Endiseli traduction Français
2,567 traduction parallèle
Endişeli miydin?
Étais tu inquiète?
Endişeli mi?
Et je me fais du souci pour lui.
Endişeli misin?
Tu es inquiet?
Bay Fuse çok endişeli.
M. Fuse se sent concerné.
Ve senin Amerikalı dostun onun hakkında bayağı endişeli.
Et ton ami américain s'intéresse à lui.
Asil, akıllı ve ayrıcalıklı ama biraz da endişeli görünüyorsun.
Tu fais figure de charisme et de sagesse, mais je te l'accorde, tu as l'air inquiet.
- Sesin endişeli.
- Tu sembles inquiète.
Senatörler götümüze yapmış durumda ve direktör epey endişeli. Tutuklama programı şu an sadece bir kağıt.
Le programme des détenus est un attrape-mouches.
Endişeli gibisin, Joe.
Vous avez l'air contrarié, Joe.
Güvenlik konusunda herkes biraz endişeli.
On s'inquiète pour la sécurité.
Bence zat-ı aliniz çok muhalif. Endişeli görünüyorsunuz gençler.
Je pense que vous protestez trop.
Kızı hakkında endişelenmiş. Onun aksine ben endişeli değilim.
Elle est très inquiète pour sa fille.
Endişeli görünüyorsun.
Tu as l'air inquiet.
Somali Yarımadası'ndaki ülkeler arasındaki barışı geliştirmek için çalışmalarda bulunmuş Etiyopya başbakanı Joseph Bekele bölgenin geleceği hakkında ve ülkeler arası yeni çıkacak çatışmalardan endişeli.
Le Premier ministre éthiopien, Josef Bekele qui a travaillé pour un développement pacifique entre les pays en la Corne de l'Afrique, est préoccupé par le future de la région, et craint de nouvelles violence entre les pays.
Ben dünyadaki en şanslı agorafobik ve kronik endişeli insanım.
Je suis l'agoraphobe souffrant d'anxiété chronique le plus chanceux au monde.
Demir Örümcek'in endişeli olduğu kadar, onu iş üzerindeyken de gördün, iyi gidiyor.
En ce qui concerne Iron Spider, vous l'avez vu en action, il se débrouille bien.
Meslektaşın gibi endişeli görünmüyorsun.
Vous n'avez pas l'air aussi perturbé que votre collègue.
Endişeli gözüküyorsun.
Tu as l'air inquiet.
Sokakta yürüyordun üstünede şuanda giydiğin elbiselerin vardı. Endişeli gözüküyordun. Şuan da olduğun gibi, hatta daha fazla endişeliydin.
Vous marchiez dans la rue, dans cette tenue, l'air soucieux, un peu comme aujourd'hui, mais un peu plus.
Yemin ederim endişeli değilim.
Je te promets que je le suis pas.
Neyin gerçek olup neyin olmadığı hakkında çok endişeli görünmeye başladınız.
Vous semblez soudainement très concerné par ce qui est réel et ce qui ne l'est pas.
O zaman neden endişeli bir şekilde kapıya bakıp duruyorsun.
Alors pourquoi es-tu si nerveux?
Ağlayarak, rahatsız, endişeli 24 saat geçiriyorsunuz.
On passe 24 heures à pleurer, mort d'inquiétude.
Endişeli görünüyorsun.
Vous avez l'air inquiet.
Endişeli bir enkaz gibi.
Elle est à bout.
Hangi gelin düğün gününde endişeli olmaz ki?
Quelle femme ne l'est pas le jour de son mariage.
Çok bitkin ve ses düzeni yüzünden endişeli.
Il est tellement fatigué et stressé pour l'enregistrement...
Onun güvenliğinden endişeli miyim?
Pour sa sécurité?
Bugün okula gitmediğine dair Müdür Campbell'den endişeli bir telefon geldi.
J'ai eu un appel du principal Campbell commme quoi tu n'étais pas à l'école aujourd'hui.
Bu mevzuları Bay Clark görüştüm Scarrow'lular için kendisi de çok endişeli.
Ce sont ces problèmes dont nous avons parlé M. Clark et moi et il est tout aussi soucieux que nous le sommes du sort de Scarrow.
Mühlet konusunda endişeli.
Elle s'inquiète à propos de l'ultimatum.
Annen siz çocuklar konusunda çok endişeli.
Ta mère était morte d'inquiétude avec toi.
Annemi bilirsin, hep endişeli.
Maman est morte d'inquiétude. Tu la connais.
Benim için endişeli gibi görünüyor mu? Lizzie mi?
Elle s'inquiète pour moi?
Artık sana kendimi kanıtlama konusunda endişeli değilim.
J'ai plus besoin de t'impressionner.
Sesi endişeli geliyordu.
Vin a l'air inquiet.
Tarayıcımı bitirdiğimde endişeli olmayacak.
Ouais, et bien, il ne le sera plus quand j'aurai terminé mon scanner.
Keşke sürekli doğru şeyi yapma konusunda bu kadar endişeli olmasam.
J'aimerais ne pas me soucier de toujours faire ce qu'il faut ou pas.
- Daha önce hiç endişeli olduğunu söylediğini duymamıştım.
Je t'ai jamais entendu dire ça.
- Çünkü daha önce hiç endişeli olmamıştım da yüzden, Stevie.
Je l'avais jamais été avant.
Ama Lejyon hiç endişeli değildi.
La Legion n'a pas été inquiétée non plus.
Müdür epey endişeli gözüküyor şu şey hakkında...
Le directeur semble très angoissé...
Daha önçe endişeli görünüyordun.
Tu semblais inquiet.
Ne kadar endişeli, ne kadar güvensiz hissettiğimi,... yaşamaktan ne kadar korktuğumu hatırlasana?
Souviens-toi combien j'étais anxieux, incertain, terrifié de vivre ma vie?
Endişeli olman normal.
Tu as le droit d'être nerveuse. C'est normal.
Annesi çok endişeli.
Sa mère était vraiment inquiète à son sujet.
Ona ne olacağı konusunda biraz endişeli.
Hum, et bien, il est inquiet par rapport à ce qui pourrait lui arriver.
Ray o beyaz kafası uçacak diye endişeli.
Ray s'inquiète que son cul blanc se fasse jeter par dessus bord.
Endişeli misin yoksa azgın mı?
Préoccupé? Ou excité?
Neden bu kadar endişeli görünüyorsunuz?
Pourquoi as-tu l'air inquiète?
Endişeli görünüyor muyum.
Ai-je l'air inquiet? Je vends des armes.
endişeliyim 71
endişeli 16
endişeli misin 20
endişeli görünüyorsun 26
endişeli değilim 23
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişeli 16
endişeli misin 20
endişeli görünüyorsun 26
endişeli değilim 23
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418