Hasta değil traduction Français
896 traduction parallèle
Bernie öylesine bir hasta değil. Aynı zamanda benim sevgilim.
En fait, Mr Hicks n'est pas un patient ordinaire, c'est mon amant.
Evet. Aslında hasta değil.
Elle n'est pas vraiment malade.
Annem öyle yapardı, ama hasta değilse bir erkeğe yakışır şey değil.
C'est bon que pour les mauviettes!
Siz hasta değil misiniz?
Vous n'êtes pas souffrant?
- Ama kendisi çok hasta değil mi?
- Je croyais qu'il était gravement malade. - C'est le cas.
Hasta değil miyim?
Vous n'avez rien. - Je ne suis pas malade, moi?
Hasta değildiniz, değil mi?
Vous n'étiez pas malade?
- Hasta değilsin değil mi?
- Tu n'es pas malade, dis?
Burada kimse hasta değil.
Personne n'est malade.
Hayır, hasta değil, fakat onun buradan uzaklaşmasını istiyorum.
Non, elle n'est pas malade, mais je veux qu'elle parte d'ici.
Gemiden kaçıp şehirdeki ilk gecende 190 papel kazandığın zaman çok hasta değildin, değil mi, Blackie?
Je suis malade. Malade? A peine descendu du bateau, tu gagnes 190 dollars.
Hasta değil.
Mais non.
Hasta değilsin değil mi?
Tu en redemandes?
Sanmıyorum, hasta değil.
Je ne pense pas, non.
Hasta değilsin, değil mi anne?
Et toi, maman? Ta santé?
Pek hasta değil.
Pas vraiment malade.
O hasta değil!
Il n'est pas malade.
- Hasta değil misiniz?
- Vous n'êtes pas malade?
Kalbinizden hasta değil misiniz?
Votre cœur n'a jamais été malade?
Hayır, hasta falan değil.
"Non, elle n'est pas malade."
Böyle hasta birinin izi olmaması mümkün değil. Bakımevleri, klinikler, ve deli hastaneleri..
Nous avons contacté chaque clinique chaque prison, chaque asile.
Ve hasta biri hakime değil,.. .. bir doktora teslim edilmelidir.
Un homme malade devrait être remis non pas à un bourreau, mais à un docteur.
Buraya hasta geldi ve bu yüzden onlar kadar kıymetli de değil.
Seulement il est malade et donc il a moins de valeur.
Hasta bir çocuğa yanlış ilaç veremezsin, değil mi?
Tu ne donnerais pas un mauvais sou à un enfant malade, n'est-ce pas? .
Bir hasta için çok degil mi?
N'est-ce pas un peu trop?
Agzinda köprü varsa degil. Su alttan akar, hasta köprüden geçer, karºida hapla buluºur.
Je ferai faire le pont à la malade, pour qu'elle reste au sec!
Hayir, at degil. Hasta getirdim. Hasta?
Je vous amène un malade.
- Çok hasta, degil mi doktor?
II est très malade...
Yok canım. Hasta görünmüyorum, değil mi?
Mon Dieu, je n'ai pas l'air malade, si?
Hasta bir adamı asmak istemeyiz, değil mi?
On peut pas pendre un malade, pas vrai?
Gerçekten hasta olmamıştır, değil mi?
Vous croyez qu'elle est malade?
Oldukça hasta birisiniz Bay Matuschek. Bu normal bir çöküntü değil.
Ce n'est pas une depression nerveuse ordinaire.
Adam hasta ama deli değil.
Il est malade, mais il n'est pas fou.
Alt tarafı biraz daha hasta. Yani o kadar da değerli değil.
Il n'est pas inestimable.
Bu insanlardan kaçıp kurtulmak için değil, sağlıksız ve hasta yüzleri iyileştirmek için eğitildim.
J'ai été formé à faire face aux choses malades, malsaines pour les améliorer, pas pour les fuir.
- Aşçı burada değil. Hasta.
Le cuisinier est malade.
Ve bundan hoşlanmıyorsun, seni hasta ediyor, değil mi?
Vous n'aimez pas ça. Ça vous rend malade, pas vrai?
Hasta olan sadece ciğerleri değil. Tepeden tırnağa hasta olmuş gibi.
Pas seulement à cause de son poumon troué, mais aussi parce que c'est un déraciné.
Beni hasta eden bu da değil.
Dan, ce n'est pas ce qui me tourmente!
Ya da kızın hasta olduğuna karar verdiler diyelim. Bunun adamımıza faydası olmaz, değil mi?
Déclarée folle, Frank gagnerait?
Siz daha hasta atlar da görmüş olmalısınız değil mi bayım?
Vous avez déjà vu des chevaux en pire état, non?
Ama hasta olan kendinizseniz, kaçmak mümkün değil.
Mais quand le malade, c'est vous, comment fuir?
Gazetelerin ne yazdığı, kasabalıların ne söylediği ya da onlara her soruşumuzda Lawton'ın karısının hasta olması umurumda değil.
Peu m'importent les gens qui jasent... et la femme de Lawton qui se dit malade pour ne pas me voir.
Ama çok hasta, öyle değil mi?
Mais elle est très malade?
Ben alırım. Eğer bir öğretmen hasta olacaksa, ders olan günlerde olmalı, tatillerde değil!
Un professeur se doit de ne pas être malade aux vacances.
O çok hasta, değil mi?
Elle est très malade, pas vrai?
Neden hasta olduğunu falan söyleyip bir başkasını göndermelerini istemiyorsun? Amiral Bridie isterse bunu yapabilir, değil mi?
Si c'était juste pour remplacer un malade ou je ne sais pas quoi, l'amiral Bridie ne t'aurait sûrement pas convoqué?
Benimle bir hasta olarak değil de, bir arkadaş olarak konuşun.
Traite-moi en ami, pas en malade.
O sabotajcı falan değil, hasta. Ayrıca kasten değil, zaruretten yaptı.
Pas ŕ la grčve mais ŕ l'absence pour cause de maladie.
Hala hasta tedavi ediyorsunuz, değil mi?
Vous qui travaillez à soulager les misères du monde.
Hasta ediyor, değil mi?
Il est vraiment écoeurant.
hasta değilsin 19
hasta değilim 35
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
hasta değilim 35
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66