Haklı mıyım traduction Français
2,084 traduction parallèle
Haklı mıyım?
n'est-ce pas?
Anal için iki katı mı? Haklı mıyım?
- La sodomie compte double?
Muhtemelen evlendin, haklı mıyım?
Sûrement, non?
- Haklı mıyım?
- Pas vrai?
Ben bile bundan daha hızlı yüzebilirim. Haklı mıyım?
J'irais plus vite à la nage!
Haklı mıyım? - Başlıyoruz.
- alors qu'il fait grand jour.
Bu senin ilk insan kaçırman değil, haklı mıyım?
Cinq ans que vous livrez des trésors.
Haklı mıyım?
Pas vrai?
"Yeterli değil. Haklı mıyım?"
Ce n'est pas efficace, n'est-ce pas?
Artık bir işiniz olmadığın düşünmekte haklı mıyım... -... Bayan Pettigrew?
Ai-je raison de croire que vous n'avez plus de travail, Mlle Pettigrew?
Fakat onların kaybı bizim kazancımız. Haklı mıyım?
Mais c'est tant mieux pour nous.
Ama şimdi İç Güvenlik Bakanlığı'na rapor vermeden kılını kıpırdatamıyorsun. - Haklı mıyım?
Maintenant, on ne peut plus rien faire sans se faire dénoncer au département de la Sécurité intérieure.
Sahip olduklarından hiçbir şey onla alakalı değil. Haklı mıyım?
Et tu n'y es absolument pour rien, c'est ça?
800.000'den az, haklı mıyım? Haklı mıyım?
Ça ne fait pas tout à fait 800 000 $, n'est-ce pas?
İkincisi, okul okumana yardımı olur. Haklı mıyım?
Et on peut t'aider pour la fac, non?
- Haklı mıyım, haksız mı?
J'ai raison ou pas?
Bu durumda ben haklı mıyım, yoksa...?
Donc j'ai raison ou...?
Sen genellikle aşağılık herifleri savunuyorsun. - Haklı mıyım?
Vous défendez surtout des ordures, j'imagine.
Haklı mıyım?
Ai-je raison?
Hayır Neal, % 100 haklıyım ve oğlunun trajik ölümünü hapse girerek hatırlamak istemiyorsan geri çekilmelisin.
Non, Neal, j'ai raison à 100 % et à moins que tu veuilles commémorer la mort tragique de ton fils en te retrouvant en prison, tu vas t'en aller.
Bu konuda haklıyım, Luke. Bana güvenebilirsin.
Je le sens bien, Luke, tu dois me faire confiance.
Haklı mıyım, değil miyim?
J'ai raison ou tort?
Yine de haklıyım.
- Quoi qu'il en soit...
Sadece yeni para kazanmaya başlamışsındır, haklımıyım?
Sauf que ça s'est mis à rapporter, pas vrai?
Kızım biraz bunadığımı düşünüyor, ama şunu da biliyor ki : Ben haklıyım.
Ma fille me trouve gaga, mais elle sait que j'ai raison.
- Hayır, hayatım. Kesinlikle haklısın. Burada son derece ciddi bir sorun var.
- Non, chérie, vous avez raison, il faut s'attendre à de graves répercussions, il n'y a pas de quoi rire.
- Haklı mıyım?
- J'ai pas raison?
Adamım o haklı. Son yılımız.
Il a raison.
Evet, haklısın. Alışsam iyi olur.
T'as raison, je m'y habituerai.
Haklı mıyım?
N'est-ce pas?
Eğer ilk ben ölürsem, beni öldürdüğü için haklıdır!
Tuez-moi, c'est elle qui m'achèvera. - Elle y viendra.
Haklıyım değil mi ihtiyar moruk!
Tu l'as jamais su, vieil imbécile!
Yıkımın eşiğinde olduğumuzu söylüyorsun, haklısın da.
Au bord de la destruction, vous avez raison.
Bir konuda tamamen haklı çıktım.
Il y a au moins une chose sur laquelle je ne m'étais pas trompé.
Biliyorum benden nefret etmekte çok haklısın Jimmy ama bilmeni isterim ki bana kapıyı açman beni çok mutlu etti.
Jimmy, tu as entièrement le droit de me haïr, mais je veux juste que tu saches que j'apprécie que tu m'aies laissée entrer.
Elbette konuştuklarımızı düşünüyor olacaksın çünkü haklı olduğumu biliyorsun.
Bien sûr, tu y as repensé. Tu sais que j'ai raison.
- Gayet haklıyım.
- Mais si!
Haklıyım ama değil mi?
N'est-ce pas?
Haklı mıyım?
J'ai raison?
Hiç böyle düşünmemiştim ama sanırım haklısın.
Je n'y avais pas pensé, mais c'est vrai.
Haklısın, bu iş ırk profiliyle ilgili. Bu iş senin kadar benim de hoşuma gitmiyor. Hodges bu işi üzerlerine yıkmak için radikal dinci müslümanları kullanacaklarından özellikle bahsetmişti.
C'est du profilage racial et ça ne me plaît pas plus que vous, mais Hodges m'a dit explicitement qu'il allait utiliser des extrémistes musulmans pour leur faire porter le chapeau lors de l'attaque.
- O zaman haklıyım yani?
- Mais j'ai raison, non?
Anne, babam haklı, neden açık açık onunla yattı mı diye sormuyorsun?
Papa a raison, pourquoi ne pas parler clairement? Vas-y, demande-lui carrément s'il l'a baisée.
Haklıyım, değil mi?
J'ai raison, non?
Kral, çocuğun haklı olduğunu bildiği için irkilmiş ancak kendi kendine "Geçit töreni bitene kadar buna katlanmalıyım!" demiş.
Il savait que le garçon avait raison, mais pensa : "Je dois tenir jusqu'à la fin de la procession."
Haklı olduğuma dair bir ihtimal olsa bile annemi bulmalıyım.
Si j'ai la moindre chance d'avoir raison, je dois la retrouver.
Tenis ayakkabısı olayını doğrulayalım. Ve Spencer haklıysa on yıl önce inşa edilen tüm binaların listesini alalım.
Vérifions le truc des baskets, et si Spencer a raison, faisons une liste des immeubles construits en 1998.
Ryan konusunda haklıyım.
- Je m'occupe de Ryan.
Kendi hayatlarımıza bakmalıyız. Rağda'nın haklı olduğuna inanmaya başladım.
Il faut pas s'arrêter de vivre pour autant.
Haklıyım, değil mi?
J'ai raison, n'est-ce pas?
- Haklıyım.
J'ai raison.
haklısın 4682
haklisin 34
haklı 645
haklısınız 730
haklıyım 81
haklıydım 99
haklıymış 45
haklı değil miyim 37
haklısın galiba 26
haklı olabilirsin 178
haklisin 34
haklı 645
haklısınız 730
haklıyım 81
haklıydım 99
haklıymış 45
haklı değil miyim 37
haklısın galiba 26
haklı olabilirsin 178