Elimde değil traduction Français
1,078 traduction parallèle
- Elimde değil.
- Je n'en reviens pas.
Ama elimde değil.
Mais, c'est plus fort que moi.
Biliyor musun? Scobie'ye üzülmemek elimde değil.
Vous savez, je ne peux pas m'empêcher d'avoir de la peine pour Scobie.
Biliyorum ama elimde değil.
Je sais, je n'y peux rien!
- Bu elimde değil! - Öyle görünmüyor.
C'est plus fort que moi.
Deniyorum ama elimde değil.
Impossible, je ne peux pas!
- Elimde değil, hapşıracağım.
- Je n'y peux rien, j'ai envie d'éternuer.
- Elimde değil Bill.
- Je ne peux pas m'en empêcher Bill.
Elimde değil. Biraz iradesizim.
Je n'y arrive pas.
Elimde değil.
C'est plus fort que moi.
Elimde değil ama seni seviyorum.
Je ne peux m'empêcher de vous aimer.
Elimde değil efendim.
J'y peux rien, M'sieur.
- Fransa için son rakamlar elimde değil şu an.
Et sans doute davantage en France.
Elimde değil.
Je ne peux pas résister.
Elimde değil.
Je ne peux pas m'en empêcher.
Ne yapayım, elimde değil.
Si, je suis inquiète.
Çok kolay canım yanar. Elimde değil.
- Je suis fragile, je n'y peux rien.
Bu benim elimde değil.
Ce n'est pas de mon ressort.
Elimde değil.
Je ne pensais pas que tu partirais aussi vite.
- Elimde değil.
- J'y peux rien.
Bu soruları sorup duruyorum ondan. Ama dedim ya, elimde değil.
Je ne peux pas m'empêcher de poser des questions.
Elimde değil, yapacak noktaya gelemiyorum.
C'est plus fort que moi!
Lütfen, lütfen, elimde değil.
Je ne peux pas m'en empêcher.
- Elimde değil.
- Je n'y peux rien.
Özür dilerim. Elimde değil.
J'ai pas pu m'en empêcher.
Muhtemelen onu incittiğim oluyordur ama elimde değil.
Je lui fais sûrement de la peine mais je n'y peux rien.
Sana bir şey diyeyim, oğlum. Elimde değil, teyze.
Je dois dire en votre faveur que même si votre ami a des vices par centaines, vous savez chanter ses louanges.
- Elimde değil.
Je ne peux pas m'en empêcher.
Üzgünüm, elimde değil.
Désolé. C'est plus fort que moi.
Senin için hep kendimi tehlikeye atıyorum elimde değil.
Pourquoi je me saigne aux quatre veines pour toi... ça me dépasse!
Senin kaderin benim elimde değil. Lütfen durumu zorlaştırma.
La difficulté est que votre destin n'est pas entre mes mains!
- Üzgünüm ama elimde değil.
- Je suis désolée, je n'y peux rien.
Elimde değil. Sméagol cici hobbite yardım etmeye söz verdi.
Je n'y peux rien, Smeagol a promis d'aider gentil Hobbit.
Sinirlerin düğüm düğüm olmuş. Elimde değil.
Tu es un paquet de nerfs.
Ben önemsizim, kalbim saf. Sigismund'un elimde değil.
Je suis petit, mon coeur est pur,
Ne yapayım elimde değil.
C'est ce que je ressens.
Sözünü tutmamış bir dönek falan olacağım, bunu da biliyorum. Ama elimde değil.
Je sais que je suis une lâcheuse mais je... c'est plus fort que moi...
Elimde değil.
Je ne peux pas!
Elimde değil! Canım acıyor!
J'ai trop mal!
Bir tablo değil ama, korkarım, elimde kalan tek şey.
Ce ne sera pas une peinture, mais c'est tout ce que j'ai.
Elimde değil.
Je n'y peux rien.
Elimde oynayacak başka kart kalmadı, değil mi?
Il ne me reste aucune carte, n'est-ce pas?
- Özür dilerim. Elimde değil.
- C'est plus fort que moi.
Elimde değil.
- Je ne peux rien y faire.
Eskisi kadar zevk almıyorsam bu benim elimde olan bir şey değil ki!
D'ailleurs, c'est très explicable.
Elimde değil, seni seviyorum.
Je ne peux pas m'empêcher de t'aimer.
- Elimde d-değil.
- N-non.
Benim elimde olan bir şey değil.
Je n'y suis pour rien.
Elimde degil.
Je n'y peux rien.
Elimde bir tek bu seker var. Ama yemek için degil.
Un morceau de sucre d'orge... mais pas pour manger.
Elimde değil!
Mais c'est plus fort que moi!
elimde değildi 38
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56