Nyota," der.
F...
Aslanlarla ne tür deneyimi var diye sorar.
Il demandera quel genre d'expérience vous avez avec les lions.
Bir şey biliyor mu diye sorarım.
Pour savoir s'il sait.
Sen açarsın, "Ne yapıyorsun?" diye sorarım.
Tu réponds, je te demande : "Qu'est-ce que tu fais?"
Adama,'ağaç kurbağası mısın'diye sorarım.
Je demanderais à cet homme s'il est une grenouille verte.
Arkadaşı ise ona "Yapabileceğinden daha iyi yazmak ister misin?"... diye sorar.
Sur quoi son ami répondit avec un sourire... "Cherches-tu à écrire mieux que tu ne le peux?"
Sonra "Ismarlayacak mısınız yoksa beyefendiyi mi bekleyelim?" Diye sorar.
"Vous commandez ou vous attendez monsieur?"
Hayır, "faşistler nerede?" diye sorar.
Il demande seulement où ils sont
Çocuğunuzun hayatına, tevazunuz nerede, diye sorarım efendim?
Je vous demande, Votre Grâce, qu'est-ce la modestie face à cela? Face à la vie de votre enfant? Et votre réputation?
- Sigorta şirketi neden her şeyi nakde çevirdim diye sorar.
L'assurance s'en chargera. La compagnie d'assurance va poser des questions, comme... pourquoi j'ai converti tout l'argent en liquide.
Ben sana sorun nedir diye sorarım sen "Hiçbir şey." dersin.
Je demande ce qui ne va pas, tu dis : "Rien."
Buna bir kaç dolar verebilirler mi diye sorar mısınız?
Pouvez-vous demander à cet homme de m'avancer quelques dollars?
Otele vardığımızda onu uyandırıp... benimle kahvaltı etmek ister mi diye sorarım.
Je la réveillerai en arrivant a l'hotel... pour le petit déjeuner.
"Ne yaptın?" diye sorar.
"Pourquoi?" lui demande-t-elle.
O da "Yani bekar mısın?" diye sorar.
Elle dit : "Alors, tu es libre?"
"Seni üzen ne, dostum?" diye sorar.
Il demande au Roi : "Quel est ton mal, ami?"
Babana gidip gelmek ister mi diye sorar mısın?
Tu devrais demander à papa s'il veut venir.
"Neden masum olan acı çekmeli" diye sorarız.
"Pourquoi faire souffrir les innocents?"
Soyulmak nasıl bir duygu? - Çoğu insan, "Ne aldılar?" diye sorar.
Ça fait quoi, de se faire cambrioler?
Ona dava açarsam, cennete gittiğimde belki yanıma gelip, "neydi bütün o olup biten" diye sorar ve ben de ona birkaç soru sorarım diye düşündüm.
Si je L'attaque, quand Il me verra au Ciel... Il dira "C'est quoi, tout ça?" et je Lui poserai des questions. Quel genre de questions?
CT'ye bir kişi daha girebilir mi diye sorar mısın?
Allez voir si la radio peut en prendre un autre.
Derken nihayet biri... "Dosyaları taşıyan gözlüklü kız da nerede?" diye sorar.
Et puis un jour, quelqu'un demandera : "Elle est où la gourde qui porte les dossiers?"
Ne kadar yükseğe, diye sorarım. Gerekeni yaparım.
Je demande : "D'où?" et je le fais.
İyi, tanıdığın ama konuşmak istemediğin biri seni sokakta durduğu zaman kullanılır. Sana nasılsın diye sorar sen de iyiyim dersin. Bu yeterli, bu yüzden seninle konuşmayı sürdürmesine gerek kalmaz, çünkü bunu istemezler.
ça les fait se sentir bien, parce qu'ils ont pris la peine de demander et que si quelque chose n'allait pas, ils prendraient le temps de t'écouter, même s'ils n'en ont pas envie.
Kiracılara bir şey görmüşler mi diye sorarım.
- Non. Demandez aux locataires.
İçkisini yavaş yavaş, hüzünlü bir biçimde içer kız ona "Neyin var?" diye sorar.
Il sirote un verre, l'air triste. Elles lui demandent ce qu'il a.
"Neden sorun yaşadığınızı buldum." "Neden?" diye sorar Çinli.
" J'ai compris votre problème.
Biri "O öldü" derse, insanlar "Nasıl?" diye sorar.
Quand quelqu'un meurt, on demande au moins de quoi.
"Telefonunuzu kullanabilir miyim?" diye sorar. Barmen "tabi", der.
"Je peux utiliser votre téléphone?" Le barman dit "oui".
Arabanın anahtarını istesen, ödevini yaptın mı diye sorar.
Tu lui demandes sa voiture, il te parle de tes devoirs.
Sen A alırsın. Actors Studio çılgına döner. James Lipton sana en sevdiğin küfür nedir diye sorar.
Tu obtiendras un A, l'Actor Studio n'en reviendra pas, et alors, James Lipton voudra savoir quel est ton juron préféré.
Böyle durumlarda, "General Motors ne yapar" diye... sorarım kendime. Sonra da tersini yaparım.
Dans ce genre de situations, je me demande ce que ferait la General Motors et je fais le contraire.
Peki ya yaşlandığımda? O yaşta ne yaparım diye kim sorar?
Et ma vieillesse, qui s'en serait occupé?
Ona sorar mısın acaba beni tanıştırma şansı olabilir mi diye?
Est-ce que tu pourrais lui demander de me présenter?
- "Sonra geleyim mi?" diye sorar adam.
"Peut-il espérer être admis plus tard?"
Evi biliyorlar mı diye herkese sorarız.
On demandera simplement aux gens s'ils connaissent la maison.
Tanrım, bu casus romanlarını neden okuyorsun diye biri bana sorar mı?
Dites-moi pourquoi je lis ces romans d'espionnage?
Bazı günler kendi kendime bu garajda ne yapıyorum diye sorarım.
Y a des jours, je me demande ce que je fous dans ce garage.
Dinle, temel kazması için bir ameleye teklifte bulunduğunda... sana sorar mı hastane mi, tımarhane mi, mescit mi ya da bir okul için mi diye?
Ecoute, quand on demande à un ouvrier de creuser pour des fondations, est-ce qu'il demande si c'est pour construire un hôpital, un asile de fous, ou bien une mosquée, ou une école? Il fait son travail et touche son salaire.
- Hiçbir iş yapılmasın diye beraber çalıştıklarına bitmek bilmeyen sorular sorar.
Il vous assaille de questions au lieu d'avancer les recherches.
- Hep "İyi haber var mı Jimmy?" diye sorarım.
- Vraiment?