Kadın değil traduction Français
3,486 traduction parallèle
Şu bize yardımcı olan kadın değil mi?
Ce ne serait pas la femme qui nous a aidé?
O bir kadın. - O kesinlikle kadın değil.
Ça ne peut pas être une femme.
Suçluluk duyduğun şey Park'ı evden attırman değil. Çakıp kaçtığın tüm o kadınlar için suçluluk duyuyorsun.
Vous ne regrettez pas d'avoir jeté Park hors de chez elle, mais toutes les femmes que vous avez baisées.
Dimetil sülfat testi negatif kadının kanı toksik değil.
Le test est négatif pour le sulfate de diméthyle. Son sang n'est pas toxique.
Hem, biz Vera adında bir kadın arıyoruz. Viola değil. Aradığımız dedektifin adı da Joe, eski barmen Jerry değil.
Et puis, on cherche une femme nommée Vera, pas Viola, et un privé nommé Joe, pas Jerry, l'ancien barman.
Sen kadın eşitliği için mücadele ediyordun, değil mi?
n'est-ce pas?
Küçük bir teorim var. Lezbiyen olmanın sebebi Claire değil, etrafında kadından başka birşey olmaması.
Regarde, j'ai une petite théorie la seule raison pour laquelle tu es "gay" pour Claire, c'est parce que tu es uniquement entouré de femmes.
O halde onun olduğunu varsayabiliriz, ifade veren kadının değil.
Aussi, nous pensons que c'est lui et pas cette femme qui a témoigné.
O sizin kadın kahramanınız, değil mi, bayan?
Elle est votre héroïne, non, Miss?
Kadın duygusal olduğu için değil, ben duygusal olduğum için.
Et pas parce qu'elle était vulnérable. Parce que je l'étais.
37 yaşında kadın hasta, bilinci yerinde değil. Başında ve karnında bıçak yaralanmaları var.
Femme de 37 ans, inconsciente, plaies au visage et à l'abdomen.
Bir dakika. Violet teknik olarak kadının terapisti değil.
Violet n'est pas sa thérapeute.
Sığınma evleri ameliyatlı bir kadın için iyi yerler değil.
Ce n'est pas l'idéal pour une convalescente.
Hasta 34 yaşında, kadın. Bilinci yerinde değil.
La victime a 34 ans, inconsciente par intermittence.
Bir kadın bunu yaşasaydı elinden geleni yaptığı varsayılırdı, değil mi?
Si une femme réagit de cette manière, on va penser qu'elle a fait ce qu'elle a pu.
Umarım anlıyorsundur, bu senin bir kadın olmanla ilgili değil.
Ça n'a rien à voir avec le fait que vous soyez une femme.
O kadın benim annem değil.
Cette femme n'est pas ma mère.
Yatağın altındaki çılgın kadının, seninle bir hesabı olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
Oui, mais à § a me fait peur. Tu crois que la dame qui habite sous le lit a quelque chose à voir avec à § a?
Baba, Emma Bovary tamamen sinir hastası bir kadın, değil mi?
- Papa, Emma Bovary n'est pas neurasthénique?
Kadınımı çok seviyorum ama bu karşılıklı demek değil.
Et je l'aime, mais elle ne m'aime pas.
Kafe iyi değil... kadın... kibar değil!
Café... pas bon... dame... pas gentille.
Kadın kadına, erkek erkeğe ya da kadınlı erkekli sorun değil.
Un homme avec un homme. Un homme avec une femme c'est OK. Vous n'êtes pas d'accord?
Yani kadınken bıyığın olsa, erkek olsan anlamında değil.
Enfin, je veux dire si t'en avais une, pas si t'étais un homme.
Sadece bu model değil, dört farklı kadından...
ce n'est pas seulement l'hôte Nous avons de l'ADN de punaise... Salut!
Annesinin bir müzik şirketinde çalışması gibi bir ihtimali yok değil mi? Hayır. Kadın temizlikçiymiş.
Euh.. non, elle était une femme de ménage.
O kadın her kimse, polis değil.
Qui qu'elle soit, elle n'est pas de la police.
Bu "dışlanmış kadın" işini çok ciddiye aldın, değil mi?
Vous prenez vraiment à coeur le rôle de "la femme dédaignée" n'est-ce pas?
Tina, kadının kökeni önemli değil.
Nous devons nous adresser aux ruraux.
O zaman, sadece sevdiğim kadını değil... aynı zamanda en iyi arkadaşımı da kaybederim.
Alors, je ne perdrais pas que la femme que j'aime... Je perds aussi ma meilleure amie.
O kadının katili Wayne değil.
Wayne n'a pas tué cette femme.
Saldırgan, kurbanın üzerine oturmuş. O kadının katili Wayne değil.
Le meurtrier a chevauché la victime.
Ama bir kadın olarak rahibe olarak değil, hatırladığım kadarıyla.
Mais en tant que femme, pas nonne. Cela je m'en souviens.
Sadece birbirlerini değil... Kadın, çocuk ve hayvanları da.
Pas seulement des hommes... femmes, enfants, animaux.
Ama kilise dergisi kadınlarımızın cinsel sağlığını tehdit eden iç çamaşırlarını mahkûm etmek için uygun bir platform değil.
Mais la revue paroissiale n'est pas bien évidemment la plate-forme appropriée pour condamner les sous-vêtements féminins stricts comme étant un danger pour la santé sexuelle de nos femmes...
Sen değil, araba, belli ki.. .. içinde yaşayıp konuşan sarışın cin kadın.
Pas toi, la voiture, bien sûr, mais la nana blonde qui vit en toi et qui parle.
- Bu çılgın kadınla ilgili, değil mi?
C'est pour cette fille folle, pas vrai?
Görmüyor musun? Adam hiç zararsız bir köpek gibi değil. Adamın saçı yok ve kadınsı elleri var.
Tu n'as pas remarqué que sa calvitie précoce et ses mains de femme montrent que c'est un mâle, comme un chien qui aboie et qui ne mord pas.
Bu kadınların derhal salıverilmesi konusunu tekrar görüşmeleri gerek,... onlara karşı savaşmaları değil.
Il devrait s'activer à la libération immédiate de ces femmes, et non pas se battre contre elles.
Kadın kahramanım anlamında, ilaç anlamında değil...
Comme une super-héro, pas la drogue.
Yüzük takmak kadınların dikkatini daha az değil, daha çok çeker.
Une alliance attire les femmes, elle ne les repousse pas.
Beyaz bir kadın, genç, evli değil, 1.1 milyon.
Jeune femme blanche, non marriée, 1,1 millions.
Kendisiyle o şekilde konuşan kadınlara alışık değil.
Il n'est pas habitué à ce que les femmes lui parlent comme ça.
Kadınların istediği bu değil.
Tu ne comprends pas, n'est-ce pas? Ce n'est pas ce que veulent les femmes.
O şerefsiz erkek değil, kadın.
Le bâtard n'est pas un "il" C'est une "elle".
- Bu seferki kadın olsun demiştin, değil mi?
Tu avais dit que ce serait une femme cette fois, non?
Böylesine her yerde paspas gibi kullanılan kadınlar için kötü bir örnek değil mi?
N'est ce pas un mauvais exemple à donner à toutes les femmes que d'être un vrai paillasson?
Bu durum kadınları 50 li yıllara tekrar sürüklemek değil midir?
Est-ce que ce n'est pas ramener les femmes dans les années 50?
Bu, kadınlar ya da 50 li yıllar hakkında değil.
Ce n'est pas à propos des femmes ou des années 50.
Saygılarımla, Oriane Hanım, bu bir kadın işi değil.
Avec tout mon respect, Dame Oriane, ce n'est pas une affaire de femme.
- Aynen, penisli bir kadın için hiç fena değil.
- Ouais, pas mal pour un travelo.
- Bu pek kadınsı değil.
Ça n'est très distingué.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66