Durum şöyle traduction Français
270 traduction parallèle
Şey, Müfettiş, durum şöyle.
Voilà de quoi il s'agit.
Durum şöyle.
Voilà la situation!
Şey baba, durum şöyle.
Je veux te demander quelque chose.
Bence durum şöyle :
Voilâ comment je vois les choses.
Gardiyanların lehine olan üçüncü çeyreğin bitimine 5 dakika 58 kala,... durum şöyle :
Plus que 5 minutes 58 avant l'arrêt dejeu...
Bir dakika. Arkadaşlar, durum şöyle.
Voilà comment ça va se passer :
Durum şöyle : sinyal alıyoruz
La situation c'est que nous recevons les signaux, mais je ne sais pas...
Şimdi bak, anladığım kadarıyla durum şöyle. Büyük adamlar, ağır toplar onlar, tamam mı? Burayı yıkıp girebilirler, ama yeri kırıp mahzeni açamazlar.
Les gros camions comme celui-là viennent seulement s'écraser et partent en fumée.
Ritchie durum şöyle :
Ritchie, écoute-moi bien.
Durum şöyle, idarecisi olarak, korkarım ki bunu müsade edemem.
mais en ma qualité d'imprésario, je ne peux l'autoriser.
- Ama ben asla, herhangi bir borc almadım! - Bizim banka dokümanları içeride açıkcası durum şöyle bay Madan Chopra herşeyin sahibi sen 5 milyon rupi faizli ödünç almışsın.
- Les documents de banque en notre possession montre clairement que M. Madan Chopra avez emprunté 5 roupies sur les intérêts.
Durum şöyle.
Voila la situation :
Son durum şöyle.
On fait le point.
- Durum şöyle ki :
- Ecoutez, voilà.
Peki, düşündün mü? Tamam, durum şöyle.
Tu as réfléchi à ma proposition?
Bianca, durum şöyle. Bu, senden çok benim içimi parçalıyor.
Voici la situation, Bianca.
Bianca, durum şöyle.
Bianca...
Durum şöyle :
Voici la situation :
Hemen buraya gelmesini söyle, acil durum.
Va chercher le shérif. Qu'il vienne immédiatement, c'est urgent!
Tıbbi bir acil durum olduğunu söyle ona.
Il s'agit d'une urgence.
Acil bir durum olduğunu söyle.
Dites-lui que c'est urgent.
Durum şöyle : Bir adam ile işlere karıştı. Ve adam hiç de...
Elle a affaire à un homme... qui est terrible... et qui lui cause un tas d'ennuis.
Acil durum olduğunu ve fazla konuşmamasını söyle.
Une urgence. C'est une urgence absolue. On va essayer de les faire atterrir.
Şöyle bir durum var. Bilimsel olarak fark ettim ki. -... bu striptiz seksi değil.
D'un point de vue scientifique, je ne trouve pas le strip-tease érotique.
Çağır polisleri! Acil bir durum olduğunu söyle!
Sautez sur le téléphone et appelez les flics.
Ciddi bir durum olduğunu, mümkünse çabuk buraya gelmelerini söyle.
Dites-leur que c'est urgent. Dites-leur même que c'est très grave ;
Söyle, Dublin'de durum nasıl?
Alors, comment c'est, Dublin?
Git Osyanina'ya söyle askerleri acil durum mevziine çeksin.
File trouver Ossianina, le personnel se replie sur les positions de réserve.
Şimdi durum şöyle.
Cela se passera ainsi.
Acil durum olduğunu söyle.
Dites-lui que c'est une urgence.
İşte, bu yüzden şöyle bir durum var. Belapur'a gittiğim zaman, aslında iki yolculuk yapıyorum. Belapur'a ve sonra da geri Ramgarh'a.
En fait, si je prends des gens pour Belapur, le trajet est double pour moi.
Demiryollarıyla bağlantıya geç. Onlara bunu rutin bir acil durum denetlemesi gibi göstermelerini söyle.
Que ça ait l'air d'une inspection de routine.
Şöyle bir bakarsan durum kötü.
À 1ère vue, la situation est mauvaise.
Bunları söyle, Ben onların arkasındayım, eğer onların bu durum için iyi bir nedeni varsa.
Je vais vous dire, je pourrais les soutenir, s'ils avaient une explication.
Ama bu yine şöyle bir durum olabilir ; Yine başka bir şeye kızmışsındır ve yine hıncını benden çıkartıyorsundur.
Mais se pourrait-il qu'une fois de plus... tu sois fâché pour une raison quelconque... et que tu t'en prennes à moi pour te défouler?
Drimmer'a söyle durum iyi.
Dis a Drimmer que ca va.
- Acil durum mesajı şöyle ;
- Le message est le suivant.
Durum şöyle :
Ça se présente comme ça.
söyle üzücü bir durum var ki Dedektif, çok para kazandiginizda kazanmayan insanlar sizin paranizi alabilecegini düsünüyor.
C'est un triste fait de la vie, détective, que quand vous gagnez de l'argent les gens qui n'en n'on pas pensent qu'ils peuvent vous le prendre
Durum söyle.
Voilà la situation.
Ona Osborn'larda güç bir durum olduğunu söyle.
Dites-lui que ça chauffe chez Osborn.
- Onlara acil tıbbi durum olduğunu söyle.
- Dites que c'est pour une urgence.
Peki söyle bakalım, şu anki durum hakkında bana ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?
Alors, dis-moi, quels conseils donnerais-tu dans la situation actuelle?
Bizde durum şöyle.
Voilá la situation.
Şöyle bir durum var :
Ce match se résume à ça :
"Durum böyle böyle. Ben de şöyle yapacağım. Seyredin şimdi." Sonra dediğini yapar.
"Voilà la situation, voilà ce que je vais faire." Et il le fait.
Bunun çok acil bir durum olduğunu söyle.
Dites-leur que c'est d'une urgence extrême.
- Eileen, Doktor Pritzker'i ara ve ona hastanın durum raporunu istediğimi söyle.
Appelez le Dr Pritzker. Je veux du clair sur le père... - Son prénom?
Ona bunun acil bir durum olduğunu söyle, her dakika önemli de.
Dites que c'est une urgence, chaque minute compte.
Şöyle ifade edeyim yanımda kalmasının, Dr. Stelton'un deney faresi olmasından çok daha uygun bir durum olduğunu düşünüyorum.
C'est une meilleure vue que celle de votre Dr Stelton... qui veut le transformer en une sorte de cobaye humain!
Çok ciddi bir durum. Söyle artık.
C'est vraiment grave.
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39