Eski traduction Français
67,145 traduction parallèle
Bana baskı yapmaya çalıştığında, eski günlerin hatrına yapmam gerekeni yaptım.
Comme tu m'a mis la pression, j'ai accompli mon devoir.
Maalesef eski çalışanlarımızdan biri bu kar amacı gütmeyen kurumda çalışıyordu ve davaya çok müdahildi.
Une de nos ex-agentes travaille pour cette ONG et était très impliquée.
Eski meslektaşız.
Nous sommes d'anciens collègues.
Sayın yargıç, ben eski istihbarat görevlisiyim.
Votre Honneur, je suis une ancienne officier des services secrets.
Hayatınla ilgili her şeyi bilmiyorum, bu doğru ama eski bir CIA ajanı olduğunu biliyorum.
Je ne connais pas votre vie en détail, c'est vrai. Mais vous étiez de la CIA et je sais me servir de Google.
Eski bir dostumla.
Croyez le ou non, avec un vieil ami.
Operasyon grubumuzun eski bir üyesi hakkında : Peter Quinn.
Un ancien des groupes opérationels, Peter Quinn...
Eski dostun için biraz zaman ayır.
Allez, Carrie. Trouves du temps pour un vieil ami.
Üzgünüm eski dostum.
- Désolé, mon vieux.
Eski karım bir dediğimi iki etmiyor ve Jackson bana nacho getiriyor.
Mon ex-femme m'attend main et pied ferme.. Et Jackson m'apporte des nachos.
Charlie eski kafalıdır.
Charlie est plutôt un type de la vieille école.
Eski kafalı mı?
Type de la vieille école?
Eski kafalı, yeni kafalıyla tanış.
Eh bien, vieille école, rencontre une nouvelle école.
Bu eski püskü yüzüğü parmağına takmak için yıllardır bekliyorum.
Tu sais, j'essaye de mettre ce truc à ton doigt depuis des années.
Eski halini hayal ediyorum.
Je rêve de toi... comme tu étais.
Peki üç yıl önce... eski kocam halüsinasyonlar gördü ve kendini öldürmeye çalıştı.
D'accord... Il y a 3 ans, mon ex-mari a eu des hallucinations et a tenté de se tuer.
Eski tipmiş. 90 larındaymış gibiymiş.
Il était très âgé, plus de 90 ans.
Çünkü Matt beni buradan bir mil uzaklıktaki anne ve babamın yanına eski Jamison arazisine gömmek istiyor.
Parce que Matt voudra m'enterrer dans le caveau familial.
... üstündekiler yırtık pırtıktı pusulası kırılmıştı..,... eski teknesi dalgaları aşıyordu..
"Ses voiles en lambeaux, son compas abîmé, sa coque pourrie " permettaient à peine d'affronter les brisants.
Merhaba, eski zamanlarda keçi üzerindeki günahlarla çöle gönderilmeye mahkum edilirdi.
Salut, toi. Dans la Bible, on emmène une chèvre dans le désert, chargée des péchés du peuple.
Affedersin, eski alışkanlık.
Désolée, c'est l'habitude.
Eski demirin arasından!
Sur du fer à béton!
Eski medya bağlantılarımla ilgili küçük araştırma yapmamı istemiştin.
Vous m'avez demandé d'activer certains de mes anciens contacts dans les médias.
Eski bir asker. Bir memuru rehin aldı.
C'est un ex-militaire, et il détient un officier en otage.
Evet. Eski asker.
C'est un ancien militaire.
Taktik timine en az altı tane iyi eğitimli eski askerle karşı karşıya geleceklerini söyleyin.
Dîtes aux équipes tactiques qu'ils vont devoir faire face à au moins six anciens militaires hyper-entraînés.
Rebecca'nın eski bir çalışanından özellikleri aldık, ve sinyal gönderimi yapıyoruz böylece tepki vermesini sağlamaya çalışacağız.
Nous avons reçu les spécifications de l'ancien agent de Rebecca, nous envoyons des signaux dans l'espoir d'avoir une réponse.
Kendisine yardım etmesi için eski bir Ordu Ranger'ını tutmuş.
Elle a avec elle un ancien Ranger pour l'aider.
Ancak teröristler eğer eski CTU müdürünü ele geçirirlerse, bu da bizi sıkıntıya...
Mais si les terroristes mettent les mains sur un ancien directeur de la CAT, il y a des choses qui...
Eski bir futbol stadı.
C'est un vieux terrain de football.
Ben eski bir askerim.
Je suis un ancien soldat.
Bilmiyorum, yani, eski bir tekne.
- Je ne sais pas trop. Disons que c'est un vieux bateau.
Tabii lisan bu eski iletişim biçiminin yerini aldıysa, bariz olan çıkarım lisanın daha gelişmiş bir iletişim biçimi olmasıdır. Bu mantıkla, aynı bizler gibi.
Mais si le langage a supplanté cet ancien mode de communication, on peut en conclure que le langage est supérieur, donc, que nous le sommes aussi.
Onlarınki eski dünya.
Ils sont du vieux monde.
Belki sadece eski bir arkadaştır.
Non. Sûrement un vieil ami.
Belki eski bir sevgilidir.
Ça doit être un ex.
Eski bir teslimat belgesi buldular ve aman Tanrım!
Ils ont trouvé un vieux bordereau d'expédition. Devine quoi?
Sana okuldayken hiçbir şey öğretememişim eski dostum.
Je ne t'ai vraiment rien appris à l'école?
Rajan lütfen. Eski antibiyotik ve üretimi durdurulmuş HIV inhibitörü gönderiyoruz.
On expédie des antibiotiques périmés, des inhibiteurs HIV retirés du marché.
Onlardan medet uman insanlara eski, işe yaramaz, kusurlu ve muhtemelen zehirli ilaçları satıyoruz.
On vend des médicaments inutiles, défectueux, voire toxiques à des gens dont la vie en dépend.
Amerika'daki eski bir müşterim.
Un vieux client d'Amérique.
Biraz eski moda biri olduğunu biliyorum, Wolfgang.
Je sais que tu es un peu vieux jeu.
Hatta o eski moda tarafın bile sevecek.
Même ton petit côté vieux jeu.
Ben eski kafalıyımdır.
Je suis vieux jeu.
Eski kız arkadaşların gibi...
Il n'arrête pas d'appeler.
Eski üyelerin, tartışılan konuda bir menfaatleri varsa salona girmeleri yasaktır.
Selon le règlement, un ex-député n'est pas admis si le débat le concerne.
Ben de süremi eski Güney Karolina Kongre Üyesi ve mevcut Birleşik Devletler Başkanı'na veriyorum.
Et je les cède à l'ancien député de Caroline du Sud et président des Etats-Unis.
- Çoğu yeri sağlam eski üyeler.
Des politiques de métier.
Eski göl yolundaki kulübeye destek istiyoruz.
Je demande des renforts.
Adım Eric Carter, eski ordu mensubuyum.
Je m'appelle Eric Carter.
Ah, bu eski şey mi?
Ce vieux truc?