English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ D ] / Düşünsene

Düşünsene traduction Français

2,941 traduction parallèle
Düşünsene bir. Sen ne yapardın?
Que feriez-vous si Josh et Sara avaient été à la soirée?
Düşünsene.
Il avait 15 ans.
Düşünsene bir garson almak için o kadar geçmiş araştırması yapıyorlar.
- Imagine un an de vérification de chèques juste pour obtenir un job de serveur.
Bir düşünsene Hales. İlk tanıştığımızda, elimde sadece kendi şarkılarım vardı.
Réfléchis, quand on s'est rencontrées, je n'avais que mes chansons.
Düşünsene, annenin gözleri seninkilerle aynı renk.
Ça devient plus vraiment drôle. Il est l'heure d'en finir.
Düşünsene, matkabı yok etmek.
Imaginez, détruire la foreuse.
Şânını düşünsene, Proteus.
Pense à la gloire, Proteus.
Şans eseri birini buldu. Bir de istediğin kişiye fırlattığını düşünsene.
Elle en a eu un par accident, imagine si on vise?
Düşünsene, önce küçük Miami Vice'ın oldu şimdi de Prens Albert.
Réfléchis. Avant, c'était un petit Miami Vice. Maintenant, un Prince Albert en boîte.
Rizzoli, düşünsene.
Rizzoli, réfléchis.
Evet, düşünsene bir!
- Et si je leur file des poux? - T'imagines!
Bir düşünsene, Nathan aynı anda üç banka birden soyuluyor.
Pense à ça, Nathan. Trois banques se font cambrioler en même temps.
12'lik buzdolabı paketi için neler yapacağını düşünsene.
La vache. Imagine si tu avais un pack de 12 canettes fraîches.
Motorun çalıştığını bir düşünsene.
Imagine le moteur qu'il doit y avoir.
Şunda ki motoru bir düşünsene.
Imagine le moteur qu'il doit y avoir.
Bir düşünsene.
Tu te rends compte.
Düşünsene senin gibi güzel bir kız bir adamın evini soyuyor.
J'imagine, De jolies petites choses comme vous qui viennent voler le foyer d'un homme.
Düşünsene.
Réfléchis.
Jim, senin benim için öyle olabilir. Ama düşünsene. Bir çocuğun hayalinde onlar Bay Çatal ile..
Pour nous, peut-être... pour un enfant, c'est M. Fourchette, Lt Couteau...
Sonra bu işten kıracağımız parayla Fiji'ye gittiğimizi bir düşünsene.
Imagine-nous aux Fidji avec tout l'argent qu'on va se faire.
Düşünsene, büyük bir şarkıcı olursam Tony ile ikimiz böyle bir yerde kalabiliriz.
Imagine que je devienne une star, Tony et moi, on pourrait s'offrir ça.
Bunu düşünsene.
Qui l'eût cru.
Bizim ürünlerimizi satarken ne kadar başarılı olacağını bir düşünsene.
Tu te rends compte comme tu pourrais vendre pour nous?
Rex'in nasıl sağ kaldığını bilseydik neler yapardık, bir düşünsene.
Imagine ce qu'on apprendrait sur la survie.
Bir an için bunun seninle ilgisi olmadığını düşünsene.
Tu peux envisager un instant qu'il ne s'agit pas de toi?
Pazar okulunda, okul müdürünün bacağınla ilişkiye girmek istediğindeki utancı düşünsene?
Ça te gênera pas quand elle se frottera à la jambe du pasteur au catéchisme?
Onunla evli olduğunu düşünsene.
Essayez d'être son mari.
Düşünsene, modaya uygun, kumsalın hemen yanında, uyuşturucu kullanabilecekleri bir yer için ne kadar verirler?
Combien ils dépenseraient pour aller dans un endroit tape-à-l'œil pour en prendre?
Düşünsene, tıpkı yemek yapan bir köpek gibi.
Tiens, imagine. Un chien qui fait la vaisselle.
Düşünsene Murtaugh, bir gün hepsi benim olabilir!
Imagine Murtaugh... un jour, tout ceci m'appartiendra!
Düşünsene, bir gecede bu hale geldi.
Tu vois, c'est arrivé en une seule nuit.
Orada olduklarını düşünsene.
- C'est de savoir qu'ils y étaient. - Ces enfoirés.
Neler yapabileceğimi düşünsene...
Vous imaginez?
Bu olayı ağzından kaçırdığını ve doktorun hayvanat bahçemizi bulduğunu düşünsene.
Imagine qu'elle en dise trop et que ce docteur fou découvre notre QG secret au zoo!
Ve düşünsene, bizi bir araya getirdi.
Et dire qu'on vient de se rencontrer!
Bak, bu kötü bir şey değil, alacağım terfiyi düşünsene.
C'est pas si terrible. Voyez ça comme une promotion.
Affedersin. Düşünsene, nerede bir fincan kahve içeceksin?
On se demande où prendre un café.
Düşünsene. O yoksulun yüzünden Mo Ne, GM Eom'dan ayrıldı.
Mo Ne a rompu avec le Directeur Eom.
... sepsert, taş gibi hale getiriyorlar düşünsene.
J'imagine même pas... C'est raide, comme problème...
Düşünsene.
Imagine.
Düşünsene bir terslik olsa sonsuza dek sıska, dört göz bir sersem olarak kalacağız.
Imagine qu'on reste des tarés binoclards, à vie.
Düşünsene, geriye sadece üç tane kaldı.
Tu te rends compte? Plus que trois.
Bütün polis birimlerimizde böyle bir sistemin olduğunu düşünsene.
Si on avait eu ça quand on était Federales...
Düşünsene, Meksikalı biri Senatör'ü vursa halk onu Başkan bile seçer.
Si quelqu'un lui tire dessus, et qu'il est mexicain, les gens l'éliront président.
Yankees oyuncusu olup da şampanya sevmediğini düşünsene.
Imaginez le supplice pour un Yankee qui n'aimerait pas le champagne.
- Evet, bir düşünsene, dostum.
- Réfléchis.
Düşünsene, bir siyasetçi canlı yayında politikasını değiştirdi.
Ça n'arrive jamais qu'un leader politique bouleverse tout.
Şunu bir düşünsene.
Essaie de comprendre.
Düşünsene bir, ben, sen, Sammy.
Penses-y.
Bir düşünsene.
Un peu de ça et un ordinateur portable, et elle est capable d'écrire, d'enregistrer sa propre musique, la poster en ligne pour que des milliers de personnes l'entendent, puis en discuter en ligne avec Dieu sait qui. Penses-y.
Ne hissetiğimi düşünsene.
Imagine comment je me sens.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]